En Sıcak Konular

Başbuğ-Alperen liderliği bitti mi?

14 Nisan 2009 09:20 tsi
Başbuğ-Alperen liderliği bitti mi? 5 zor parça: Yazıcıoğlu'nu ne öldürdü?

iyibilgi Ankara

Muhsin Yazıcıoğlu’nun dramatik kaybı büyük şüphe ile karşılandı. Bu normal. Türk siyasi tarihi tekrarlanan politik cinayetlerle dolu.

Hele “öldürüldüğünden şüphelenilen” kişi, bir de Muhsin Yazıcıoğlu gibi hayatını suikastleri atlatmaya adamış bir kişilikse.

Bir “hava kazası”nın meydana gelmiş olması (Eşref Bitlis), enkaza bir türlü ulaşılamaması (Aktütün), artık insanların elektromanyetik bir sinyala çarpmadan yürüyemediği çağımızda, heliktopterin acil sinyaline ve cep telefonlarına ulaşılamaması (Dağlıca), tüm bu kötü anılarla birlikte “var bu işin içinde bir iş” kanaatini güçlendirdi.

Aslında Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) konunun üzerine bu kadar giderek, (“yüzünü görmeden asla öldü demeyiz”), kazanın oluşuyla ilgili şüpheleri gidermeye (kaza-kırım ekibinin yurt dışından getirilmesi), daha doğrusu içini rahatlatmaya çalışmasının haklı anlamı da bu.

Muhsin Yazıcıoğlu hayatını namlunun ucunda yaşamış bir kişilik olarak (sadece son yıl içinde 4 garip trafik kazası) bütün bu ikircikli yaklaşımları hak ediyor.

Yazıcıoğlu’nun nasıl öldüğü üzerinde düşünmemek mümkün değil. Kamuoyunun “tetiği çekeni” bulmaya çalışması doğal. Ancak kaza, kader veya suikast, her zaman “failin” bulunması mümkün olmuyor.

Böylesi durumlarda başvurulan yöntem ise daha basit!

“Kimin işine yarar?”

Bu sorunun yanıtı, elbette ortada bir sui-kasıt varsa, fail veya faillerin profilini verebilir. Bu yöntemin tek kusuru genellikle birden çok, hatta hayli çok ihtimali masaya getirmesi.

Kazanın üzerinden 48 saatten fazla süre geçmesine rağmen helikoptere ulaşılamamasına “basit” çözümler üretenler oldu.

Bunlardan biri de Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil’in 28 Mart tarihli yazısında bulunuyor; “Abonesi olduğum GSM şirketinin bir hizmeti var. ‘Neredeyim’ yazıp, 7777'ye mesaj atıyorsun, bi kaç dakika sonra şak diye cevap geliyor. Şehir içinde 300-500 metre, şehir dışında en fazla 1-1.5 kilometre sapma gösteriyor. O kadar hassas. Ver bu koordinatları havacılık veya harita bilgisi olan birine, gözü kapalı eliyle koymuş gibi bulur beni”.

O kadar basit ki, ilk okuyan “o kadar da değil” deyiveriyor. Ama daha karmaşık olanların çözümü daha karmaşık!

Bir gün öncenin, yani 27 Mart tarihi taşıyan bir haber bu açıdan iyi bir örnek; “NASA'nın iddiası: helikopteri buldum”.

Biraz okuyalım; “Helikopterin enkazı NASA'daki bir tanıdık mühendis tarafından özel çaba ile Maraş Ilıca Beldesi Hacı Budak Köyü yakınlarında tespit edildi. Ameraka'da yaşayan bir Türk'ün NASA'da çalışan arkadaşına rica etmesiyle uydu vasıtasıyla enkazın yeri tespit edilebildi.”

İnanır mısınız? İnanılır mı bilinmez. Bilgi kirliliği de sayabilirsiniz, ABD Başkanı Obama’nın ziyareti nedeniyle Türkiye üzerinde olduğu varsayılan casus uydulardan faydalanma pratik zekası da.

Ama sorun şurada; hangi uydular? Casus uydular mı NASA uyduları mı? Çünkü ikisi farklı.

Bunlar yine de detay. Asıl önemli olan BBP Genel Başkan Yardımcısı Üzeyir Tunç’un tam bu esnada yaptığı açıklama...

“Helikopterin enkazına kriz masasının kurulmasına rağmen yaşanan bürokratik hantallık yüzünden ulaşamadık. Kriz masası kurduysanız başına da başbakanlık müsteşarını getirdiyseniz bunun anlamı bürokratik işlemlerin azaltılmasıdır. Ancak ne yazıkki bürokratik engelleri aşmakta büyük güçlük çekiyoruz. Başbakanlıktaki kriz masası ile bir türlü hızlı bilgi alışverişi yapamıyoruz."

Neden?.. Nedeni yok. Öyle. Ortada EĞER bir suikast varsa, şu tezi kabul etmek gerekiyor. Enkaza ulaşılması da istenmemiş olmalı!

1) Yazıcıoğlu’nun sağ olması ihtimaline karşı, işin gerisini soğuğa ve karanlığa bırakmak. 2) 29 Mart seçimleri öncesi “ölüp ölmediği” hakkında kamuoyunun bilgi sahibi olmasını engellemek.

Birincisi açık. İkincisi ise: eğer seçimler öncesi Yazıcıoğlu’nun vefat haberi tüm ülkeye ulaşırsa, sandık sonuçlarının bu üzüntüden etkilenebileceğini varsaymak.

Bu hedefe tam varılamadı. Haber duyuldu ama idrak etkisi yine de sınırlı kaldı. Yazıcıoğlu’nun öldürüldüğüne ilişkin bir bilgi ortaya çıksaydı, seçim sonuçları kimin yarar kime zarar getirecek şekilde tezahür ederdi?

Fethullah Gülen nereye işaret ediyor?

Kuşkusuz en dikkat çekici gelişme, Fethullah Gülen’in kaza hakkındaki yorumuydu. Gülen’in açıklaması, aynı prensip üzerinde yürüyor görünüyor; “kimin işine yarar?”

"Başına 4-5 defa sürpriz trafik kazası gelmiş ve onları atlatmaya çalışmış. Bu defa farklı bir şekilde gitmiş. Bir yönüyle şüphelenmek, her şeyi kurcalamak lazım. Bu helikopter nasıldır? Neden ille de bununla götürülmek istendi? Komplo teorilerine girilmeden, şüpheler de göz ardı edilmeden konular araştırılmalı."

31 Mart tarihli bu beyandan sadece bir gün sonra hakikaten ilginç bir haber Türkiye’ye yayılıyor... “Muhsin Yazıcoğlu, Ergenekon Davası’na bilgi-belge veriyormuş, hatta gizli tanıkmış!”

Haberi kamuya ulaştıran Kanal D. Özel haber! Ancak haber daha çok spekülasyon gibi veriliyor. Doğal olarak rating yapıyor ve ertesi güne de sarkıyor.

2 Nisan tarihli BBP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Şanverdi’nin açıklamalarını dinleyelim; “Merhum Genel Başkanımızın Ergenekon davası savcılarına bilgi ve belge verdiği meyanında çıkan yayınlar gerçeği yansıtmamaktadır. Yazıcıoğlu'nu bu tip olaylar içerisinde gösterme çabalarını reddediyor ve kınıyoruz. Yapılan yayınlarda haber kaynağı belirtilmediği gibi haberin doğuruluğu da teyit edilmemiş, sadece bir iddiadan hareket edilmiştir.”

BBP hangi partiyle yakınlaşıyordu?

Yazıcıoğlu’nun uğradığı kaza tazeyken yapılan spekülasyonları sınırlamak mümkün değil. O günlerde ortada dolaşan bir başka hallice iddia, seçimler ertesinde BBP’nin bir başka partiyle bir araya gelebileceği veya en azından iş birliği yapabileceği şeklindeydi.

Görünürde hiçbir dayanağı yoktu bu kulislerin ama söyleniyordu. Değil bu dedikodular, kazadan da önce, ama hemen önce, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, partisinin Sivas teşkilatı tarafından düzenlenen, ''Büyük Sivas İdeali'' programına katıldı.

''Sayın Başbakan, 'Sayın Bahçeli, Sayın Baykal işsizliği nasıl çözecekseniz söyleyin, öbürlerine gerek bile duymuyorum' dedi. Yani bizi yok saydı. Bunun amacı, Türkiye'yi 3 partili sisteme getirmek. Sayın Başbakan eğer bizi yok saydıysa, buradan açıkça söylemek istiyorum; biz varız, dün vardık, bugün de varız, yarın da var olacağız''.

Kimin işine yarar?

Artık BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu yok. Türkiye’deki ülkücü hareketin efsane ismi Alpaslan Türkeş’in de olmadığı gibi.

Bir çok ülkücüye göre artık “Başbuğ ve Alperen lideri” bulmak imkansız. Bundan sonrası “Genel Başkan” dönemi.

“Ükücü hareketin hafızası” olarak tanınan Hakkı Öznur’a göre de öyle; “45 yıllık ülkücü hareketin siyasal tarihinde iki büyük lider çıkmıştır. Türkeş ve Yazıcıoğlu... Her iki liderin yerine geçen kişiler ancak genel başkan olur, lider olamaz”!

Bu iddiayı tersinden okumak, sormak da mümkün. Başbuğ ve Alperen yerine Genel Başkanla yönetilen ülkücü hareket ne anlama geliyor? Acaba buradan “içi boşaltılmış” bir ülkücülük mü çıkar?

Çok su kaldıracak, itiraz edeni de savunucusu da bol olacak bir konu. Sonuç ne olursa olsun, tarihi yarım yüzyıla yaklaşan bir “gelenek” sonlanmış gibi duruyor.

İşte asıl soru veya yanıt bu olmalı... Bu kimin işine yarar?

"Azerbaycan'ı bu kadar mı küstürdük: Azeri-Yunan yakınlaşması?"

www.iyibilgi.com



Bu haber 5,035 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,570 µs