herkes evine! | " /> herkes evine! | "/>

En Sıcak Konular

İşkence yapılmış, o zaman herkes evine!

11 Nisan 2009 08:23 tsi
İşkence yapılmış, o zaman herkes evine! 'Ergenekon'un tosun kanadının yutturmaya kalkıştığı gibi, iddianame Tuncay Güney'in itiraflarına dayanmıyor'

M. Nedim Hazar / Zaman

Vay be işkence mi yapılmış?

Çocuk aklımıza bile acayip komik gelirdi ve gülerdik. Ama vaktiyle yapan da yapıyor, üstelik inanarak yapıyormuş. Şu helvadan put meselesi. Yapıp önce ilah diye tapınma, ardından acıkınca acımadan mideye indirme! Bizim Ergenekon ve Andıç Medyası da böyle bir özelliğe sahip.
Önce özenle hazırlayıp ibadet aşkıyla tapındığı şeyleri, acıktığı anda gözünün yaşına bakmadan mideye indiriveriyor.

Geçen Ergenekon'un sütlaç kâsesi kıvamındaki bir kalemi şu mealde şeyler yazmış: "N'aber, Tuncay Güney ifadeleri işkence ile alınmış!" Bu tosuncuğa göre Ergenekon iddianamesi bitmişti. Yapı paydostu, her şey tamamdı. Ağır abileri kendi aralarında konuşurken, 'Bizim topaç yine fena yazmamış ha!' filan deyip gıdısını okşarlar mı bilmiyorum ama en son mahallenin halaybaşı da yazdı. Efendim kendi adını iddianameye koyanları Allah'a havale ediyormuş.

Neden?..

Çünkü yavruağzı rengindeki yayınlarıyla "Fethullah Gülen sorusu terletti" şeklinde ipe sapa gelmez zırvaları tam sayfa veren mevkutenin abisi aramış ve şey demiş: "İfadelerin işkence altında alındığı ortaya çıktı, duydun mu?" Büyük gazeteciler ya, olayın üzerine gideceklermiş! Düne kadar başta Tuncay Güney bas bas 'işkence yaptılar' diye bağırdığı halde, bizzat işkenceciyi salt Fethullah Gülen alerjisi yüzünden günlerce çarşaf çarşaf yayınlayanlar, bugün 'Neler olmuş böyle Ali Sami?' havasına giriveriyorlar!

Aylar önce bizzat kendi ekranlarında, 32. Gün programında dinlemiştim bugün holding medyasının işkence ile ilgili yazdıklarını. Bakın neler diyordu Güney: "Benim cinsel organlarımı sıktılar. Arkadan da Ahmet Bey jopla taciz ediyordu. Ve küfür ederek. Ve 'biraz sonra zevk almaya başlarsın' diyerek de. Bunları ben gazetecilerle konuştuğumuzda da anlattım. En son ben dedim ki: 'Roma'yı da ben yaktım, ne getirirseniz imzalayacağım.' Geçen izlemiş olduğunuz, televizyonlara dağıtılan video kasetleri o zaman yoktu, o video kasetlerindeki konuşmayı kabul ediyorum, neden; bana sünger yatak getirdiler, akşam 8 ya da 9'du. Bana 'Tuvaletin var mı?' dediler, ben de 'var' dedim, gittim tuvalete. Oradan havanın karanlık olduğunu demirlerden gördüm. Saat akşam 8 ya da 9'du ve beni sünger yatağa yatırdılar, gözlerimi kapattılar, iki tane adam, onlar o şubeden değildi, başka yerden, poşetten cihaz çıkardılar ve benim cinsel organıma taktılar ve ben bunu hissettim ve o zaman ben ağlamaya başladım. Ve dedim ki: 'Roma'yı da ben yaktım, ne istiyorsanız konuşacağım ve ne istiyorsanız imzalayacağım.' İşte ondan sonra odaya geçtik ve video kasetleri ondan sonraki gün başladı. Video kasetinden önce bana dediler ki: 'Üstünü düzelteceksin.' Zaten gömleği falan verdiler. Dikkat edin, benim gömleğim kirli değildir video kasette, pantolonumun ütüsü gayet güzel duruyor, o kadar işkenceden sonra..."

Dediğim gibi, yeni bir şey değil ki, işkence yapıldığı. Burada başka ve önemli iki nokta daha var. Ergenekon'un tosun kanadının yutturmaya kalkıştığı gibi, iddianame Tuncay Güney'in itiraflarına dayanmıyor. İkinci iddianameye kadar bu itirafların esamesi okunmuyordu. Yani 'madem işkence yapıldı, harç bitti yapı paydos, herkes evine' durumu yok, boşuna gargaraya kalkışmasınlar, kimse aptal değil.

İkincisi, 'Adımızı işkenceyle eklettiler' diyerek sıyırmaya kalkışanlara kötü haber de var. Tuncay Güney hâlâ yaşıyor ve başta TRT'deki program olmak üzere neredeyse çıkmadığı medya kalmadı ve işkence altında olmadan başka şeyler de anlattı, hâlâ da anlatıyor. Onlara bakmaya ne dersiniz?

Bir silahlı terör davasını anlaşılmaz şekilde ileride ortaya çıkar, dur bakalım- sulandırmayı meslekî görev olarak görenlerin 'işkence' kıvırtmasına değil yargı, okey kahvesindeki vatandaş bile inanmıyor, inanmayacak. Dolayısıyla muvazzaf arkadaşların başka argüman aralamaları gerekiyor üzgünüm. İşkencecileri sağlam kaynak, her türlü dalavere yapan adlî tıpçıları özel röportaj sonrasında köşe yazarı olarak gösterenler, bu milletin karnının tok olduğunu bilmeliler.

Özgür ve bağımsız medyanın şu ölüm kuyuları ve paşa tedavileriyle ilgili en ufak bir şüphe duymamaları, tek satır yazmamaları tesadüf mü sanıyorsunuz siz?



Bu haber 826 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,354 µs