çifte standart isyanı | " /> çifte standart isyanı | "/>

En Sıcak Konular

Dumanlı'nın çifte standart isyanı

20 Nisan 2009 12:19 tsi
Dumanlı'nın çifte standart isyanı Dürüst ve tarafsız gazetecilik denilince mangalda kül bırakmayıp, ahkam kesen Doğan medyasının son günlerde görmediği haberler Ekrem Dumanlı'yı da çileden çıkardı

Ekrem Dumanlı - Zaman

Cihan Haber Ajansı muhabiri Lütfi Aykurt dağ başında, kar altında bırakıldı. Haberi CİHAN Genel Müdürü Abdulhamit Bilici köşesinde kibarca yazmasaydı öğrenemeyecektik. Meğer Bilici, Muhsin Yazıcıoğlu'nun hazin vefatı sırasında kamuoyunun hassasiyetini düşünerek bu olayı gündeme getirmemiş. 'Askerimiz yıpranmasın, ferdî bir hatadır' efendiliği içinde sakladığı olay satır aralarında geçince anlaşıldı ki DHA muhabirini taşıyan askerî helikopter CİHAN muhabirini dondurucu soğuğa terk etmiş.

O gün bugündür ne Türk Silahlı Kuvvetleri yetkililerinden bir açıklama geliyor ne de bazı medya kuruluşlarından. Basın Konseyi dilini yutmuş adeta. Doğan Medya Grubu'ndan tık yok. Kendilerine kesilen vergi cezası ya da boykot çağrısı sırasında basın özgürlüğünden bahsedenler bir muhabirin dağda bırakılmasından tek satırla bahsedemiyor. Vaktiyle Başbakanlık, bazı muhabirleri yalan haber yazmakla suçlamış ve onların akreditasyonlarını iptal ettiğini duyurmuştu da aylarca süren tartışmalar açarak basın özgürlüğünden dem vurmuşlardı. Kaldı ki orada akreditasyonun kişilere yönelik olduğu ısrarla söyleniyor, kurumsal olarak hiç kimseye önyargılı bir muamele yapılmadığı vurgulanıyordu. İnsanlık suçu sayılan bir konuda gazetecilik yapılmıyorsa göstere göstere icra edilen bir çifte standart var demektir...

YARGIDA AKLANMAK BİLE KESMİYOR BAZILARINI

Geçenlerde bir kanala kurulmuş birileri Fethullah Gülen ve sevenlerini adeta linç ediyor. Habercilik ile ihbarcılık arasındaki sırrı yok ederek savcıları göreve çağırıyorlar. Özü sözüne karışmış birileri de çanak tutuyor onlara. Neyse ki Serdar Turgut araya giriyor ve 'anlamaya çalışmak'tan bahsediyor. Ezber bozuluyor bir anda. Ayıp ettiklerini anlıyorlar galiba. Halbuki medyanın aklıselim sahibi insanlardan bu kadar mahrum kalmaması gerekiyor. Nitekim sağduyu devreye giriyor ve Hüseyin Gülerce programa telefonla katılıyor ve karalamaya yönelik çirkin lafları bertaraf ediyor. Savcılığı harekete geçirmek isteyenlere hatırlatmalarda bulunuyor. Programda dile getirilen saçmalıklar nedeniyle Fethullah Gülen'in yıllarca yargılandığını, mahkemenin oybirliği ile beraat kararı verdiğini, sonra Yargıtay Başsavcılığı'nın bu kararın bozulması için itiraz ettiğini söylüyor. Ve nihayet Yargıtay Ceza Genel Kurulu 24 Haziran 2008'de oyçokluğuyla Başsavcı'nın itirazının reddine karar vererek beraatı onadığını anlatıyor. Peki, medyatik lince yeltenenler bu gerçeği bilmiyor mu? Yoksa Genelkurmay Başkanı'nın 'yasalar çerçevesinde daha etkin cevaplar verebilmek' sözünü savcılığa ihbar emri olarak mı algılıyor birileri. Hani 'masuniyet karinesi'? Bu artık 'yargısız infaz' değil; yargıyla aklanmış bir insanın ya da kitlenin infazıdır ve insanlık suçudur!

Çağdaş Yaşamcıların ifadelerine başvuruldu ya; kıyameti koparıyor medya. Niçin? Çünkü onlara dokunulamaz. Hani 'kanun nezdinde herkes eşit'ti? Şiddetli sağlık sorunu yaşayan Türkan Saylan'ı kanal kanal dolaştırıyorlar şimdi. Her gittiği yerde duygu sömürüsüne yol açacak yeni ayrıntılar ekliyorlar. İfadesine başvurulan Çağdaş Yaşamcılar için bir gazete aynen şöyle başlık atıyor: 'Eğitim Melekleri' Niçin? Burs veriyorlarmış, eğitime katkı sağlıyorlarmış. Tamam, güzel! Ancak bu gayretleri başkaları yaptığı zaman niçin zerre miktar kalbinizde takdir hissi uyanmıyor? İnsanların ille de sizinle aynı ideolojiyi mi paylaşması gerekiyor? Sonra mesele, burs toplamakta değil; darbecilerle bir bağlantı kurup kurmadıklarında. 'Misyonerlik yapanlara neden karşı çıkıyorsunuz?' diyorlar. Mesele o değil ki! Bir yandan misyonerlik yapılıyor; diğer taraftan ulusalcılık kisvesi altında 'Din elden gidiyor, yabancılara topraklarımız peşkeş çekiliyor vs.' deniyorsa; hatta bu propaganda ile darbeye sivil toplum görüntüsüyle zemin hazırlanıyorsa burada problem var demektir.

Gülseven Yaşer isimli bayan, Doğan Grubu'na (neden sadece o gruba bilemiyorum) mektup gönderiyor. O mektupta da bu sıralar ağız birliği ettikleri 'cemaat' suçlamasında bulunuluyor. Diyelim ki bunun bir haber değeri var. Ancak şunu unutmamak lazım: Ergenekon iddianamesinde Gülseven Yaşer'e ait olduğu iddia edilen e-mail çıktı ve orada aynen şu cümleler var:

Sevgili Mesut,

Fethullah'ın davası ile ilgili aleyhte yeni tanıklar bulmamız lazım. Bizim avukat Hüseyin Bey mahkemenin aleyhimize doğru gittiğini, Eyüp ve Serhat alçaklarının da her an karşı tarafa dönebileceğini söyledi. Şu bizim Serhat'ın bir akrabası varmış, Cihat isminde bir çocuk. Biraz para vererek Fethullah aleyhinde mahkemeye çıkartmayı düşünüyorum... Bu konuda bizim emekli Albay Cem Bey de çocuklarla konuşarak, teklifin sanki askerden geldiğini ima edecek. Acilen yeni tanıklar bulmamız lazım. Fevzi Türkeri Paşa ve Kemal Yavuz Paşa vasıtasıyla görüştüm. MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç ile bir kez daha bu konuda görüşeceğiz. Senin söylemek istediğin bir konu varsa bana mail gönder veya bir numaralı BİKE'nin evinde görüşelim. Sakın telefonda açık konuşma.(...) Cevap bekliyorum sevgiyle kal. Gülseven Yaşer

Şimdi bir grup gazeteye desem ki: 'Bu cümlelerin hesabını neden sormuyorsunuz?' Kalkıp 'Rövanş mı alıyorsunuz?' diyecekler. Hayır, katiyen hayır! Ancak 'eğitim melekleri' diye semanın katmanlarına sığdıramadığınız bu kişiler bazı insanlara tuzak kurup yalancı şahitlik yapmaya zorlamışlar. Şimdi bu 'meleklik' mi 'şeytanlık' mı?

Hafta içinde eski başbakanlardan Necmettin Erbakan ile ilgili haberler vardı. Bunların birinde başlık aynen şöyle: 'Hani hastaydı?' Bir tarafta Erbakan'ın tekerlekli sandalyede çekilmiş bir fotoğrafı, diğer tarafta, katıldığı bir toplantıda konuşurken çekilmiş Erbakan'ın resmi. Ve şöyle deniyor: 'Sürekli hastalık gerekçesiyle 2 yıl 4 aylık hapis cezası Gül tarafından affedilen Erbakan dün siyasete döndüğü gün turp gibiydi.' Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım ve düşünelim: Erbakan 83 yaşında bir insan; üstelik eski bir başbakan. Milyonlarca da seveni var. 74 yaşında ve hasta olan Türkan Saylan'a gösterdiğiniz anlayışı neden eski bir başbakana göstermiyorsunuz? Erbakan hiç mi ayağa kalkmayacak, hiç mi konuşmayacak? Vakit Gazetesi, Saylan'ın polis aramasından üç gün önceki fotoğrafını yayınlamış ve Saylan'ın 'Söverken turp gibi' olduğunu söylemişti. Koro halinde Vakit'i linç etmeyi biliyorsunuz da aynı şeyi siz bir başkası için neden yapıyorsunuz?

KAMU VİCDANINA YAPILAN BASKILAR TERS TEPECEK

Çifte standartı gözler önüne seren o kadar çok örnek var ki! Saymakla bitmez. Herkesin dilinden düşürmediği 'çoğulcu demokrasi' kavramı o yüzden boşlukta dolaşıp duruyor. 'Fırsat eşitliği' gibi sözler tam da bu nedenle inandırıcı bulunmuyor. Katılımcı demokrasiden nasipsiz kalmış bir zümre, sivil toplum gibi temel hak ve özgürlükleri bile askerî vesayet altında yapılandırmak istiyor. Bu toplum bu deli gömleğini giyer mi? Asla! Milletimize mal olmuş sivil gayretler bazı hileler yoluyla baskı altına alınabilir mi? Belki. Ancak unutmamak gerekir ki kamu vicdanını kanata kanata yapılan baskılar daima ters tepmiştir ve tepecektir de...




Bu haber 419 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,183 µs