olması gereken? | " /> olması gereken? | "/>

En Sıcak Konular

Olan, olmayan, olması gereken?

22 Nisan 2009 10:34 tsi
Olan, olmayan, olması gereken? Bir gazetenin bahçesine el bombaları atıldı. 'İnfial' çıkmadı. Danıştay'da bir yargıç öldürüldü. 'Olması gereken' oldu. Ama saldırgan yakalandı, bazı 'ilginç' bağlantıları ortaya çıktı. 'Neler oldu' ile 'neler olması gerekirdi' arasında ne tür

Danıştay saldırısında hayatını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin’in cenazesinde, kamuoyunda “laik” veya “laikçi” olarak tanımlanan bütün çevreler bir araya gelmişti. Tıpkı daha önceki Kemalist aydın cinayetlerinde olduğu gibi. Saldırgan yakalanmıştı ve cinayeti “türban” için işlediğini beyan etmişti… Cenaze töreni mitinge dönüşmüştü.

Fakat kısa sürede saldırgan Alparslan Arslan’ın çok “ilginç” bağlantılar içerisinde olduğu ortaya çıktı.

Muzaffer Tekin başta olmak üzere bazı emekli subaylar gözaltına alındı. Sonra serbest bırakıldılar. Olayın üzerinden 1 yıl geçtikten ve Ümraniye’de bir evde çok sayıda el bombası bulunana kadar… Ki o bombalar, Ergenekon soruşturmasının ilk halkası oldu.

Danıştay cinayeti nedeniyle yargılanan kişiler ile Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların failleri aynı kişilerdi. Ama bu “bağlantılar” açığa çıktıktan sonra söz konusu gazete bu gelişmelerin “haberini” dahi vermedi.

Danıştay cinayeti davasını gören 11. Ağır Ceza mahkemesi ise, ortaya çıkan bağlantılara ve o arada başlatılan Ergenekon soruşturmasına rağmen soruşturmayı genişletmeye “gerek” görmedi. Dolayısıyla her iki davayı birleştirmek kararını Yargıtay aldı.

Sabah gazetesi yazarı Umur Talu, “O arada ne oldu?” başlıklı bugünkü yazısında “o arada” neler olduğunu maddeler halinde sıralamış. “Neler olduğunu” hatırlarken, aslında “neler olması gerektiğini” de akılda tutmak gerek.

Talu’nun “neler oldu” özeti şöyle:

1. Danıştay saldırısı oldu. 17 Mayıs 2006 idi.
2. Fail hemen yakalandı.
3 . Failin "türban yanlısı" beyanları ortaya çıktı.
4. Yüksek yargı, yüksek komuta, muhalefet ve kitle katılımıyla, ayrıca medyada büyük tepki sergilendi.
5. Derken, failin kimi bağlantıları üstünden gözaltılar oldu. Bazı "ulusalcı" isimler alındı.
6. Failin, Cumhuriyet gazetesine bir haftada üç bomba atanlardan olduğu da anlaşıldı.
7. Ne ki, o arada, gözaltına alınmış o kişiler serbest bırakıldı.
8. Haziran'da Ümraniye'de bombalar bulundu. Cumhuriyet'e atılanlarla aynı seridendi.
Ama bu Haziran, Danıştay saldırısından bir ay sonraki değil, tam bir yıl sonraki Haziran'dı!
9. Danıştay saldırganı ile ilişkili gözaltına alınıp serbest bırakılmış eski askerler bu kez bombalardan alındı.
10. Operasyonlar hızlandı. Yeni isimler, yeni bombalar ve silahlarla sürdü.
11. Bu arada Danıştay'a saldırı davası sürüyordu.
12. En ilginci de şuydu: Bombalar, bombacılar, gözaltılar, Danıştay davası üstüne Cumhuriyet Gazetesi başka türlü idi; Cumhuriyet avukatları ise başka!
Cumhuriyet, bahçesine atılan bombaları haber yapmakta, bağlantılar üstüne kuşku bile duymakta zorlanır görünürken, avukatları ısrarla bombaları kovaladı. (Bu konuda birkaç yazı yazdım.)
13. Avukatlar mahkemeye başvurular yapıyor, MKE'nin Kara Kuvvetleri'ne verdiği bombaların güzergâhının bulunmasını talep ediyor, mahkemenin eksik soruşturma yaptığını söylüyordu.
14. Ancak, ne tuhaf ki, mahkeme Cumhuriyet avukatlarının bütün taleplerini reddediyordu.
15. Danıştay baskını iddianamesi ve mahkemesi bu hususları asla kapsamadı.
Hatta bir yıl sonraki tutuklamalar, ele geçirilen diğer bombalar artık bir vaka olduğu halde de!
Mahkeme heyeti yeni belge ve bilgilerle davanın genişletilmesi taleplerini oybirliğiyle reddetti.
16. Ankara 11. Ağır Ceza, sanıkları mahkûm ederken, Ergenekon soruşturması ile Danıştay saldırısı arasında hiçbir bağ olmadığına hükmetti. Soruşturulmanın genişletilmesine gerek yoktu:
"Soruşturmanın sonunun beklenmesine gerek duyulmamıştır!"
17. Saldırıdan üç, bombalardan iki, mahkeme kararından bir yıl sonra, Yargıtay kararıyla, Danıştay davası da Ergenekon ile birleştirildi.
18. Yani, saldırıdan sonra gözaltına alınıp serbest bırakılan ve ancak bir yıl sonra bombalar üstüne tutuklananların da davası ile.

Türkiye’de “bir şeyler değişiyor” dedirten gelişmeler var. Ama bu değişim neden bu kadar geç, ağır ve sancılı gerçekleşiyor?

Olup bitenleri anlamaya çalışırken bu sorunun cevabını da ıskalamamak gerek…

www.iyibilgi.com



Bu haber 527 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,042 µs