54 soru sorulabilecek mi? | " /> 54 soru sorulabilecek mi? | "/>

En Sıcak Konular

Başbuğ'a bu 54 soru sorulabilecek mi?

28 Nisan 2009 11:11 tsi
Başbuğ'a bu 54 soru sorulabilecek mi? Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, güncel konulardaki görüşlerine ifade etmek üzere yarın basınla buluşuyor. Başbuğ'a medyanın önemli isimlerinin 54 sorusu var. İşte o 54 soru:

Bu 54 soru yarınki basın toplantısında sorulabilecek mi?
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, önemli bir açılım yaparak bugüne kadar Genelkurmay'ın ambargo koyduğu pek çok ünlü gazeteciyi Harp Akademileri'ndeki konuşmasına davet etmişti.

Bunlar arasında Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu, Nazlı Ilıcak, Fehmi Koru gibi zaman zaman Genelkurmay'ı sert biçimde eleştiren gazeteciler de vardı. Ancak kamuoyu bu gazetecilere Genelkurmay Başkanı'na soru sorma fırsatı verilip verilmeyeceğini merak ediyordu.

Konuşma sonrası kokteyl gibi gazeteciler-yazarlarla Genelkurmay Başkanı'nın yüz yüze geleceği bir ortam ayarlanmayınca bu sorular sorulamadı.

Genelkurmay Başkanı, Harp Akademileri'nde güncel konulara girmedi. Bunu basın toplantısına bıraktı. Tarihi değiştirilen ve ertelenen basın toplantısı yarın gerçekleşecek.

Harp Akademileri'ne davet edilen, Genelkurmay'a karşı sorgulayıcı yazılar kaleme alan Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu gibi isimler soru cevapların olduğu bu toplantıya davetli değil.

Genelkurmay'ın haftalık basını bilgilendirme toplantısında, Genelkurmay Muhabirleri'nin akreditasyon çekincesiyle cesur sorular sormadıkları biliniyor.

Ancak yarınki basın toplantısına Gazetelerin üst düzey yöneticileri davetli.

Harp Akademileri'nde Altan, Bayramoğlu gibi isimlere verilmeyen soru fırsatı bu kez fazlasıyla mevcut. Ancak Gazete idarecilerinin de akreditasyon çekincesine kapılıp kapılmayacakları, kamuoyunun merakla bekledikleri soruları sorup soramayacakları muamma.

Yine de Harp Akademileri'ndeki konuşmadan sonra, bu soruları Vatan'dan Yenişafak'a; Bugün'den Star'a; Sabah'tan Radikal'e kadar pek çok yazar köşesinden açıkça yazdı. Hatta bu yazılardan bazıları Org. İlker Başbuğ'a açık mektup şeklindeydi.

İşte yarın Org. Başbuğ'a sorulup sorulmayacağı, bunları soracak gazeteci çıkıp çıkmayacağı en çok merak edilen sorular:

VATAN'DAN NECATİ DOĞRU'NUN SORULARI

1 - Dalan'ın, felanın ya da filanın tarlalarında ve imarlı-imarsız arsalarında bulunan silahlar, ordumuzun cephaneliğinden üç-beş kuruş karşılığı teröriste-ite-uğursuza satılmak için çalınmış silahlar mıdır?

2 - 9'u dolu 10 lav silahı, 20 ses bombası, 19 aydınlanma fişeği, 250 gram C4 patlayıcı, 3 gösteri bombası, 10 el bombası, 10 el bombası tapası, 800 adet G3 mermisi ordumuzun cephaneliğinden çalınmış; zamanı gelince Alevi önde gelenlerini öldürüp; "Sünniler vurdu" diyerek "Alevi-Türk çatışması çıkartma" Kürt önde gelenlerini vurup "Türk-Kürt boğazlaşması üretme" laikliğe-eşitliğe-hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye gönülden inanmış insanları öldürerek bir "laik-İslamcı vuruşması peydahlamak" yani "darbe ortamı yaratarak" ordunun iktidarı devirmeye yanaşmayan subaylarını da "memleket elden gidiyor" diye paniğe sokup darbe yapmaya razı etme silahları mıdır?

3 - Bu silahlar kimin? Bizim ordumuzun silahları mı, yoksa şimdiye kadar Belçika, Fransa, Hollanda, Lüksemburg ve Almanya'nın resmi olarak; İsveç, Norveç, Danimarka, Avusturya, İsviçre, Yunanistan, İspanya, İngiltere, Portekiz ve Türkiye'nin yarı resmi olarak doğruladığı gibi, soğuk savaş sırasında ülkemizi muhtemel bir düşman işgaline karşı korumada kullanılmak üzere "toprağa gömülüp" krokileri saklanan NATO silahları mı?

4 - Sayın Orgeneral! 4 ay önceydi. Ankara'da Zir Vadisi'nde ordumuzun kullandığı MKE yapımı silah ve patlayıcılar bulundu. Mutlaka kriminal inceleme yapıldı. Seri ve kafile numaralarına bakıldı. Nereden çıktıkları muhtemelen belirlendi. Kimin sorumluluğunda olduğu herhalde ortaya çıktı. Bu silahları ordunun cephaneliğinden çıkartan ve gömenler için iddianame hazırlandı mı? Niye çıkarmışlar? Kime vereceklermiş? Kimlere satacaklarmış? Kimi vuracaklarmış?

5 - Hapishanede devletin yorganını yaktığı için cezaevindeki mahkûma 3 yıl 4 ay ceza verildi. Silahlar da devletin... Devletin karargâhından ordunun silahını çalan ve Zir Vadisi'ne gömenlere ne yapıldı?

6 - Sayın Orgeneralim. Dava gizlilik kurallarına göre yürüyor olabilir, ama hiç mi bilgi sahibi olmayacağız? Silahlar kime doğrultulacaktı?

7 - Soruşturma ve yargılama sadece 'askeri birlikten TSK'ya ait mühimmatın çıkarılması' olarak mı kalacak? Yoksa soruşturma derinleştirilip bunların tüm bağlantısı da çözülecek mi?

BUGÜN GAZETESİ'NDEN ERHAN BAŞYURT'UN SORUSU

Bugün Gazetesi Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt ise özellikle GATA eksenli skandallara dikkat çektiği Org. İlker Başbuğ'a açık mektubunda şu soruyu soruyor:

8- GATA askeri tutuklu sanıkların sağlık sorunlarının ortaya çıkması halinde sevk edilmeleri gereken sağlık zinciri içerisinde yer almamaktadır. O halde bu insanların GATA'ya geliş ve kabul edilme nedeni nedir?

STAR'DAN MEHMET ALTAN'IN SORULARI

Mehmet Altan ise Org. Başbuğ'un Harp Akademileri'ndeki 56 sayfalık konuşmasında AB'den tek satır bile bahsetmemesine dikkat çekiyor ve şöyle diyor:

9 - Burjuvaziyi yok sayarak, 'toplumların dönüşümünde, modernleşmede asker daima öncü olmuştur' diyen Orgeneral Başbuğ'un en baba modernleşme projesine hiç atıfta bulunmaması garip değil mi?

Altan İSTEK Vakfı'nın mülkiyet tartışmalarına ve çıkan silahlarla ilgili vahim tabloya da bir dizi soruyla cevap istiyor:

10 - İstek Vakfı, cephanelik çıkan araziyi 1992'de aldığını söylüyor... Dalan ise 19 yıl önce yani 1990 yılında 17 milyon dolara aldıklarını belirtmekte... Üstelik buranın 19 yıldır da askeri bölge ilan edildiğini vurgulamakta... O zaman niye satın aldılar, o da net değil...

Askeri bölge ilan edildiyse, neden hala kamulaşmadı? Mülkiyet neden İstek Vakfı üzerinde görülmekte?

11 - Dalan'a göre burası, 'SAT komandolarının eğitim alanı'... Eğitim alanına gizlenen bu Ergenekon cephaneliği ne? Cephaneliği kim, ne zaman, ne amaçla buraya gömdü?

YENİŞAFAK'TAN MEHMET GÜNDEM'İN SORULARI

Org. Başbuğ'a yönelik en çarpıcı çağrı ve sorulardan bir bölümü de Yenişafak'tan Mehmet Gündem'in köşesinde çıktı. Mehmet Gündem'in sorularından en çarpıcı kısmı, kamuoyuna "Ölümüne Akreditasyon" olarak mal olan CHA Muhabiri'nin -15 derecede bir komutan tarafından dağda bırakılması olayıydı.

12 - Lütfi (CHA Muhabiri), helikoptere alınan DHA muhabirinin de sivil olduğunu hatırlatınca, komutan tersleyip "Nasıl geldiysen öyle inersin" diyerek gazeteci Lütfi'yi dağ başında bırakır. O komutan bu ihaneti nasıl yapabilir, bu cesareti nereden alıyor... Sayın Başbuğ; "Ölümüne akreditasyon" için ne düşünüyorsunuz, çok merak ediyorum.

13 - Teröristler için af isterken, "nihayetinde terörist de bir insan" derken bu olay için ne diyeceksiniz... Hukuka saygı, demokrasi, insan hakları, evrensel değerler, dine saygı içinde CHA muhabiri Lütfi'nin yeri var mı? Siz olsaydınız Lütfi'yi kurtarır mıydınız? Bu büyük insanlık suçu karşısında nasıl bir hukuki süreç başlattınız, ne yapacaksınız... Kınama mı, ihraç mı... yoksa terfi mi?

NEVZAT TARHAN'IN SORULARI

Kendisi de eski bir TSK mensubu olan Nevzat Tarhan, Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'a yönelik bir dizine soru yöneltti. "Genel Kurmay Başkanı eğer bu sorulara cevap veremeyecekse 28 Nisan 2009'de basın toplantısı yapmanın bir anlamı olmayacak" diyen Tarhan'ın sorularından seçtiklerimiz şöyle:

14 - Bizim verdiğimiz vergilerle alınan silahlar arazilerde yine bize karşı kullanılmak için gömülmüş bekliyor. Devletin bazı birimleri sanki bize tuzak kuruyor. Bu konuda sizden yeterli adımların atıldığını göremiyoruz. Hatta darbeci ve cuntacı olarak yargılanan kişilere resmi ziyaretçi gönderiyorsunuz. Neden?

15 - Silah envanterinizde kayıp el bombaları ve tank savar silahlarınızın kayıtları ile ilgili neden açıklama yapmıyorsunuz? Halkına karşı komplo kuran subaylara sahip çıkmanız size güvenimizi azaltıyor.

16 - Demokrasi ile sorunu olan bir ordumuz var. 50 yılda iki darbe dört muhtıra ile siyasete müdahale ettiniz. Demokrasi halkın rızasına dayalı sistem değil mi? Bizim rızamıza güvenmiyor musunuz, bu konuda anayasa da ve İç Hizmet Kanunu'nda halka güvenilmediğini gösteren maddeler değişmeyecek mi?

17 - Darbecilikle yargılanan çok özel bilgilere sahip subayların GATA'da korunduğunu hukuktan kaçırıldığını görüyoruz bu konuda suskunluğunuz neden?

18 - Askeri mahkemeleriniz olduğu halde hukuk denetimine kapalı Yüksek Askeri Şura gibi mekanizmaları açık tutuyorsunuz ve TBMM'nin bu konuyu ele almasını bile istemiyorsunuz. Biz kendi hakimine güvenmeyen komutana niye güvenelim?

19- Toplum ve siyasi irade, politikalarında çağdaş hedef olarak Avrupa Birliği'ne girmeyi tercih etmişken ikili oynayan askeri bürokrasi izlenimi uyandırıyorsunuz. Ya yerim dar ya yenim dar diyen nazlı gelin gibi davranmak ve kıvırmak bir komutana yakışır mı? Ya açıkça çıkıp erkek gibi Türkiye'nin yönünü Rusya ve Çine çevirdiğinizi söyleyin yahutta AB kriterlerinin önünü açın. Jandarmanın İç İşleri Bakanlığına bağlanmasını istemeyen bir askeri bürokrasi siyasete müdahale etmeye devam etmek isteyen bir siyaset izliyor demektir. AB'ye geçişte inandırıcılık sorunu var demektir.

AHMET ALTAN'IN SORUSU

Ahmet Altan, Harp Akademileri'ndeki konuşmasıyla Genelkurmay Başkanı'nın siyasilerin yetki alanındaki konulara direkt müdahil olmasına karşı çıktı ve şu soruyu yöneltti:

20 - Genelkurmay Başkanı Avrupa Birliği üyeliğine karşı mı? Açıkça söylemedi ama eğer "ulus-devlete" bu kadar meraklıysa AB'ye karşı demektir. O zaman da bir toplumun bütün hayatını ve geleceğini değiştirecek bir siyasi konuda Genelkurmay Başkanı nasıl "belirleyici" olmaya çalışır? Devlet politikası olarak AB üyeliği benimsendiyse, sen de buna karşıysan, yapabileceğin tek şey "istifa etmek" ve AB karşıtı bir siyasi parti kurmak ya da böyle bir siyasi partiye katılmaktır.

RADİKAL GAZETESİ'NİN SORULARI

1 yıl 8 ay ceza yeter mi?

Bunlardan sadece biri, Eskişehir'deki evde bulunan mühimmatların sahibi olan emekli Binbaşı Fikret Emek, askeri mahkemede ceza aldı. O da sadece, 'askeri malzemeyi saklamak'tan 1 yıl 8 ay! Oysa Eskişehir'de ele geçirilen el bombalarından birisi ile Cumhuriyet gazetesine atılan üç el bombasından biri, aynı kafiledendi. TSK, Emek'e verdiği bu 'ceza' ile yetinip suskunluğunu korurken, kamuoyunda, yanıtı beklenen birçok soru kaldı. Yanıtını arayan o sorular şöyle:

21- MKE tarafından TSK için üretilmiş bomba ve silahların Ergenekon operasyonu kapsamında yürütülen operasyonlar sırasında denetimsiz arazilerde gömülü bulunmasının anlamı ne?

22- Bu silahlar TSK depolarından nasıl ve kimler tarafından çıkarıldı? Silahların depolardan eksilmesinde sorumluluğu olanlar hakkında bugüne kadar herhangi bir işlem yapıldı mı?

23 - TSK, depolarında yaptığı sayımlarda envanterde eksik tespit etti mi? Silah envanterinde eksiklik varsa bunun nasıl meydana geldiği konusunda inceleme ya da soruşturma yapıldı mı?

Suskunluk sürecek mi?

24 - Son dönemde yeraltından çıkarılan silahlar, kim tarafından gömülmüş olursa olsun, neticede TSK'nın envanterinden çıkma değil mi? TSK neden o silahların nasıl edinilmiş olabileceğine dair tek satır açıklama yapmıyor?

25 - O silahlar TSK'dan çalındı mı? Eğer öyleyse nasıl çalınmış olabileceği incelendi mi? Çalınma yöntemleri biliniyorsa, bir daha gerçekleşmemesi için gerekli önlemler alındı mı?

26 - Hırsızlığa yol açan şey, saklama koşulları, saklama yetkilileri ve saklanan malzemenin sayım, kayıt ve denetim sistemindeki aksaklıklar olabilir mi?

27 - Hem çalınan silahlara, hem silahları çalanlara hem de çalma koşullarını azaltmaya yönelik araştırma ve soruşturmalar var mı? Varsa niye açıklanmıyor, kamuoyuna, "TSK'dan çalınmış olsa bile, bir daha olmayacak" güvencesini TSK'dan başka kim verebilir?

28 - Silahlar, 'Ergenekon' soruşturmasını yürüten savcıların denetimindeki operasyonlarda bulunuyor. Dolayısıyla, 'Silahlar, Ergenekon örgütünün amaçları için kullanılacaktı' iddiası kuvvetle benimsenmiş oluyor, bu ihtimalin 'kanıtlanması' halinde, şu andaki sessizlik TSK'ya daha büyük zarar vermeyecek mi? Buna rağmen sessizlik niye?

'Ele geçirilen' silahlar

29 - TSK, sarf malzemelerinin gerçekten kullanılıp kullanılmadığı gibi konularda çok daha sıkı denetim yöntemleri geliştirmesi gerekmiyor mu?

30 - Ergenekon şüphelisi Fikret Emek'te ele geçirilen bir el bombası ile Cumhuriyet'e atılan el bombasının aynı 'kafileden' olduğu belirlendi. TSK'nın bir bombası nasıl oluyor da bu tip şiddet eylemlerinde kullanılıyor? Sorumlulara dair inceleme, araştırma var mı?

31 - PKK'ya karşı savaş vermiş emekli Albay Arif Doğan ve emekli Binbaşı Fikret Emek, kendilerinde ele geçirilen cephanelikleri operasyonlarda topladıklarını söylüyor. Bu şekilde ele geçen silahların TSK depolarına girme koşulları neler? Bunların bir kısmı TSK depolarına girmemiş olabilir mi?

32 - Bugüne kadar örgütlerden elde edilen silahların bir bölümünü saklayan herhangi bir personel tespit edildi mi?

SABAH'TAN MAHMUT ÖVÜR'ÜN SORULARI

33 -Peki, büyük çoğunluğu TSK için üretilmiş bu silahların Ergenekon Terör Örgütü operasyonlarında ele geçirilmeleri ne anlama geliyor?

34 - Askerlik yapan herkes bilir, orduya alınan her şey birilerine zimmetlidir. İster bir silah olsun, ister bir şapka veya postal... Kaybettiğiniz zaman da cezası verilir. Şimdi daha açık ve net soralım: Bu silahların sahibi TSK mi? Bunlar ordudan mı çalındı?

35 - Bugüne kadar bu silahlar için bir araştırma, bir soruşturma yapıldı mı? Bu konuda tek örnek Eskişehir'de bulunan bombaların sahibi emekli Binbaşı Fikret Emek'in askeri mahkemede "askeri malzemeyi saklamak" tan yargılanıp 1 yıl 8 ay cezaya çarptırılmasıdır. Peki, bu bombalardan birinin Cumhuriyet gazetesine atılan bombayla aynı kafileden olması askeri savcılığın ilgi alanına girmiyor mu?

36 - Sözü uzatmanın gereği yok. Ergenekon operasyonu neredeyse iki yıla yaklaştı. Bu süre içinde TSK ortaya çıkan silahlarla ilgili ne yaptı? Neden merak edip, silahların nasıl bir seyir izlediğini, depolardan kimin zimmetindeyken nasıl çıktığını araştırmadı? Araştırdıysa da ne çıktığını herkesin bilmesi gerekmiyor mu?

37 - Öyle veya böyle bu silahlar çalındıysa kimler çaldı? Mevcut depoların bir envanteri çıkartıldı mı?

VATAN'DAN CAN ATAKLI'NIN SORULARI

38 - Özden Örnek'e atfedilen günlüklerle ilgili bir çalışma yapıldı mı? Örnek'in ifadesine başvuruldu mu?

39 - Medyaya Ayışığı, Sarıkız ve Eldiven olarak yansıyan darbe planları ile ilgili askeri savcılık herhangi bir çalışma yaptı mı?

40 - Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün demokrat bir tavır takınarak darbeleri önlediği ileri sürülüyor. Konu Özkök'e soruldu mu?

41 - Medyada her gün Silahlı Kuvvetler'le ilgili gizli olması gereken bilgiler yayınlanıyor. Bu sızmanın nasıl olduğu araştırıldı mı?

42 - Askeri bölgelerde ya da yakınlarında toprağa gömülü silahlar ortaya çıkıyor. Bunların Silahlı Kuvvetler'le ilgisi var mı?

43 - Emekli subay ve astsubayların dışında muvazzaf subay ve astsubaylar da tutuklandı. Adı geçen kişilerle ilgili bugüne kadar hiç istihbarat alınmış ve yasal işlem yapılmış mıydı, yoksa suçlamalardan bir sivil savcının harekete geçmesinden sonra mı haberiniz oldu?

44 - Eğer bu konular savcının harekete geçmesinden sonra öğrenildiyse, istihbarata çok büyük kaynak ayıran Genelkurmay'ın bundaki sorumluluğu nedir?

45 - JİTEM adı verilen yapılanma gerçekten var mıdır?

46 - Güneydoğu'daki terörle mücadelede yasa ve hukukun dışına çıkmış eylem ve uygulamalar saptanmış mıdır, bunlarla ilgili hangi idari işlemler yapılmıştır?

47 - Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içinde yapılanan bazı örgütlerin adam kaçırdıkları, işkence yaptıkları, insanları kurşuna dizdikleri, üzerine benzin döküp yaktıkları, cesetleri ortadan kaldırmak için üzerine asit dökerek kuyulara gömdükleri ileri sürülüyor. Bunlarla ilgili bir araştırma yapıldı mı?

48 - Bazı haberlerde "resmi kayıt olduğu" izlenimi veren ifadeler ve insanı hayrete düşürecek ayrıntılar var. Bu bilgiler nasıl ve nereden alınıyor, hiçbir cevap verilmediğine göre doğrulukları kabul mü ediliyor ve en önemlisi yoksa bu bilgiler devletin resmi gizli kayıtlarında mı var?

49 - Veli Küçük'ün tutuklanmadan önce Silahlı Kuvvetler tarafından istenmeyen kişi ilan edildiği ve orduevlerinden yararlanmasının engellendiği doğru mu?

50 - Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'un tutuklanmasından sonra Kocaeli'de görevli bir general sivil kıyafetle cezaevinde ziyarete gitti. Bu ziyaret sizin emrinizle mi gerçekleşti? Eğer böyleyse bu ilgi ve şefkat devam ediyor mu?

51 - Sizin döneminizden önce de olsa Türk subay ve astsubaylarının başına çuval geçirilmesi ile ilgili Genelkurmay'da herhangi bir soruşturma inceleme yapıldı mı, herhangi bir kişiye bir ceza verildi mi?

52 - Çuval olayına misilleme olarak PKK itirafçıları kullanılarak tuzağa düşürülen Amerikalı askerlerin başına don geçirildi mi?

53 - Türk Hava Kuvvetleri'nin Awacs uçaklarına gerçekten ihtiyacı var mı? Parası ödenen bu uçakların teslimi ne zaman yapılacak?

54 - Türkiye'nin 6.5 milyar dolara denizaltı almasının gerekçesi nedir?



Bu haber 561 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,156 µs