Darbe-demokrasi ikileminde 2 yıl

27 Nisan 2009 08:28 tsi
Darbe ve muhtıralara alışkın Türkiye 2 yıl önce bugün “e-muhtıra” ile güne uyanmıştı. Darbe tehdidinden darbeciliğin yargılandığı günlere nasıl geldik? Bu sorunun cevabı karşımıza Hilmi Özkök adını çıkarıyor. Özkök’ün Ergenekon savcıları

Eski Genelkurmay Başkanı emekli org. Hilmi Özkök, Ergenekon savcılarına 8 saat boyunca tanık sıfatıyla ifade verdi. Özkök daha önce de “çağrılırsam ifade veririm” demişti.

Kamuoyundan ve medyadan son derece gizli tutulan bu görüşme, dikkat çekmemek için İzmir’de yapıldı.

Özkök, bugüne kadar kendisine uzatılan mikrofonlara oldukça dikkatli açıklamalar yapmış ve her defasında hukuku işaret etmişti.

Özkök Genelkurmay başkanlığı sırasında sivil siyasi irade ile ilişkileri dikkatli yürütmeye gösterdiği özenle hafızalarda yer edinmişti. Özkök’ün bu özeni, onu, “ordu göreve” zihniyeti taşıyanların hedefi haline getirmişti.

Hilmi Özkök’ü “hedef tahtasına” oturtanlar, Özkök emekli olduktan sonra da değişik biçimlerde Özkök’e yönelik bir “tavır” içerisinde olmuşlardı.

Fakat soğukkanlı duruşunu koruyan Özkök, “asker demokrat olur mu? Hayır olmaz” diyenleri (İyibilgi/Oyunbozanlığın lüzumu yok) tekzip eden bir tutum içerisinde olmaya devam etmişti.

Özkök’ün Ergenekon savcılarına “tanık” sıfatıyla ifade vermesi, Ergenekon davasının gidişatı açısından “kritik” bir önem ifade ediyor.

Kapatılan Nokta dergisinin gündeme getirdiği emekli oramiral Özden Örnek’e ait “darbe günlükleri”nde detaylarıyla yer alan ve sahiplerinin “sarıkız” adını verdikleri darbe planlamaları, Özkök döneminde yapılmıştı. Özkök bu darbe planlamalarını engelleyen isimdir.

Nitekim söz konusu günlüklerde dönemin kuvvet komutanlarından Şener Eruygur ve Hurşit Tolon, Özkök’ün bu tutumundan oldukça şikayetçi görünmekteydiler.

İkinci iddianameyle birlikte darbe plan ve girişimleri Ergenekon davasının ana gündemlerinden biri haline geldi. Dava, Türkiye açısından “darbe ve darbeciliği” ilk defa yargılayan bir anlam kazandı.

Davanın bu tarihi önem ve niteliği, Hilmi Özkök’ün tanıklığıyla daha da belirginleşmiştir. Özkök’ün görev yaptığı kritik döneme ilişkin bilgi ve tanıklıklarını savcılarla paylaşması, hukukun adil ve kesin bir sonuca varması bakımından büyük önem ifade ediyor. Dolayısıyla Ergenekon davası vesilesiyle literatüründen darbe ve darbeciliği çıkarma çabası içerisindeki Türkiye’ye büyük bir hizmet ve katkı olduğunun da altını çizmek gerekir.

Hatırlayalım: 2 yıl önce, 27 Nisan sabahı Türkiye bir “e-muhtıra” ile tanışmıştı. “Ordu göreve” zihniyeti taşıyanlar ayaktaydı. Peşinden “Cumhuriyet Mitingleri” devreye sokulmuştu. Cumhurbaşkanı seçimleri, bir “kriz” konusu haline getirilmişti.

“Mahkeme çağırırsa ‘gitmem’ deme lüksü yok. Hukuk çağırırsa giderim, doğru neyse onu söylerim” diyen isimlerden biri de, Özkök’ten sonra Genelkurmay Başkanı koltuğuna oturan emekli org. Yaşar Büyükanıt idi.

Hakkında “bu da yeterince sert ve şahin değilmiş” tarzında yazılar çıkan Büyükanıt da muhtemelen Ergenekon savcılarıyla görüşecektir.

2 yılda Türkiye’nin geldiği nokta, budur. Darbe tehditlerinden darbeciliğin yargılandığı günlere geldik. Türkiye bir “doğrultuya” girmiştir ve yürümeye devam edecektir…

www.iyibilgi.com

Bu haber 492 defa okundu.