Baba...

15 Nisan 2009 15:38 tsi
Haberal'ı liderliğe kim hazırlıyor? iyibilgi özel

Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Mehmet Haberal’ın Ergenekon davası sürecinde gözaltına alınması, uzun zamandır ‘aktif’ politikada görünmeyen, ama hep anılan bir ismin yeniden gündeme gelmesine neden oldu.

O isim elbette Süleyman Demirel. Demirel’in Ergenekon sürecine bakışı genellikle “kulis” bilgileri veya 2’inci, 3’üncü kişiler üzerinden oluyordu.

Ancak bu sefer, yani Mehmet Haberal’ın gözaltına alınma seferiyle, aleni biçimde hem “görsel” hem de “işitsel” biçimde ortaya çıktı.

Görsel olarak: Çünkü, Süleyman Demirel’in daha önce herhangi bir şekilde gözaltına giden bir kişiyi “uğurladığı”, hem de havaalanına giderek karşıladığı ve “geçmiş olsun” dediği pek duyulmamıştı.

Belki de hep kendisi uğurlandığından kısmet olmamıştı ama devamında, “işitsel olarak”: “Siyasi gücüm olsa farklı davranırdım” demesi, bir yandan Ergenekon sürecini nasıl değerlendirdiğini bir yandan da Mehmet Haberal’ı nasıl gördüğünün işaretini verdi.

Yani ziyaretçi kadar bu sefer Haberal da önemliydi. Peki Haberal’ı bu kadar önemli yapan ne? Haberal her açıdan parlak bir profil. Bir kere önemli bir hekim. Profesör.

Bir üniversite rektörü. Geniş bir çevresi mevcut. Sadece ulusal değil uluslararası çapta da tanınan birisi. AKP muhalifi ve ulusalcı bir kimliği olduğu da söylenebilir.

Başkent Üniversitesi ve Kanal B özelinde de kamuoyu tarafından bilinen bir siyasi çizgiye ve etkiye sahip.

Biyografisi sayısız ödül ve başarı ile dolu. Öte yandan yukarıda belirttiğimiz gibi geniş uluslararası tanınmışlığa ve yine uluslararası kurumlar tarafından da tanınıyor.

Özetle, Mehmet Haberal sade bakışla bile bir tür lider çatısına sahip. Esasen bu manada adı bir çok kez kimi siyasi makamlar için de geçmişti. Hem de oldukça yüksek makamlar için.

Yani siyasi iddiası da olduğu söylenebilir. Gözaltı sırasındaki konuşmalarına bakılınca da bunun izleri görülüyor. Örneğin kendisinden bahsetmiyor. “Ben iyiyim, hastalarım ne olacak” diyor.

Ya da, “Atatürk Cumhuriyeti’ne yakışmıyor”, gizli özne “ben önemli değilim” manasına konuşabiliyor.

Bu noktada, Demirel-Haberal ilişkisinin boyutu nasıl değerlendirilmeli? Burada “mağdur” profili çok önemli. Türkiye’de siyaset mağdur kimliği çoğu zaman ödüllendirilmiş bulunuyor.

Bunun en iyi örneği kuşkusuz Zincirbozan! Yani Demirel’in gözaltında gittiği Zincirbozan’dan, sonrasında Başbakan, Cumhurbaşkanı olarak dönmesi var. Bu bağlamda, Demirel’in Haberal’a “geçmiş olsun” denli, “hayırlı olsun” temennisi ihtimali de mevcut olsa gerek.

Görünen o ki Mehmet Haberal “liderliğe soyunan” veya “hazırlanan” bir sima. Soyunan kısmı kendisine ait.

Ama “hazırlanma” kısmı belli ki Demirel’in tecrübelerinden yararlanıyor. Demirel ekolü, Mehmet Haberal’ı bir liderliğe hazırlıyormuş gibi. Yoksa, Süleyman Demirel’in bizzat yollara düşerek ve “siyasi gücüm olsaydı” aba altından sopa gösterişiyle elle tutular hale gelen kızgınlığı ortaya çıkmazdı.

www.iyibilgi.com

Bu haber 2,892 defa okundu.