yeni hedefi: Pakistan | " /> yeni hedefi: Pakistan | "/>

En Sıcak Konular

Batı'nın yeni hedefi: Pakistan

4 Mayıs 2009 10:26 tsi
Batı'nın yeni hedefi: Pakistan Amerikalılar Zerdari’nin ‘nükleer silahlarımız güvende’ teminatını kafi bulmuyor. Pakistan Taliban’ının İslamabad’ı ve nükleer silahları ele geçirmesi ABD için kâbus senaryosu

Ceyda Karan / Radikal

Pakistan'dan bakıp Kamboçya'yı anımsamak

George W. Bush ve temsil ettiklerinin beşeri hafızadan silin-meye çalışıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Hemen herkes Bush’un tarihe gömülmesinden hoşnut, Obama’dan medet ummakta. Yeni ABD Başkanı ise retorik düzeyde de kalsa, herkesin duymaya hasret kaldıklarını söyleyip umutları yeşertiyor. Bunun tek istisnası, nükleer silah sahibi yegâne Müslüman ülke Pakistan! Zira Pakistan için ‘ha Bush, ha Obama’, birkaç ayrıntının ötesinde fark etmiyor.

Pakistan etrafında yarattığı potansiyel tehditlerin küresel çapta etkilere haiz olacağı vahşi bir savaş süregidiyor. Lakin burnumuzun dibindeki Irak değil de, ırak bir diyar mevzu bahis olduğundan fazla ilgimizi cezbetmiyor. ABD’nin yeni yönetiminin liderliğini sürdürmek için Asya kıtasında kalıcılaşmak ihtiyacını anlamak mümkün de, tehlikelerin nereye kadar ayırdında olunduğunu kestirmek güç.
Önce durum tespiti yapalım. Bush’un Afganistan’da hezimete koşan ABD güçlerine Taliban ve Kaide’ye sığınak haline gelen Pakistan’ın Kuzey Batı Eyaletleri’ne müdahale talimatı vermesiyle temmuzdan beri sınır ötesi harekâtlar başlatıldı. Olay aylar sonra resmen doğrulandı. Stratejisini ‘Irak’tan çekilme’, ‘Asya’ya olabildiğince yerleşme’ üzerine kurmuş Obama’nın 20 Ocak’ta görevi devralır almaz ilk icraatı da Pakistan’la ilgiliydi. 23 Ocak’ta 10 kadarı Taliban olduğu söylenen, gerisi ise çoluk çocuk sivillerden oluşan 23 kişi insansız uçak saldırısında öldürüldü. 2008 yazından beri bu türden en az 30 saldırı var. ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Obama’nın tıpkı Bush gibi ‘her nerede olursa olsun Kaide’nin peşinden gideceğini’ ilan etti. O vakittir Taliban’ın Afganistan’daki etkinlik alanını Pakistan’ın sınır eyaletlerine yaymasına tanıklık ediyoruz. Öyle ki, geçen haftalarda Pakistan hükümetiyle Svat Vadisi’nde şeriat yönetimi anlaşmasına imza koymuş Pakistan Taliban’ının sınırlarının ötesine taşıp başkent İslamabad’ın 110 km ötesindeki Buner bölgesini kontrolüne kattığı haberleri geldi. Önceleri fazla ses etmeyen Pakistan’daki Zerdari hükümeti ise ABD baskısıyla şimdilerde askeri operasyonlar düzenlemekte. ABD Merkez Kuvvetler Komutanı David Petraeus’a bakılırsa ‘gelecek iki hafta Pakistan hükümetinin ayakta kalıp kalmayacağı konusunda kilit önemde’. ABD yönetiminin Zerdari’nin sivil hükümetinden ziyade Pakistan Genelkurmay Başkanı Eşfak Kiyani’ye güvenmesi manidar. Obama’nın geçen hafta “Pakistan hükümeti çok kırılgan; okullar, sağlık meselesi, kanun gücü ve yargı sistemi dahil en basit kamu hizmetlerini işletemez halde” demesinden sonra, Pakistan ordusunun sonunda Taliban’ın ‘düşman kardeş’ Hindistan’dan daha tehlikeli olduğunu anladığı beyan etmesi de öyle. Amerikalılar Zerdari’nin ‘nükleer silahlarımız güvende’ teminatını kafi bulmuyor. Pakistan Taliban’ının İslamabad’ı ve nükleer silahları
ele geçirmesi ABD için kâbus senaryosu, Obama’nın deyişiyle “Onların egemenliğine saygı göstermek istiyoruz, ama Pakistan’ın istikrarlı olması ve nükleer silahlı bir militan devlete dönüşmemesinde devasa stratejik ve  ulusal güvenlik çıkarlarımız var.” Hal böyleyken, Obama yönetimi Kongre’den bir kısmı sivil (neyse ki) olmak üzere milyonlarca dolar yardım çıkartmaya uğraşıyor.
Tabii bu ‘iyilikler’ karşılıksız değil. Pakistan ordusundan Taliban’a odaklanıp ABD ile ortak operasyonlar düzenlemesi, Hindistan’la etkinlik mücadelesinden vazgeçmesi, Pakistan hükümeti ve ordusunun bir nevi varlık sebebi olan Keşmir davasında Yeni Delhi ile karşılığında ne alacağı pek meçhul bir işbirliğine gitmesi, nükleer silah gücüne Amerikalıların erişimine geçit vermesi listenin başındaki talepler.
Amerikalılar Taliban’ın etkinliğini masaya ‘varoluşsal sorun’ olarak koyuyor. Oysa en Amerikancı Pakistanlılar ve medya için dahi asıl ‘varoluşsal sorun’ Hindistan’la, ve bütün bunlar Pakistan kurumsal yapısı için hayli zorlu meseleler. Aslında çok haksız sayılmazlar. Geçmişte Kuzey İttifakı’nı destekleyen Hindistan’ın şimdilerde Afganistan’la derinleşen ortaklığı, İran’a uzanan otoyol projesindeki rolü, Pakistan’ın doğal kaynak zengini ayrılıkçı eyaleti Belucistan’la münasebetleri onlar için hayli düşündürücü. Ve milliyetçi Pakistanlıların, ‘Bunlar Hindistan’ı bölge gücü yapmak, Pakistan’ı nükleer silahlarını söküp Hindistan’ın merhametine terk etmek isteyen ABD’nin komplosu’ tezi daha bir genel kanaat halini alabiliyor. Bu durum da, Hindistan’a karşı ‘meşru güvenlik ihtiyaçları karşılanmayan’ Pakistan’ın kulla-nabileceği silaha, yani bölgedeki militanlığı ayakta tutup kontrole çalışması sonucunu doğuruyor. 

Hal böyleyken, Obama’nın Güney Asya tarihi profesörü Reza Pirbhai’nin yazılarını izlemesinde fayda var. Misal, Pirbhai’nin Pakistan ile Kamboçya’yı kıyaslayan makalesi ibretlik tarih dersi niteliğide. Makale ABD’nin Pakistan’a yönelik bombardıman ve gizli operasyonlarının ‘müttefik’ saydığı bir ülkeye yaptıklarının ilki olmadığını anımsatıyor. İronik detay, Vietnam Savaşı sırasında Kamboçya’ya bombardıman emrini Demokrat Lyndon Johnson’ın yerine savaşı farklı biçimde ele alacağını vaat etmiş Cumhuriyetçi Richard Nixon’ın vermiş olması. Nixon’ın 1969’da iş başına geldiğinde hedefi Kamboçya’da sığınak bulan Kuzey Vietnam güçleri ve Vietkonglar. Tıpkı Pakistan’daki gibi gizli talimat aylar sonra kamuoyu nezdinde resmen doğrulanmıştı. Tıpkı  Zerdari hükümeti gibi o vakit Kamboçya’nın Başbakanı olan Lon Nol da ABD saldırısına karşı sessiz kalmıştı. Tabii bunun meyvesini 1972 darbesiyle başkan olarak topladı. ABD yönetiminin Kamboçya stratejisi 2 milyon insanı evsiz bırakıp, sayısız sivilin canına mal olmakla kalmamış, canlarından bezmiş geniş köylü kitlelerinin Pol Pot’un acımasız Kızıl Kmer rejimine katılmalarının yo-lunu açmıştı. ABD politikalarının Pakistan’da geniş  kitlelerde Amerikan nefretini körüklemekle kalmayıp insanları kız okullarını yakan, yerel yetkililerin ve hükümet destekçilerin başlarını kesen, müziği sinemayı yasaklatan Taliban’a itme potansiyeli, ‘Kamboçya deneyimini’ anımsatan Pirbhai’nin deyişiyle ‘Amerikalı politika yapıcıları için alarm verdirmeli’. Zira Pakistan’da daha şimdiden sayısız köy haritadan silindi, sayısız sivil canını kaybetti, 300 binden fazla sivil yerinden yurdundan oldu.



Bu haber 943 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,755 µs