Değişelim değişmeyelim değişelim...

8 Nisan 2009 10:38 tsi
Kılıçdaroğlu Ankara’ya döndü. Alkışlandı. Baykal’a bir “değişim” raporu sundu. Dersine çalışmış diye heyecanlandık. Rapora baktık ama “değişim” diyebilecek bir şey bulamadık. CHP’nin ihtiyaç duyduğu “değişi

CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu seçimleri kaybetmesinin ardından Ankara’ya döndü.

Kılıçdaroğlu Deniz Baykal’la girdiği grup toplantısında alkışlarla karşılandı. Baykal da grupta yaptığı konuşmasında Kılıçdaroğlu’nu tekrar aralarında görmekten mutlu olduklarını söyledi.

Hem büyük iddiayla girdiği seçimi kaybedip hem de böyle karşılanmak herkese nasip olacak bir şey değil. Tabii ki meselenin CHP’nin İstanbul’daki oylarını artırmak olduğunu biliyoruz.

Ama bu “artışı” CHP kurmaylarının ne kadar doğru değerlendirdikleri konusunda ciddi kuşkularımız var.

Zira Türkiye genelinde aldığı oy oranında kayda değer bir artış elde edemeyen CHP, AKP’nin oy oranındaki düşüş üzerinden kendisini “başarılı” ilan etti, çıktı işin içinden.

Daha önce de söyledik, 29 Mart seçimlerini herkes kendi durduğu yerden değerlendirip “başarılıyız” değerlendirmesi yaptı. “Ders çıkaracağız” yönünde açıklama yapan tek parti AKP oldu.

Ankara’ya dönen Kemal Kılıçdaroğlu da biraz “ders çalışmış” gibi görünüyor. Deniz Baykal’a “değişim” öneren bir rapor verdi.

Raporun unsurlarına bakalım:

Kılıçdaroğlu raporunda, “Kadınlarımızın ve gençlerimizin partimize yönelik anlamlı bir ilgisi var. Bu ilgi kendisini seçim sonuçlarında gösterdi. Bu ilginin devamlılığı, bundan sonra atacağımız adımlara bağlı. Partimiz bir yandan gençleşmeli bir yandan da kadınların partimizde siyaset yapmalarının önündeki örgütsel engeller kaldırılmalı” dedi.

Raporda dikkat çeken diğer bir konu da CHP’nin Doğu ve Güneydoğu’da silinmiş olması. Kılıçdaroğlu da bu durumu tespit etmiş ve şöyle demiş: “İstanbul deneyimi göstermiştir ki CHP’nin, Kürt ve muhafazakar seçmenden oy alamama gibi bir sorunu yoktur. Ancak, CHP aynı performansı bölgede gösteremiyor. Bu nedenle, parti bölgeye yönelik ilgisini daha sıcak tutmalıdır. Milletvekillerimiz ve yöneticilerimiz, bölge illerine daha sık gitmeli, halkla doğrudan temas kurmalıdırlar.”

Kılıçdaroğlu’nun raporu “değişim şart” olarak yorumlandı. Ama bu değişim, örneğin “liderin” değişmesini kapsamıyor. Gerek Kılıçdaroğlu, gerekse de İstanbul kampanyasını beraber yürüttükleri Gürsel Tekin, kendilerine her sorulduğunda ısrarla “CHP’nin lider sorunu olmadığını” söylüyorlar.

Hemen belirtelim: Kılıçdaroğlu dersine iyi çalışmamış. “Kadınlarla, gençlerle daha fazla ilgilenelim. Oy alamadığımız yerlere daha çok gidip gelelim”. Kılıçdaroğlu’nun raporundaki “değişim” önerisi bu. Bunların ne anlamı var? Açık ki hiçbir anlamı yok…

CHP’nin, Obama ile birlikte yeniden rağbet görmeye başlayan “değişim” sloganını kendisine rehber edinmesi için, bu “değişim” ihtiyacını daha ciddi, köklü ve derin ele alması gerekiyor.

Türkiye’nin sorunlarıyla ilgili politikalarını Türkiye’nin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına göre tepeden tırnağa değiştirmesi gerekiyor.
Birkaç ipucu vermekte fayda var.

Örneğin CHP’nin süren Ergenekon davası ve soruşturmasıyla ilgili soruşturmanın bütün karanlıkları aydınlatacak şekilde derinleştirilmesini savunması, savcılara destek vermesi gerekiyor.

Seçimlerden sonra gündeme getirileceği ilan edilen yeni anayasa tartışmalarıyla ilgili olarak daha fazla demokrasi ve özgürlükleri savunan bir anayasadan yana tavır belirlemesi gerekiyor.

“Laiklik” adına ayrımcılık yapan politikalarını terk etmesi gerekiyor.

Bu listeyi daha da uzatmak mümkün. Ama birkaç ipucu vermiş olmakla yetinelim.

Kılıçdaroğlu “değişim” öneriyorsa, CHP’nin zihniyetine ve politikalarına yönelik “değişim” önermeliydi.

Demek ki “CHP değişecek mi?” sorusunun cevabını merak edenlerin bekleyişi devam edecek.

Bu arada, unutmuştuk: CHP “sosyal demokrat” olduğunu iddia eden bir parti idi, değil mi?

CHP’nin “sosyal” ve “demokrat” olmakla pek bir alakası kalmamıştı da…

www.iyibilgi.com

Bu haber 650 defa okundu.