Başbakan'a bir iş adamının mektubu...

16 Nisan 2009 18:00 tsi
'Bu şartlar altında Türkiye de istihdam artar mı?'

Süleyman Yaşar / Taraf

Makro ekonomiyi yönetenler ne olduysa birdenbire karamsarlığa kapılıp 2009 yılını daha dördüncü ay bitmeden ‘kayıp yıl’ ilan ettiler. Beklentilerini olumlu tutmaları gerekiyordu.

Tabii Ankara’nın kapıldığı bu olumsuzluk hemen mikro ekonomiye de yansıdı. İşadamları, mikro ekonomide de işlerin iyi gitmediğini seslendirmeye başladılar. Dün TÜİK işsizlik oranının Ocak 2009 döneminde yüzde 15,5’e çıktığını duyurdu. İşsizlik oranının artışında mikro ekonomiden kaynaklanan olumsuzluklar da önemli rol oynuyor.

İşadamı Naci Çelik, Başbakan Tayip Erdoğan’ı mikro ekonomide yaşanan olaylardan haberdar etmek için yazdığı mektubun bir kopyasını da bana gönderdi. Başbakan’ın eline geçmeyeceğini düşündüğü için bu mektubu bu köşede yayınlamamı rica etti.

AK Parti’yi destekleyen bir işadamının, AK Parti’nin uygulamalarına olan isyanını dile getiren mektubunu kısaltarak yayınlıyorum.

“58 yaşında bir işadamıyım. Ak Parti’yi destekliyorum. Ama iyi bir Taraf okuruyum. Taraf gazetesi, benim medar-ı iftiharım.

Türkiye ekonomisinin, 2001 yılında yaşadığı krizi örtülü bir şekilde yaşamaya devam ettiğine inananlardanım. Benim bu tespitimi, bana göre, Sayın Başbakan da teyit etmektedir.

Şöyle ki: Sayın Başbakan, Ankara’daki bir toplantıda, belediye başkan adaylarını halka tanıtırken ve daha birçok yerde ‘Bizden önceki yönetimlerin 10’a yaptırdıkları işleri, biz 2’ye, hatta 1’e yaptırıyoruz’ demişti ve demektedir.

Sayın Başbakan doğru söylüyor. Ancak Sayın Başbakan, bunu ne pahasına başardığının, zannediyorum farkında değil. Bu firmalar, 2001 yılından beri sürekli zarar ettikleri için sürekli bankalara yüklenmiş ve öz kaynaklarını bankalara kaptırmak zorunda kalmışlardır. Türk bankacılığının ayakta kalmasının temel sebebi de bana göre budur.

Ak Parti’ye mensup, vizyonsuz bilhassa belediye başkan ve bürokratları, firmalara büyük tenzilatlarla iş yaptırmayı maharet zannediyor. Firmaların yaptıkları işlerin hak edişlerini zamanında ödemiyorlar.

Eskiden mahalli idareler, kamu kurumları hep zarar eder, işçilerinin maaşlarını bile ödeyemezlerdi. Şimdi ise kamuya iş yapan, hizmet satan firmalar zarar ediyor, öz kaynaklarını tüketerek ayakta kalmaya çalışıyor.

Türkiye’de sadece bankalar, bazı büyük tekeller, noterler, TOBB, sanayi ve ticaret odaları, ihracatçı birlikleri ve avukatlık ofisleri para kazanıyor.

Ben aynı zamanda üretiminin yarısını ihracat yapan bir KOBİ’yim. İşletmemi, sözde bir KOBİ bankası olan Halkbank’a rehin vermek için banka benden 2500 lira ekspertiz ücreti istedi. Yalvar yakar 2000 liraya anlaştık. 650 lira notere, 750 lira da Ticaret Odası’na tescil ücreti ödeyerek işletmemi rehin verdim. TOBB on binlerce üreticiden her yıl 160 lira barkod ücreti alıyor. Ticaret ve sanayi odaları, ihracatçı birlikleri, patent veya marka tescil kurumları üye veya müşterilerinden aidat veya ücret değil, adeta haraç topluyor.

Eximbank ve benzeri devlet bankaları, trilyonlarca cirosu olan tuzu kuru firmalara kredi veriyor. Yani bu bankalardan, gerçek ihtiyaç sahibi firma veya KOBİ’ler asla yararlanamıyor.

Devlet memurları, devletin art niyetli kişilere karşı çıkarttığı yasa ve yönetmeliklerden hareketle, devletin üç kuruşluk alacağını tahsil etmek için, işini ayakta tutabilmek uğruna canhıraş mücadele veren iyi niyetli firmalara, üçkâğıtçı muamelesi yaparak, elektriğini, suyunu kesmekte, alacaklarına ve menkullerine hacizler yağdırmaktadır.

Bankalar, bilhassa Halkbank, kullandığı kredileri geri ödemekte sıkıntı çeken KOBİ veya firmaların üzerine, dört bir koldan saldırarak, çalışma masalarına, bilgisayarlarına varıncaya kadar, hacizler koyuyor ve KOBİ’leri kımıldayamaz hale getirip, sonra da borcunu öde diyor. Allah aşkına sorarım size, bu şartlar altında Türkiye de istihdam artar mı?

Millet son seçimlerde tekrar karanlık güçlerin kucağına düşmemek ve bilhassa siyasi istikrar uğruna son kez Ak Parti’ye avans vermiştir. İyi de etmiştir. Eğer hükümet aklını başına toplamaz, esnaf, KOBİ veya firmalara yolunacak kaz muamelesi yapmaya devam ederse, millet, gelecek seçimlerde Ergenekon tutuklusu Tuncay Özkan’ın partisini bile Ak Parti’ye tercih etmekte bir sakınca görmeyecektir.”
Naci Çelik

Bu haber 989 defa okundu.