'yiğit' ve 'kahraman' d | " /> 'yiğit' ve 'kahraman' d | "/>

En Sıcak Konular

Kime, niçin 'yiğit' ve 'kahraman' d

13 Nisan 2009 22:45 tsi
Kime, niçin 'yiğit' ve 'kahraman' d Soru çok açık ve net: Nedir yiğitlikten, kahramanlıktan kastınız?

Cafer Solgun / Taraf

Abdullah Çatlı ve Yazıcıoğlu, 12 Eylül öncesinde yakın mesai içerisinde olmuşlardır. Yazıcıoğlu, kirli ve kanlı işler aleminde “reis” olarak nam salan Abdullah Çatlı’nın “reisi”dir. “Derin devlet” icraatlarında rol üstlenmesi istendiğinde icazet istediği kişi, Yazıcıoğlu’dur.

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu geçtiğimiz günlerde beraberinde bulunan 5 kişiyle birlikte, içinde bulunduğu helikopterin Kahramanmaraş’ta bir dağa çarpması sonucu hayatını kaybetti. Helikopter enkazına günlerce ulaşılamadı. Olayın bir “suikast” olabileceği iddiaları ortaya atıldı. Ortaya atılan iddialardan biri de Yazıcıoğlu’nun Ergenekon soruşturmasının “gizli” tanıklarından biri olduğuydu. Bu iddia, BBP yöneticileri tarafından “şiddetle” reddedildi. Olay bir kaza mı yoksa suikast mi, bunu yürütülen soruşturma ve yargı açıklığa kavuşturacak. TBMM de bir araştırma komisyonu kurarak olaya el koydu zaten.

Yazıcıoğlu’nun cenazesi, uzun zamandır tanık olmadığımız türden bütün devlet erkanının tam kadro katıldığı bir törenle toprağa verildi. Cenaze, Bakanlar Kurulu kararıyla “Taceddin Dergahı”na defnedildi. “Onun için anıt mezar yapalım” diyenler de var.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun genç denilebilecek bir yaşta yaşamını yitirmesi, olayın meydana gelme şekli itibarıyla elbette dikkat çekiciydi; ama devamında Yazıcıoğlu’nun arkasından düzülen methiyeler, meseleyi daha da dikkat çekici bir boyuta taşıdı. Yazıcıoğlu için yapılan açıklamalarda hızlarını alamayıp hepimizi “millet olarak” onun yolunda bir ve beraber olmaya çağıranlar da oldu.

Çoğu Alevi olan çok sayıda arkadaşımdan bu konu üzerine neden yazmadığım yönünde eleştiriler aldım. Biraz beklemeyi doğru ve gerekli gördüğüm içindi.

Bu toprakların güzel geleneklerinden biridir ölünün ardından kötü konuşmamak. Ama söz konusu olan siyasi bir şahsiyet olunca ve beraberinde kanlı gölgeler taşıyorsa, hiç değilse, ölenin ardından yapılan konuşmalarda rencide edici, yaralayıcı övgülerde bulunmaktan biraz olsun imtina etmek gerekirdi.

Oya Baydar başta olmak üzere başka yazarlar da Yazıcıoğlu’nun kanlı evveliyatını hatırlatan yazılar yazdılar. Ama Yazıcıoğlu’nu “yiğit ve kahraman” olarak lanse edenlere söylemek ve sormak gereken bazı gerçekler hala var.

Yiğitlik ve duygusallık dedikleri…

“Yiğit” olmanın erdem ve özellikleri arasında “düşüncelerini çekinmeden söylemek, savunmak” vardır. “Yiğitlik” de, “cesaret ve yüreklilikle” tarif edilir. “Kahraman” ise, “savaşta veya tehlikeli bir durumda yararlılık gösteren kimseye” deniyor.

Soru çok açık ve net: Nedir yiğitlikten, kahramanlıktan kastınız?

1996’da meydana gelen Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı için de dönemin devlet yetkililerinden “yiğit, kahraman” açıklamaları gelmiş, Tansu Çiller “vatan için kurşun atan da yiyen de…” şeklinde bir veciz de dillendirmişti.

Çatlı’nın adını da anmamın nedeni Muhsin Yazıcıoğlu ile özellikle 12 Eylül cuntası öncesinde yakın mesai içerisinde olmalarıdır. Yazıcıoğlu, kirli ve kanlı işler aleminde “reis” olarak nam salan Abdullah Çatlı’nın “reisi”dir. “Derin devlet” icraatlarında rol üstlenmesi istendiğinde icazet istediği kişi, Yazıcıoğlu’dur.

Bilenler için sıkıcı bir tekrar durumuna düşmek istemiyorum. Bu beraberliğin icraatları kanlıdır. Katliamlar yapmışlardır. Silahsız ve savunmasız öğrenciler kurşunlanmıştır, evleri basılıp boğularak öldürülmüşlerdir. Kahveler taranmıştır. Maraş’ta, Çorum’da, Malatya’da, Gazi’de kitlesel kıyım planları sahnelemişlerdir.

Bütün bu kanlı eylemleri “devletin ali menfaatleri” ve devletin güvenlik birimlerinin koruması altında gerçekleştirmişlerdir.

Yazıcıoğlu’nun yardımcısı Çatlı 12 Eylül yıllarında resmen ilişki kurduğu devletin “kirli” işlerini görmeye, 1996’da ölene kadar devam etti. Kürt işadamlarını kaçırıp işkence ederek öldürdü. Gündem gazetesinin bürolarını bombaladı. Elinde devletin silahı, cebinde kendisine dokunulmazlık zırhı sağlayan “görevli” belgeleri taşıyordu.

Sözcüğün hangi anlamında kullanılıyorsa kullanılsın; yiğitlik, kahramanlık bunun neresindedir?

Muhsin Yazıcıoğlu 12 Eylül döneminde işkence görmüştür. 7.5 yıl hapis kalmış, sonra da serbest bırakılmıştır. Kaldığı yerden siyasete devam etmiş, ülküdaşlarıyla yollarını BBP isimli partiyi kurarak ayırmıştır. Ülkücülüğünü, İslami tonlar monte ederek sürdürmüştür. Bu parti eliyle, önce Nizam-i Alem, sonra da Alperen adı verilen gençlik örgütlerinde Çatlı, Polat Alemdar özentisi başka kişiler yetiştirmişlerdir.

Yiğitlik, kahramanlık, acaba mahpus yatmış olmak mıdır? Bu satırların yazarı da dahil olmak üzere binlerce solcu genç de hapsedildi, vahşi işkencelere maruz kaldı. Ama onlara hala “olağan şüpheli” muamelesi yapılıyor. “Kahraman” ilan edilmek gibi bir talepleri de olmadığı halde.

Yazıcıoğlu’nun geçmişiyle ilgili adına “muhasebe” veya sol jargonla söyleyecek olursak “özeleştiri” denilebilecek bir yaklaşımı olmuş mudur? Bir kez daha araştırdım, ağzından çıkan en “özeleştirisel” sözcük, Çatlı için söylediği “asıl suçlu sistemdir” sözünden ibarettir.

Yazıcıoğlu içerisinden geldiği süreçlerle ilgili samimi bir muhasebe yapsa ve örneğin Ergenekon savcılarıyla bilgi ve deneyimlerini paylaşsaydı, Kürt sorununda barışçıl çözümü savunsa, Alevi yurttaşlarımız karşısında biraz olsun mahcubiyet hissetseydi, işte buna yiğitlik denirdi.

Kuruluşundan günümüze her adımında kuruluşunda, şekillenmesinde Muhsin Yazıcıoğlu’nun damgasını taşıyan BBP ve Alperen Ocakları, Devlet Bahçeli’nin yeniden yapılandırmaya, sokaktan uzak tutmaya çalıştığı MHP’nin dahi gerisinde bir nitelik taşımaktadır. Hrant Dink’in katillerinin, Zirve Yayınevi katliamının sorumlularının bu “ocakta” yetişmiş olmaları birer “tesadüf” olabilir mi? Son olarak da Rasim Ozan Kütahyalı Alevilerin hakkını, hukukunu savunan görüşlerinden dolayı bir televizyon binası basılarak saldırıya uğramıştır. Buna “tesadüf” demiyor kimse; olsa olsa “duygusal” bir tepkidir! Amiyane deyişle “gaza gelmiş” oluyor yani.

Nedense hep bu camianın militanları “duygusal” oluyor; vatan-millet işleri için adam öldürmeye, katliam yapmaya dahi hazır olacak kadar hem de!

Alevi öğretisinde “kin ve nefrete” yer yoktur. 1938 Dersim katliamında nefsi müdafaa yapan Dersimliler, yaralı Türk askerlerini tedavi ederek salıvermişlerdir. Hapislerde bizlere işkence eden askerlere yere düşen coplarını bize vurmaya devam edeceğini bile bile geri vermiş insanlarız. Bunları söylüyor, hatırlatıyoruz diye kimse bizi “kin gütmekle” itham etmesin. Kimsenin ölmesini, acı çekmesini değil, ama hiç değilse yaşanmış bunca acı ve kanlı deneyimden sonra herkesin durduğu yerden yüksek sesle vicdani bir muhasebe yapmasını umuyoruz, istiyoruz, bekliyoruz. Bu da “çok” olmasa gerek…

Çünkü yeni acı ve kanlı deneyimler yaşamamanın güvencesi, özür ve erdemli davranmaya cesaret etmektir.

Yiğitlik de, kahramanlık da budur…



Bu haber 973 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    31,157 µs