29 Nisan'da hangi mesajlar verilecek?

18 Nisan 2009 11:09 tsi
Bu sefer ki toplantı daha güncel konular üzerine. Bakalım o konuşmadan nasıl mesajlar çıkacak?

Fehmi Koru / Yeni Şafak

Org. Başbuğ ve Türkiye'ye özel şartlar

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ İstanbul'da düzenlediği geniş katılımlı 'yıllık değerlendirme toplantısı'ndan sonra 29 Nisan günü bu defa Ankara'da gazetecilerle biraraya gelecek. İstanbul konuşmasında “Güncel konularla ilgili sorularınızı oraya saklayın” dediği için yapacağı konuşmanın içeriğini kolayca tahmin edebiliyoruz.

Ülkemiz, Genelkurmay başkanlarının konuşmalarına yabancı değil; geriye dönüp baktığımızda hemen her komutan bir veya birkaç kez kamuoyuna açık mesaj teşkil edecek konuşmalar yaptı görev süresince... Kimi görüşlerini 'görev alanı' ile sınırlı tuttu, yalnızca askersel ve güvenlik ile ilgili konularda açıklama yaptı; kimi ise esasen görev alanının politikayı da kapsadığına inandığı için hemen her konuda görüş belirtmekten kendini alamadı. Yakın tarihimizde iki çizginin de örnekleri var.

Org. Başbuğ hangi çizgiyi izleyecek acaba?

Keşke kendine özgü ve yeni döneme yakışan farklı bir çizgi tutturup onu uygulasa...

Demokrasinin gerçekten de 'erdem' sayılacağı bir döneme doğru hızla yol alıyor Türkiye. Son seçim, dost-düşman herkese, vatandaşın tercih hakkını kimseye ipotek etmediğini bir kez daha gösterdi. Sevdiğini sevilecek işler yapmaya devam ettiği sürece el üstünde tutmaya devam ediyor halk, ancak sevgisinin şartsız olmadığını da artık biliyoruz. Bu sebeple iktidarın sandıkta değişeceğine dair inançlar yeniden kök salmış bulunuyor.

Yeni dönem yeni sorumluluklar ve fırsatlar kadar riskleri de içinde barındırıyor. Türkiye'nin bölgesinde güçlü, istikrarlı ve müreffeh bir örnek ülke olması için demokrasi limanına en kalın palamarlarla bağlı olması şart. Demokrasisine güven duyulan bir ülkenin ekonomisi de ilgi çeker; Türkiye şu sırada dünyanın ilgisini biraz da bu sebeple çekiyor.

Son konuşmasında, Org. Başbuğ, sivil-asker ilişkilerine dair görüşlerini paylaşırken bildik bir kavramı tekrarlamıştı: “Türkiye'ye özel şartlar...” Geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz, bu kavram hep olumsuz anlamlar aktarmak için kullanılıyor ülkemizde... Parti kapatılıyor, bu “Türkiye'ye özel şartlar” yüzünden yapılıyor... Asker de “Türkiye'ye özel şartlar” gerekçesi arkasına sığınarak sisteme müdahale ediyor... Biraz daha fazla hak ve özgürlük taleplerine şiddetle karşı çıkanların da gerekçesi aynı: “Türkiye'ye özel şartlar...”

Oysa “Bugünün Türkiye'sine özel şartlar” eski dönemde geçerli şartlardan çok daha farklı olmak zorunda. Artık karşımızda sürü gibi güdülmediğini ispat etmiş, kişisel haklarına, yaşam tarzına sahip çıkan ve demokrasiden feragat etmeye yanaşmayan bir halk var: Türkiye halkı... Bu halk bu dönemde daha 'fazla'yı talep ediyor: Daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve özgürlükler ve daha fazla refahı...

Askerin de bunu görmesi ve “Türkiye'ye özel şartlar” klişesinin içerisini yeni dönemin özelliklerine uygun jestlerle doldurması gerekiyor. Politikacıların eskiyi hatırlatan davranışları yanlıştır; böyle bir yanlışlığın maliyetinin hayli yüksek olabildiğini de herkes gördü... Asker de eski alışkanlıklarını sürdürürse aynı yanlışı kendi çizgisinde tekrarlamış olur.

Hangi güncel konularda konuşacak acaba Org. Başbuğ? Günlük siyasetle kesişen konulara da girecek mi, yoksa görev alanındaki 'güncel' konularla kendisini sınırlı sayıp askersel ve güvenlikle ilgili olmayan sorulara cevap vermekten kaçınacak mı? Daha doğrusu, “Türkiye'ye özel şartlar” ile kastı düne ait “Türkiye'ye özel şartlar” mı, yoksa yeni döneme ait “Türkiye'ye özel şartlar” mı?

On gün sonra anlayacağız.

Bu haber 559 defa okundu.