En Sıcak Konular

Devlet neden hasta?

5 Mayıs 2009 09:34 tsi
Devlet neden hasta? Kurumlar arasında güvensizlik var dedikten sonra...

Fehmi Koru / Yeni Şafak

Ne yaman çelişkidir bu...

Eski genelkurmay başkanları, belli ki, emeklilik günlerini “Nerede hata yaptık?” sorusuna cevap arayarak geçiriyorlar.

Org. (E) Hilmi Özkök'ün, geçtiğimiz hafta, kendi döneminde yapılan yanlışlar hakkında soruları bulunan savcılara ifade vermesi önemliydi.

Halefi Org. (E) Yaşar Büyükanıt da, bir üniversitede 'Politika ve ordu' başlığı altında verdiği özel derste, “Devlette kurumlar arasında birbirine güvensizlik varsa, o devlet sorunludur, o devlet hastadır” demiş... Bu da çok önemli bir tespit.

Tespitin önemi, söyleyen kişinin bunu bilebilecek konumda olmasından kaynaklanıyor. Sıradan bir gözlemci veya küçük bir memur değil Org. Büyükanıt; Genelkurmay Başkanlığı dönemi sıradışı olaylara sahne olduğu için bu sözleri sarf edebilecek durumda biri. “Devletin kurumları arasında güvensizlik var” dediğinde, kendi bıraktığı ayak izlerini takip ederek bu sonuca nasıl vardığını bizler de bulabiliriz.

14 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısını hatırlayalım. Ak Parti'nin cumhurbaşkanı adayının Abdullah Gül olduğu ilân edildikten sonra bunu tasvip etmediklerini açıklamak üzere yapmıştı o toplantıyı Org. Büyükanıt; orada da durmamış 27 Nisan 2007 tarihinde TSK'nın internet sitesine konulan 'e-muhtıra'yı da sahiplenmişti. O muhtıranın siyaset üzerinde bir etkisi olmadı, ama Anayasa Mahkemesi'nin tarihinin en garip kararlarından birini (367 kararı) almasına yol açtığını biliyoruz.

Öğrencilerin karşısında 'devletin kurumları arasında güven bulunması gereğinden'den söz ederken, “Genelkurmay bir şey istedi mi, hükümet de, Anayasa Mahkemesi de, yargı da ona uyacak” demek istememiştir herhalde Org. Büyükanıt...

Konuşmanın esas sorunlu yönü 'asker-siyaset' ilişkisine doğrudan değindiği şu sözlerde kendini belli ediyor: “Politikacılar değişir, ama askerin iki mülâhazası değişmez” demiş eski Genelkurmay Başkanı ve o iki mülâhazayı özetlemiş: “Birincisi, anayasada ifadesini bulan 'Türkiye Cumhuriyeti'nin (TC) lâik, demokratik, sosyal, hukuk devleti olması' gerçeğidir. İkincisi ise, TC'nin ulusal ve üniter yapısının korunmasıdır. Bu iki paydada asker ve politikacı birleştiğinde sorun olmaz.”

Bu ifadelerin 'sorunlu olması', Büyükanıt'ın askerin siyasete girmesini doğru bulmaması yüzünden... Aynı konuşmada, “Günlük siyaset, askerin işi değil. Siyaset, Silahlı Kuvvetler'e girdiği zaman, ister yakın ister uzak tarihimize bakın, hep felâketle sonuçlanmıştır. Asker politikanın içine kesinlikle girmemeli. Girdiğiniz zaman o ülkeden hayır gelmez” diyen kendisi çünkü...

Doğru sözler bunlar, ama önceki keskin tavır yüzünden de 'sorunlu'. Asker-sivil ilişkilerinin sınırını askerin belirlediği, sivillerin hangi konularla ilgilenemeyeceklerini askerlerden öğrendiği bir sistemden söz ediyor. Oysa öyle bir sistemin 'demokratik' olduğu iddia edilemez. Kendisinin 'normal' gördüğü sistem, askerin politikayla fena halde ilgilendiği bir sistemdir; yani yine kendisinin 'felâket' saydığı bir sistem...

Neden bu konuları demokratik ülkelerde olduğu gibi sivillere, politikacılara bırakmayı uygun görmüyor acaba? Yoksa Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM Başkanı gibi devletin kurumlarının başındaki kişilere 'güven' mi duymuyor? Ya da şöyle sorayım: Devletin bazı kurumlarına güven duymadığı halde, öğrenciler karşısına çıkıp da nasıl “Kurumları arasında güven bulunmayan devlet hastadır” diyebiliyor?

Ne yaman çelişkidir bu böyle...

Geç olmakla birlikte eski askerlerin “Nerede hata yaptık?” sorusuna cevap aramalarını önemsiyorum. Gerçek anlamda demokrat, sözde değil özde lâik ve hakikaten hukukun üstünlüğüne saygılı bir ülke olmayı böyle böyle hak edeceğiz çünkü.



Bu haber 537 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,291 µs