şakası yok | " /> şakası yok | "/>

En Sıcak Konular

Ergenekon’un şakası yok

18 Nisan 2009 08:37 tsi
Ergenekon’un şakası yok Ergenekon’da gerçekleşen 12. dalga Türkiye’nin gündeminde… Tutuklanan isimlerden daha çok sadece evi aranan Türkan Saylan tartışmaların merkezinde duruyor. Ortalığı bir toz duman kaplamış görünüyor. İyibilgi ‘taraf’lara sesle

Türkiye, Ergenekon operasyonu çerçevesinde geçtiğimiz hafta gerçekleşen 12. dalganın etkisinden henüz çıkabilmiş değil. Operasyonda gözaltına alınan 39 kişiden 8’i dün tutuklandı. Tutuklanan isimler arasında tartışmalı isim Prof. Dr. Mehmet Haberal da bulunuyor. Haberal tutuklanacağı haberini alınca dün kalp spazmı geçirdi, ardından Metris cezaevindeyken durumu ağırlaştı ve hastanede yoğun bakıma alındı.

12. dalga dünkü tutuklamalarla devam ederken Türkiye tutuklanan isimleri, bağlantılarını, isnat edilen suçları, alınan ifadeleri değil evi aranan, ancak gözaltına alınmayan, kendisine de bir suç isnat edilmeyen ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) Genel Başkanı Türkan Saylan’ı konuşuyor. Saylan’ın tedavisi süren hastalığı ve bugüne kadar eğitim için düzenlediği kampanyalar yapılan tartışmaların ana söylemini oluşturuyor. Söylenen şu: Savcılar nasıl olur da hasta ve Türkiye’de çok sevilen bir ismin evini arar? Buraya dikkat: ‘Gözaltına alır’ değil, ‘tutuklar’ değil, ‘evini arar’?

Geçen 11 dalgada Ergenekon operasyonuna bir şekilde karşı çıkan, bir şekilde onun hukuksuz bir dava olduğunu vurgulayan, ‘içinin ısınamadığını’ açıkça söyleyen, ucu ‘yakınlarına, arkadaşlarına’ dokunan gazeteci ve medya mensupları 12. dalganın ardından riskli çıkışlar yapıyor. Gazeteci olmalarından kaynaklanan “tarafsız kalma” pozisyonunu çoğu zaman yitirdikleri görülüyor. Bu gazete ve köşe yazılarının kendisine de yansıyor. Örneğin İsmet Berkan gibi duygusallığa kapılıyorlar. Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan yakın arkadaşı ve Doğan yayın holding üst düzey yöneticisi Tijen Mergen’in gözaltına alınmasını içine sindirememişe benziyor. Berkan bugünkü yazısında “çekin ipini gitsin” gibi duygusal ifadeler kullanıyor. Diğer yandan Vatan gazetesi Murat Belge’nin yazdıklarını çarpıtabiliyor. Murat Belge Türkan Saylan’ın evinin aranmasıyla ilgili yazdığı yazıda evin aranmasından tedirginlik duyduğunu belirtiyor. Ancak Belge Saylan’ın derneğinin “cunta/darbe ajitasyonu içinde bayağı önemli ve bayağı merkezî bir rol oynadığını da unutmamak gerekir” diyor. Ancak gazete Belge’nin yazısını “Saylan baskınına demokrat tepkisi” başlığıyla veriyor. Milliyet gazetesi ise Mecli Başkanı Köksal Toptan’ın sözlerini sanki bir tepkiymiş gibi manşetine taşıyor. Diğer yandan Kanal D Saylan’la birlikte yeni kampanyalar yapıyor.

Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman ise Saylan’la röportaj yapmayı tercih edenlerden. Ancak Arman da “trafsızlığını” kaybederek mesleki ilkelerinden uzaklaşıyor. Örneğin Saylan’a sorduğu tüm sorular, Saylan’la ilgili soru işaretlerini gidermeye yönelik. Yani teknik tabirle “paslaşma” denilebilecek türden bir röportaj bu. Üstelik röportajda Saylan açıkça başörtülü kızlara burs vermediğini ve vermeyeceğini söylerken bir gazeteci olarak gördüğü yanlışın üzerine gitmiyor, o yanlışı es geçerek “paslaşmaya” devam ediyor.

Medyadan diğer bir örnek Hülya Avşar… TMSF ve başkanı Ahmet Ertürk’le olan sorunlarl uğraşan Avşar, Saylan’ın evinin aranmasını “yönetimin (hükümetin) cami duvarıyla karşılaşması” olarak niteliyor. Sert ve biraz da etik dışı bir söylem bu. Onunla benzer bir yaklaşım ortaya koyan ünlü piyanistimiz Fazıl Say, Facebook’tan bozuk bir Türkçe'yle Sezen Aksu’ya “lazımsın sen kadın” mesajı yolluyor. Demokratlığıyla tanınan Sezen Aksu ise biraz militer bir tercih ederek “askerinizim” diye bu çağrıya yanıt veriyor.

İyibilgi’nin topladığı birkaç örnek bu… Bu örnekler çoğaltılabilir… Ancak konunun böylesine ele alınması sadece Doğan grubu gazete ve televizyonlarında meydana geliyor. Sebebi Tijen hanımın gözaltına alınması ve ardından serbest bırakılmasıyla Doğan Grubu’nun doğrudan davanın tarafı haline gelmiş olması. Bunu doğru ya da yanlış olarak değerlendirmiyoruz. Sadece bir saptama yapıyoruz. Gazeteciler de bir insan oldukları için yakınlarındaki bir kişinin acı çekmesine tepki gösteriyorlar, bu anlaşılır bir şey. Ancak gazeteciler mesleki ahlak anlayışlarından da vazgeçmemeli. Çünkü açıkça taraf olduğunuzda tarafsızlığınızı yitiriyorsunuz.

Elbette Ergenekon operasyonu müthiş bir başarıyla götürülmüyor. Hatta operasyonun bu noktaya gelmesi Yenişafak gazetesinden bazı köşe yazarlarını bile kızdırmışa benziyor. Taha Kıvanç’ın yazısı bir örnek olarak gösterilebilir. Ya da Milliyet yazarı Hasan Cemal… Ergenekon operasyonunu başından beri destekleyen Cemal de biraz daha dikkatli olunması gerektiği konusunda Kıvanç’la hemfikir.

Ancak iyibilgi Ergenekon operasyonunu yürüten savcılara da haksızlık yapıldığını düşünüyor. Nihayetinde bu dava gerçekten de yüz yılın davası ve belgelerin, iddianamelerin de ortaya koyduğu gibi Türkiye bundan birkaç yıl öncesinde gerçekten darbe atlattı. Türkiye’nin demokrasi hayatı gerçek bir tehlikeyle yüzleşti. Burada soyut bir şeyden bahsetmiyoruz. Buraya dikkat: İddialar doğruysa, ki önemli kanıtlar bulunuyor mahkemelerin elinde, Türkiye Ergenekon operasyonu yüzünden önemli cinayetlere sahne oldu. Hrant Dink öldürüldü, Malatya’da katliam yaşandı, Danıştay basıldı, Türkiye’nin önde gelen hukukçularına kurşun yağdırıldı.

Şimdi bunların hepsini bir kenara bırakarak hiçbir şey olmamış gibi, emniyet Türkan Saylan’ın evini hiçbir şey yokken aramış gibi davranamayız. Bu Türkan Saylan’ın suçlu olduğu anlamına gelmiyor. Ancak ortada yürütülen bir soruşturma var ve Saylan’ın evi bu soruşturma çerçevesinde sadece aranıyor. Yani “demokratından” “solcusuna”, “liberalinden” “Kemalistine” “dindarından”, “laikine” akılımızı biraz başımıza toplamamız gerekiyor.

Kendimizi kaybedip, eğrisiyle doğrusuyla davayı doğru değerlendirmek yerine “sulandırma” gayretlerine yeni düşersek bu Ergenekon’un ilk zaferi olacaktır. En büyük dikkat ise buraya: Ergenekon galip gelip de Türkiye’de darbe olsaydı emin olun ne darbe ne şeriat diyen Saylan da tüm ağır hastalığına rağmen hapse girecekti. Ergenekon yokmuş gibi davrananlara önemle duyurulur: Ergenekon’un şakası yok… Tıpkı vicdanı gibi…

www.iyibilgi.com analiz



Bu haber 7,013 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,842 µs