Hürriyet'e bir şeyler oluyor!

0 0 0000 00:00 tsi
Hürriyet gazetesi yayınladığı bir araştırmada ilginç tespitlerde bulundu. Gazetenin yaptığı araştırmada irtica tehdit olarak gözükmesken, gazetenin genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, Emin Çölaşan'a karşı bir AKP'liyi savundu!

Hürriyet gazetesi bugün ilginç bir araştırma yayınladı. Araştırma sonuçlarına göre çoğunluk AB’ye üyeliğimiz halinde ülke standartlarının yükseleceğine inanıyor.

Sonuçlar şöyle: 

Yüzde 55.3, AB uyum süreci sayesinde demokrasi ve insan hakları standartlarının yükseleceğine inanıyor. Yüzde 53.7, ekonomik ve sosyal koşullarda da iyileşme sağlanacağını düşünüyor. Yine bu sürecin kültürel çeşitliliğin sağlanmasına etkisi olacağına inanların oranı yüzde 51.8. Ayrıca yüzde 51.4, AB yüzünden milli kimliğin kaybolmayacağı, yüzde 52.7, ulusal egemenliğin kaybedilmeyeceği kanısında.

Burada bir gariplik yok. Türk toplumunun AB’ye olumlu yaklaşımında oran olarak bir düşme var o kadar. Ancak araştırmanın şu kısmı bir hayli ilginç sonuçlar içeriyor:

Katılımcılara, cumhuriyet rejimi için tehlikeli buldukları ilk üç unsur sorulduğunda, gelen yanıtlarda, ilk sırayı "bölücülük" aldı. Halk, PKK teröründen sonra ise önceliğini ekonomiye verdi. Bu sonuçta, çocuklarının iş sahibi olmasını isteyen annelerin etkisi çok büyük. Çıkan tartışmaların yarattığı etkiye göre, 4. sırada çıkan irtica ise çok arkalarda. Yine de AKP-CHP ayrışması bu soruda çok açık görülüyor. CHP seçmeninin yüzde 21.1’i en çok irticayı tehlike sayarken, AKP seçmeninde bu oran sadece yüzde 2.5. Sonuç, liderlerin parti tabanları üzerinde ne kadar etkili olduğunu göstermesi bakımından da önemli.

Dokunulmazlığa, en çok MHP’liler karşı

Milletvekili dokunulmazlıklarının sınırlandırılmasını isteyenlerin oranı toplamda yüzde 74.7’e denk geliyor. Bu konuda en istekli olanlar, yüzde 87.4 ile MHP’liler. En isteksizler ise yüzde 71.1 ile iktidar partisi AKP’nin seçmeni.

Baykal, Ecevit’in puanlarını aldı

En beğenilen lider uzak ara Tayyip Erdoğan çıkarken, son 4 ay içinde popülaritesini en çok artıran lider ise CHP’li Deniz Baykal oldu. Bunda, 4 ay önce her şeye rağmen Baykal’dan daha beğenilir çıkan Bülent Ecevit’in ölümünün de etkisi var. Ecevit’in puanlarını Baykal almış gözüküyor. Bu sürede, az da olsa beğenilme oranını artıran AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan, köylü seçmenin en beğendiği siyasetçi/devlet adamı. Kadınlar, erkeklere göre daha yüksek oranda Erdoğan diyor. Bu arada milliyetçilerin de ilk tercihi halen Erdoğan, MHP Lideri Devlet Bahçeli, Erdoğan’ın arkasında kalıyor.

Alevilere bakış farklı

Toplumun geneli Alevilere verilen hakları yeterli/fazla buluyor (toplam 49.9). Bu oran muhafazakárlar arasında yüzde 76.8’e kadar çıkıyor. Buna karşın, sosyal demokratlar arasında yüzde 43.3’lük bir kesim, Alevilerin haklarını yetersiz buluyor. Bu oran AKP’liler arasında yüzde 13’e kadar düşüyor. Ancak araştırmaya katılanların yüzde 43.9’u, Alevileri azınlıklardan farklı bir yere koyarak, haklarının artırılmasının Türkiye Cumhuriyeti’ni tehlikeye düşüren bir etkisi olmayacağına inanıyor.

Özkök sahip çıktı!

Bu arada gazetenin Genel Yayın yönetmeni Entuğrul Özkök, yazarı Emin Çölaşan’a karşı AKP’li Ömer Çelik’i savundu. İşte o yazıdan bir bölüm:

DÜN Emin Çölaşan’ın AKP Adana Milletvekili Ömer Çelik’le ilgili bir yazısı vardı. Bu yazı ile ilgili bazı gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Ama önce bütün okuyucularıma bir gerçeği açıklamalıyım. Yazıyı değerlendirirken, bu noktayı dikkate alma hakları vardır. Ömer Çelik benim iyi dostumdur. Hayata bakışımızda, zevklerimizde ve en önemlisi de, entelektüel ilgilerimizde büyük bir akrabalık vardır. Zaman zaman buluşur, çok zevkli sohbetler yaparız. Okuduğumuz, seyrettiğimiz güzel şeyleri mutlaka birbirimize aktarırız. Bu yazıyı, Ömer Çelik’i savunmak için falan yazmadım. Sadece, hepimizin başından geçebilecek bazı "psikolojik durumlarla" ilgili gözlemlerimi aktarmak istiyorum.

Olay 2003 yılında meydana gelmiş. AKP Milletvekili Ömer Çelik, THY ile bir yere giderken, bagajında ağırlık fazlası çıkmış. Görevli memur bunun için para ödemesi gerektiğini söylemiş. Aralarında münakaşa çıkmış, memur hakkında soruşturma açılmış. THY yönetimine göre, memurun geçmişte de yolculara sinirli davranışları olduğu iddiasıyla, işine son verilmiş. Ben, THY ile sık seyahat eden bir yolcuyum. Bu tür yolcu-görevli tartışmalarına çok rastlarım. Ne var ki, işin bir tarafında milletvekili veya şöhretli bir insan olunca, ister istemez boyutu büyüyor. Nitekim bundan bir süre önce, ben de uçağın geç kalkması nedeniyle bir yazı yazmıştım. Son gelen yolcu bir bakanın eşi olunca, işin boyutu büyümüştü. Çölaşan’ın yazısında asıl ilgimi çeken başka bir ayrıntı vardı.

Ömer Çelik o sırada milletvekili. Üstelik AKP’de Erdoğan’a en yakın çevrede bulunuyor. Yani forssa fors. Ama Ömer Çelik, VIP salonundan değil, normal yolcu salonundan geçmiş. Böyle bir durumda güç kullanmak, forsunu devreye sokmak isteyen bir insan, sizce normal yolcu salonunu mu, yoksa VIP salonunu mu tercih eder? "Sen benim kim olduğumu biliyor musun" diyecek adam VIP’i tercih eder. Ömer Çelik modern bir insandır. İyi bir entelektüeldir. O nedenle diyorum ki, o gün orada yaşanan olayın mutlaka "iki tarafı" vardır. Bunu ne sadece görevlinin, ne de Çelik’in tek taraflı görüşü ile anlamak ve adil bir değerlendirme yapmak mümkün olabilir diye düşünüyorum.

iyibilgi.com

Bu haber 384 defa okundu.