Çekil yoksa... | " /> Çekil yoksa... | "/>

En Sıcak Konular

Erdoğan'a açık tehdit: Çekil yoksa...

5 Mayıs 2009 15:11 tsi
Erdoğan'a açık tehdit: Çekil yoksa... Grup toplantısında Ergenekon davasına değinen Baykal, Başbakan Erdoğan'a, "Bu davadan çekil yoksa altında kalırsın, uyarıyorum" tehdidinde bulundu.

Mardin'deki gelişmelerden duyduğu üzüntüyü dile getiren Baykal, bazı milletvekillerinden oluşan bir komisyonun bu ile gönderildiğini söyledi. Baykal'ın gündeme ilişkin açıklamaları ise şöyle:

-Son terör olaylarında 11 şehit verdik. Sonbaharda rüzgara kapılan yaprak gibi Türkiye ekonomisi sahipsiz kalmıştır. Gecikerek çok sonra inanmadan bir takım adımlar atıldı. Biz taa geçen yılın son baharında uyardık. Türkiye krize giriyor alınması gereken tedbirleri önerdik. Bunun üzerine yattılar. Artık küçülme dönemi geldi. Fabrikalar kapanmaya başladı. İnsanlar işsiz kalmaya başladı. Ekonomi daraldı, çekler dönmez oldu. Ekonomi büyük bir kuşatmanın altında sıkışmaya başladı. Bizimkilerde hala bir şey yok.

-Bu tablo hükümeti etkilemelidir. Başbakan bu önerilerimizle ilgili bize sürekli tepki gösteriyor. Önerilerin önemli bir kısmını uygulanabilir. Ama geç devreye girdi, yetersiz kalındı. Çalışan insan üstündeki en büyük mali yük Türkiye'dedir. Ben şimdi bana gelecek parayı düşünürüm. Al da, bak öbürü senin altında alıyor. Hayır ben daha fazla alacağım çünkü benim daha çok paraya ihtiyacım var. Hazineye para tedarik etme kaygısıyla kabul edilebilirin ötesinde bir mali yükün emeğe, işçiye, çalışana yüklüyor. Uzun vadede doğru değildir.

-Türkiye'deki işsizlik sorununun çözümünü iş dünyasına havale etti. Her biriniz bir eleman alsanız bu iş çözülür. Ben bu noktada ben Başbakan'ı NOBEL ekonomi ödülüne aday olarak öneriyorum. Bunun çaresini kimse bulamadı ama Başbakan buldu. Bir kişi daha çalıştırın olsun bitsin diyor. Ekonomik realite kaybolmuş. Hatta ben diyorum ki bir değil iki kişi alsınlar. Böylece Avrupa'daki işsizliğe çağrı bulalım... İyi niyetli öneri falan dedik ama baktık ki 3 yıldır bunu söylüyor. Bunu söyleyecek kimse yok mu Başbakan'ın yanında. İşsizlikle mücadele edeceksen işverene bir kişi daha al diyeceğine onun yükünü biraz indiriver bak bakalım o kaç kişi alıyor. Senin görevin rica etmek değil.

-10 tane teröre, 10 tane de ekonomiye şehit verdik. Başbakan önerilerimize kulak asmadı. Ekonominin şartlarını gözeten önlemlere ihtiyaç vardır. Yolsuzluklarla mücadele et. Ekonominin mali dengesini doğru dürüst kır. Harcamalarını da kıs. İngiliz Başbakanı uçak alma projesini bırakmış kiralamaya yönelmiş, ama sen kendi uçağından kesmiyorsun ama işçiye istihdam kolaylığı derken denge bozulur diyorsun. Başbakan Türkiye'nin borcunu konuşmuyor. Kamu kesiminin borcunu konuşuyor. İkisini ayırıyor. Biz de ekonominin borcunu konuşuyoruz.

-Türkiye'de kamu tıkanınca özel sektör borç almıştır, o borçlarla Türkiye yatırım yapmıştır. Bu nedenle borçları bir bütün olarak düşünmek lazım. İşler sıkıntıya girerse hükümetlerin o borç benim değil diyerek sıyrılmanın imkansız olrduğunu biliyoruz. Hazine borçlanması bankaların kredi potansiyelini kapatıyor. Merkez Bankası Para Kurulu'nun yaptığı son açıklama endişe verici olmuştur. İlk kez bu yılın ilk çeyreğinde ekonomik daralmanın yüzde 10 düzeylerinde ortaya çıkabileceği tahmin olarak ortaya çıkmıştır. Bu küçülmede bir şok tahmindir. Küçülme Nisan ayında da devam etmiştir. Biz kendimizi bir ekonomi politikasına angaje etmiş değiliz. Bu kadar tutarsız bir tablo vardır. Bu böyle gidemez.

-Siyasal alanda da önemli gelişmeler var. Türkiye'nin önemli bir konusu var. Bir dava var. Kapsamı, niteliği çok değişik bir soruşturma var. BU soruşturma çok derin çatışmaların tohumunu ekti, ekmeye de devam ediyor. Deniz Feneri soruşturması da bir türlü yürüyemeyen bir soruşturma. Bakınca görüyoruz ki, kendisine saygısı olan bir insanın özel bir sohbet ortamında dahi muhatabına ifade etmemesi gereken edemeyeceği dedikodular, ağır ithamlar, hakaretler birden bire yargı kurumumuzun temel bir belgesinin içinde itibar kazanmış halde önümüze getirildi. O sözleri bu hale getiren nedir. Herkes herkes hakkında belli düşüncelere sahip olabilir. Bu onun iç dünyasıdır. Kendisini çekiştirebilir, dedikodusunu yapabilir. Hayatın gerçeği bunlar. Ama bu insanların toplumsal bir çerçeve içinde dahi yapılması uygun görülmeyen böyle değerlendirmelerin hukuki bir iddiaya mesnet olma niteliği taşımazken, hukuk sürecinin hiç bir şekilde parçası olamazken devletin bir resmi belgesi haline dönüştürdüğünüzde buna herkesin konuşacağı bir anlam kazandırıyorsunuz. Nerede savcılık kurumu dedikodulara itibar kazandırmak için kullanılıyor. En utanç verici konular. Bir eski kuvvet komutanı şu anki hakkında değerlendirme yapıyor. Bu değerlendirme savcılığın resmi belgelerinin içinde yer alıyor. Orduyu birbirine mi düşürmek istiyor. Türkiye'ye karşı fesat planlaması yapmak isteyen bir düşman hazırlık yapsa çıkaracağı sonuç böyle bir sonuçtan farklı olmaz. Bunun bir gereği var mı? Bunun gereğini yapıyor musun? Dava konusu olacak mı, hayır.

-Anayasa Mahkemesi bir karar alırken üyelerin nasıl davrandığı ile ilgili vahim iddialar. İddianamenin içinde. Bunlara olmuşsa olmuş diyemeyiz. Böyle devlet olur mu? Böyle düzen olur mu? Bu manzaraya bir an önce el koymak lazım. Erdemi, ahlakı katlediyorsunuz. İddianameye neyi koyacağınızı, koyup ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. İlk çıktığı zaman bir psikolojik tahrik, karalama, resmi karalama, mahkum etme operasyonudur. Kimler hedef alınmış bellidir. Kullanılan belgelerin geçerliliği hiç önemli değil. İnsanlar bir birlerini itham etmeye sevkedilirler. Adalet madalet kalmadı. Buna hukuk seyirci kalamaz. Böyle iddianame olmaz. Dalgalar birbiri ardından. Hala somut bir şey yok. Hala bu insanlar niye tutuklu bilmiyoruz. Mehmet Haberal niçin tutuklu. Böyle saygın bir insan gözaltında. Hastaları onu bekliyor. Bu adam tutuklu, Allah aşkına ne bunun günahı. Bekle öğrenirsin, ne zaman öğreneceğim. Bunu sormak benim hakkım değil mi? Diğer insanların hepsi öyle. Rektörler var. Bekle gör diyorlar.

-Ne bu silahlar. Genelkurmay Başkanı çıktı hepsi 45 silah dedi. 45 değil 1 tane de olsa önemli. Kimin silahı bu kardeşim. Bunu öğrememiz gerekiyor. Silahlar Ankara'da çıktığında dedik ki Ergenekon'un neye dayandığı ve daha ne kadar süreceği belirsiz, ama bu silah meselesi önemli. Kimse bu konuda uzman bir an önce incelesin ve bilgi versin dedik. Hala ses seda yok. Uzun zaman geçti Genelkurmay Başkanı silah değil mühimmat dedi. Ortada lav silahı diye sanki büyük bir askeri tehditmiş gibi ifade ediliyor ama anlaşıldı ki onların bir kısmı yıkanmış sarılmış sarmalanmış gömülmüş. Kim gömdü. Bu silahlar kimin? İlk kez TSK yürütülmekte olan bir soruşturma ile ilgili olarak tavır takınma ihtiyacı hissetmiştir. Herkesin bunu iyi değerlendirmesi gerekiyor. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Bu belirsizlik dahi toplumsal bir tehlikedir. Bir tehdittir.

-Dinlemelere gelince. Yargıtay karar almış. Adalet Bakanlığı üç kurumun da yanlış olduğunu ön gören Yargıtay Kararını sadece Jandarma açısından kullanılmasını gerçekleştiriyor. Diğer ikisine de engel olması gerekiyorken görev yapılmıyor. O görevi yapmak isteyenlere Adalet Bakanı izin vermiyor. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Bu tablonun sorumlusu bu iktidardır. Ama uyarıyorum, Başbakan bunun altından çekilsin yoksa kendisi de bunun altında kalır. Bu dava Başbakan'ı da altına alabilir. Bu uyarıyı yapmayı da görev biliyorum.

-Türkiye'de adamet bitmiştir, yolsuzluk yapanlar elini kolunu sallayarak ortalıkta dolaşmaktadır. Neden, çünkü AKP iktidardadır. AKP bu gündemleri değiştirmek için anayasa ile ilgil çalışmalara girmiştir. Ama bu çaba kendisini kurtarmaya yetmez. Bu değişikliğin bir yardımcı unsuru olarak parlamentonun süresini 4 yıldan 5 yıla, cumhursaşkanlığının süresini de 5 yıldan 7 yıla çıkarma planı da anlaşılıyor. Bu ibretlik bir manzaradır. Anayasamız çok açıktır. Cumhurbaşkanlığının süresi de 5 yıldır. Anayasa çünkü yürürlüktedir. Nereden çıktı bu. Daha dün bu anayasa değişikliklerini yaptık. Acaba önümüzdeki seçimlerde iktidarın değişeceğini onlar da gördüler de bir ekstra bir iki yıl uzatma peşine mi düştüler? Biz CHP olarak böyle aldatmacalarla, şirinlik teklif eden bir anayasa değişikliğine CHP'yi ikna etmeleri kesinlikle mümkün değildir...



Bu haber 931 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,226 µs