Kırmızı çizgilerle çevrelenmiş olmak... | " /> Kırmızı çizgilerle çevrelenmiş olmak... | "/>

En Sıcak Konular

Kırmızı çizgilerle çevrelenmiş olmak...

26 Nisan 2009 17:04 tsi
Kırmızı çizgilerle çevrelenmiş olmak... Dış politikada “sabit pozisyonlar, kırmızı çizgiler” arasında alanını daraltmak üzerine, duygusallığı bir yana bırakıp ne zaman daha akılcı düşünebileceğiz? “Böyle sürüp gitmesi” de bir seçenek tabii, ama çok da işlevli olduğunu sö

Obama beklenen konuşmasını yaptı. Malum Ermeni meselesi nedeniyle bu konuşma, belki Amerikalılardan daha çok Türkiye’de merakla bekleniyordu.

Obama’nın, birçok konuda “ılımlı”, “uyumlu” mesajlar verdiği ve sempati toplamaya özel bir önem verdiği Türkiye gezisinin başarısı, “soykırım sözcüğünü kullanacak mı kullanmayacak mı” tartışmalarında “kullanmayacak” yönündeki görüşlerin öne çıkmasına neden olmuştu.

Sonuçta kullanmadı. Ama onun yerine Ermenice “büyük felaket” anlamına gelen “medz yeğern” dedi.

Bu sefer de “bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi?” tartışması başladı.

Türkiye bu ifadenin kullanılmasına üst düzeyde ve sert bir tepki verdi. Son olarak Başbakan Erdoğan da “Türkiye sırtı sıvazlanacak çocuk değildir” dedi.

Bu “film” bize hiç yabancı değil. Her ABD başkanı, seçim sürecinde, Amerika’nın etkili lobilerinden birini oluşturduğu için, Ermeni toplumuna “soykırımı tanıyacağız” sözü vererek Beyaz Saray’a yerleşiyor. Sonra önüne konulan dosyalar, “aman Türkiye stratejik müttefikimizdir, kızdırmayalım” yaklaşımı ön plana çıkıyor ve başkan, 24 Nisan konuşmasında, bu yıl da dahil olmak üzere o sözcüğü kullanmamış oluyor.

Obama “ince bir ayar” yaparak durumu idare etmeye çalıştı. Böylece hem o sözcüğü kullanmamış oldu, hem de diyeceğini dedi.

Ama böyle yapmakla da kimseye kendisini beğendirebilmiş değil. Ermeni diasporası tepkili. Türkiye tepkili. Obama da şaşkına dönmüş olmalı. Ortaya çıkan bu tablo nasıl giderilebilir, önümüzdeki günlerde göreceğiz, ama bu “tepkili” havanın bir süre daha devam edeceği kesin.

Konu, sadece ABD ile de sınırlı değil. Fransa “Ermeni soykırımını tanıyoruz” kararı verdikten sonra, Fransa’daki büyükelçimizi geri çağırmıştık. Sonra da geri gönderdik. Sorun bu şekilde kolay kolay Türkiye’nin gündeminden çıkacak gibi görünmüyor.

Peki ne olacak? Elbette “bu böyle sürer gider” diye de düşünülebilir. Bu da bir “tercih” veya “seçenek”. Ama her geçen gün bu ve benzer konuların ipoteği altında dış politika ve ilişkiler daha fazla gölgeleniyor, zora giriyor. Bu da görmezden gelinecek gibi değil. Dolayısıyla “bu böyle sürer gider” çok da sonuç alınacak bir tercih denemez.

Mehmet Barlas, Sabah gazetesinde bugünkü yazısında “bir başka seçenek daha var” demeye getiriyor. Barlas “Sabit pozisyonlar ve kırmızı çizgiler Türkiye’yi zorluyor” başlıklı yazısında değişen dünya koşullarında “sabit bir pozisyonda kalmanın” sorun ve sıkıntılara neden olduğunu vurguladıktan sonra, yazısını şöyle tamamlıyor:

Dünyadaki tek süper devlet Amerika bile hiçbir konuda "Sabit pozisyon" sahibi değil. Böyle bir lüksü yok Amerika'nın.
Dünya gerçekleri onları köşeye sıkıştırdığında Obama'ları başa getirip, her konudaki pozisyonlarını A'dan Z'ye değiştirebiliyorlar.
Bunu daha önce de Watergate'le yapıp Vietnam-sonrası dönemi başlatmak için Nixon'ı tasfiye etmemişler miydi?
Pozisyonlarımızı biraz esnekleştirsek ve bu pozisyonların ilişkili olduğu durumlara paralel olarak onları da değiştirebilsek, herhalde dünya gerçeklerine daha uyumlu oluruz.
İşin kötüsü bu pozisyon merakı, iç siyasetin taraflarına da bulaşmaya başlamış durumda.
Bu konuyu ciddiye almamız gerekiyor.”

Konu, belli ki uzun süre daha tartışma gündemindeki sıcaklığını koruyacak. Ama Mehmet Barlas’ın dikkat çektiği “sabit pozisyonlar ve kırmızı çizgilerin” iç siyaseti de etkisi altına alacak şekilde Türkiye’nin dış politikasında ciddi sıkıntılara kaynaklık ettiği de bir gerçek…

Doğru: Bu konuyu ciddiye almak gerekiyor…

www.iyibilgi.com



Bu haber 575 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,305 µs