Yargıda siyasallaşmanın odağı: YARSAV

20 Nisan 2009 07:36 tsi
2.5 yıl önce yargı mensuplarının sorunlarına çözümler aramak amacıyla kuruldu. Ama bu dernek ve başkanının en büyük ilgi alanını Ergenekon davası oluşturuyor. “Bağıran adam” Eminağaoğlu ve YARSAV parti mi olacak, gönüllerindeki partiye iltihak

O’nu “YARSAV Başkanı” ve askerlikten kaçmak için sahte çürük raporu aldığı yönünde hakkında haberler çıkması üzerine tanıdık.

Adalet Bakanlığı aleyhine açtığı çok sayıda dava, AKP’ye karşı yürüttüğü muhalefet ve en çok da Ergenekon soruşturmasıyla ilgili yaptığı her biri diğerinden sert açıklamalarla gündemden düşmüyor.

YARSAV’ın açılımı, “Yargıçlar ve Savcılar Birliği”. Başkanının adı da Ömer Faruk Eminağaoğlu. YARSAV, yargı mensuplarının sorunlarına çözümler aramak, bu yönde faaliyetler yürütmek üzere kurulmuş bir dernek.

2.5 yıl önce kurulan YARSAV, daha çok bir muhalefet partisi gibi hareket ediyor. Siyasetle son derece ilgili. Siyasetle ilgileri ise genellikle CHP üzerinde kendisini gösteriyor.

Son olarak YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun 29 Mart yerel seçimleri öncesinde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a bir dosya ilettiği ortaya çıktı. Eminağaoğlu’nun CHP lideri Baykal ile CHP Genel Sekreteri Önder Sav’la bazı belediye başkanlarının belirlenmesi konusunda görüşmeler yaptığı söyleniyor. Muhtemelen hangi adayın uygun, hangi adayın uygunsuz olduğu yönünde görüş ve önerilerini paylaşmış, belki kendi adaylarını lanse etmiştir.

YARSAV Başkanı’nın asıl ilgi alanı, malum, Ergenekon davası. Ergenekon davası savcıları bugüne değin birçok yıpratma kampanyasına muhatap oldu. Yargı sürecini şu veya bu yönde etkilemeye dönük müdahaleler oldu. Ancak Eminağaoğlu’nun Ergenekon davasına duyduğu ilgi, bu davanın sanıklarından ileri geliyor.

Kendisi de Yargıtay savcısı olan Eminağaoğlu’nun, Ergenekon sanıklarının avukatlarıyla sürekli telefon teması halinde olduğu, onlara hukuki süreçle ilgili “taktikler” verdiği yönünde yaygın haberler var. Eminağaoğlu, Ergenekon sanıklarının emniyette ifade vermemeleri yönünde telkinlerde bulunmaktan da geri durmuyormuş.

Bunlardan biri kayıtlara şu şekilde geçiyor: Ergenekon soruşturması kapsamında 7 Ocak 2009’da gözaltına alınan Engin Aydın’ın avukatıyla telefonla görüşen Eminağaoğlu, “Emniyetteki sorguda ne sorulursa sorulsun cevap vermesin” tavsiyesinde bulunuyor. Aydın’ın avukatına akıl vererek “derhal savcılık önüne çıkmak istiyoruz” şeklinde yazılı başvuru yapmaları gerektiğini söylüyor. Eminağaoğlu, birkaç kez telefonla görüştüğü avukata, gözaltına alınan diğer şüphelilerin durumunu da sormuş ve sorgu bitince kendine bilgi verilmesini istemiş.

Eminağaoğlu, her Ergenekon operasyonunda ilk tepki koyan kişi olma payesini kimseye verecek gibi görünmüyor.

Kameralar önüne geçiyor ve parmağını sallayarak, “herkes bunu böyle bilsin!” türü cümleleri de bolca kullanarak, CHP yöneticilerini kıskandıracak sertlikte açıklamalar yapıyor.

Eminağaoğlu’na kalsa, Ergenekon davası hiç açılmamalı, böyle bir soruşturma olmamalıydı. Madem açıldı, bir an önce açılan dosyalar kapanmalıydı. Danıştay cinayetine kurban giden meslektaşı Mustafa Özbilgin’in “şeriatçılar tarafından öldürüldüğüne” inanılmalıydı. Cumhuriyet gazetesi bahçesine atılan bombaların, bu gazetenin Kemalist çizgisine kızan “mürteciler”in işi olduğu bilinmeliydi. Kazılar sonucunda ortaya çıkan silahlar, bombalar çıkarıldığı yerlere geri yerleştirilmeli, sahiplerinden de herhalde özür dilenmeliydi. Kazılarda ortaya çıkan kemikler de “faili meçhul” dosyalarındaki yerlerinde rahat bırakılmalıydı. Birileri darbe planları mı yapıyormuş? Ordu nasıl olsa bizim ordumuz ve darbe istemek, bunun için planlar yapmak, girişimlerde bulunmak “yasal hak” olarak tanınmalıydı… Ergenekon davasının kapatılmasının, herhalde bundan başka bir anlamı olmasa gerektir…

Bu üslup ve yaklaşımlar bir siyasetçiye bile yakışmaz. Bir yargı mensubuna ise hiç yakışmıyor.

Sahi, bu derneğin ve bu derneğin başkanının yargı mensuplarının sorunlarına ilişkin herhangi bir açıklama yaptığını, herhangi bir girişimde bulunduğunu hatırlıyor musunuz? Boşuna hafızanızı zorlamayın…

Oysa bu derneğin tüzüğünde yargı mensuplarının sorunlarıyla ilgili çalışmalar yürütmek var. Yapılacak ilk genel kurulda, YARSAV ya kendisini partileştirmeli ya da yargıdaki uzantısı rolü oynadığı partiye iltihak etmeli. Böylece daha açık-seçik siyaset yapma imkanı bulmuş olurlar.

Çünkü bir “dernek” olarak YARSAV, “yargının siyasallaştığı” yönündeki eleştiri ve görüşlerin “odağı” durumunda.

Herhangi bir derneğin YARSAV ve başkanı kadar “siyasi” ve pervasız olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Düşünemezsiniz. Kapısına kilidi vururlar. Ama Türkiye’de bazı derneklerin yasal herhangi bir karşılığı olmayan “ayrıcalıklıkları” var.

Bakalım ne zamana kadar…

www.iyibilgi.com

Bu haber 610 defa okundu.