Neo-con'lardan darbe ricası

1 Mayıs 2009 11:08 tsi
'Darbe istiyor. TSK’dan umudunu kesince, ‘tek başına Amerika’yla, Yahudi lobileriyle’ işbirliğine soyunuyor, gene iddianameye göre tabii.'

Aziz Üstel / Star

Dalan, rahmetli Özal’ın kemiklerini sızlatıyor!

Bedrettin Dalan ta 2004’den bu yana önüne gelenle konuşmuş... Hatta 1998’de yapılan, adına postmodern darbe denen, gerçekteyse iktidarların alaşağı edilmesi eyleminin de ta göbeğinde duruyor.

Şamil Kucur’un Yeni Şafak gazetesindeki, haber demetinin satır aralarında da az biraz gezinince, önce aklıma rahmetli Turgut Özal geldi.

Bedrettin Dalan, onun yoktan var ettiği bir adamdı. Sonradan Ankara Oteli’nin lobisinde vurulan ortağının elinden tutup Turgut Bey’in Ankara Yeşilyurt Sokağı’ndaki evine getirdiği günün üzerinden yirmi küsur yıl geçti. Ama o mavi gözleri, ilk gün dopdonuk, buz gibiyken sonra alev alev yanmaya başladı.

Silahlı Kuvvetler’de darbe amacıyla yandaş aradığı28 Şubat Öncesi Çevik Bir’e tam dört saat brifing verdiği, türlü çeşitli kişilerle neler neler konuştuğu, İkinci Ergenekon iddianamesinin 240’ncı klasöründe yer alıyor.

Çevik Bir, bu dört saatlik konuşma sırasında sürekli not alıyor Dalan’a göre. Ve Dalan tabii nasıl da esip gürlemiştir kim bilir. Neyse, Çevik Bir, bunları bilgi notuna dönüştürüyor ve karargahtaki generallere dağıtıyor. Dahası, Çevik Paşa, ‘bu bilgiler Dalan’dan alınmıştır!’ diye de yazmış. Bunu, Dalan’ın dönemin Jandarma İstihbarat Başkanı Levent Ersöz’le yaptığı konuşmaların bantlarından çıkarıyoruz.

‘Adımın Çevik Bir’in raporunda yazılmasından korkmuyorum!’ diyor Dalan, Ersöz’le konuşurken, bu bantlara göre. Ersöz de cevap veriyor: ‘Ama siz zaten bundan korkmuyorsunuz ki. Kendinizi üçüncü sıraya koymuşunuz biraz çekindiğiniz için.’

Dalan’ın yanıtıysa ilginç: ‘Ben korktuğum konuyu biliyorum (?) Ama benim ülkemin Silahlı Kuvvetleri. Yani eğer bir gizlilik derecesi yapmışsa onun şerefidir. Onu korumak onun yükümlülüğüdür. Benim görevim değildir!’

Dalan’ın en büyük rahatsızlığı, TSK’nın iktidara demokratik yaklaşımı. Bunu bir türlü içine sindiremiyor. Darbe istiyor. TSK’dan umudunu kesince, ‘tek başına Amerika’yla, Yahudi lobileriyle’ işbirliğine soyunuyor, gene iddianameye göre tabii.

Sonra neo-conlarla işbirliği yolları arıyor. Çin’e, ta Şangay’a gidiyor, orada Wolfowitz’in akrabasıyla görüşüyor.

Ne istiyor?

Darbe olsun, demokrasi rafa kaldırılsın... Demokrasi elbisesini, kafasına göre biçip diksin ve herkese giydirsin!

Doğru mu?

İddianame’den alıntılar öyle diyor...

Nasıl bir hırstır bu arkadaş?!

Nasıl kendini dev aynasında görme tutkusudur?!

‘Benim ANAP’la ilgim yok’ diye gazetelere çarşaf çarşaf ilan verip, 1989 belediye seçimlerine girdiğinde, Nurettin Sözen üzerinden silindirle geçmişti. Çünkü o beğenmediği ANAP’ın seçmeni, oy vermemişti ve eli böğründe kalmıştı.

Neyse, Dalan’ın darbe tutkuları kursağında kaldı. Dünkü konuşmasında Orgeneral İlker Başbuğ, ‘Türk Silahlı Kuvvetler bünyesinde, mevcut demokratik rejime aykırı faaliyette bulunan kimse barınamaz!’ dedi.

Artık Dalan’ın da ‘Bir Gece Ansızın Gelebilirim!’ şarkısını dilinden düşürüp ‘Bekledim de Gelmedin!’ şarkısını ezberlemeye başlaması gerekiyor..

Bu haber 444 defa okundu.