Millet nankör diyemeyiz | " /> Millet nankör diyemeyiz | "/>

En Sıcak Konular

Nihat Ergün: Millet nankör diyemeyiz

6 Nisan 2009 13:49 tsi
Nihat Ergün: Millet nankör diyemeyiz
AK Parti Grup Başkanvekili Nihat Ergün, partisinin seçim sonuçlarından çıkardığı sonucu anlattı: Halk bize yola devam edin ama önce bir nefes alın dedi.

Fadime ÖZKAN'ın röportajı

Başbakan seçim sonuçlarıyla ilgili ‘dersimize çalışacağız’ dedikten sonra partinin yetkili organları toplandı. Nasıl bir ders yapıldı?

MYK ve MKYK’da bir değerlendirme ve planlama yaptık. Akademisyenlerden saha araştırmaları ve analizler isteyeceğiz. CHP’nin laikliği ideoloji haline getirmesi kutuplaşmaya yol açmış mıdır, DTP’nin propagandaları nasıl etkilemiştir değerlendireceğiz.

AK Parti ne yaptı ya da yapmadı, değil de diğerleri ne yaptı da o oyları aldı gibi bir sorgulama var sanki söylediklerinizde?

Kendimizi de sorguluyoruz tabi. Hem 900 binlik oyumuzu neden kaybettik, hem de geçerli oylardaki 5 milyon artıştan payımıza düşeni neden alamadık diye sorgulayacağız.

Raporlar gelmeden buna cevabınız ne?

Söylemlerde hata olabilir, adaylar iyi olmayabilir, teşkilatlar yeterince çalışmamış, bazı hükümet politikaları iyi algılanamamış, topluma taşınamamış olabilir...

KENDİNİ TOPARLA VE DEVAM ET

‘Bu halkın bize bir uyarısıdır’ noktasında herkes hemfikir mi?

Durmak yok yola devam, sloganımız gibi halk bize ‘yola devam edin ama bir nefes alın, hoşuma gitmeyen şeyler var, gözden geçirin, yola daha sağlıklı devam edin’ dedi. Böyle bir mesajı genel olarak aldık diyebilirim.

Oy kaybını ‘sonun başlangıcı’ olarak okuyanlar da oldu?

Öyle okunamaz zira halkın mesajında ‘Alternatif görmüyorum’ mesajı da var. 81 ilden hiçbirinde yüzde 20’nin altında değiliz. 30 ilde yüzde 30-40, 30 ilden fazlasında 40-50, 8 ilde ise 50-55 arasındayız. Bu ‘sizden fazla topluma nüfuz etmiş, Türkiye mozaiğini entegre eden, alternatif olabilecek başka parti yok’ demektir.

Yine de halkın teveccühündeki azalmanın partiye psikolojik etkisi ne oldu?

Psikolojik kırılmaya yol açmadı. Demek ki göremediklerimiz var halledelim, dedirtti.

BİZ DEĞİL DİĞERLERİ SIKIŞTI

Haritaya bakınca görünen şu: CHP kıyı şeridine yayılmış, DTP tüm güneydoğu illerini almış, AK Parti Anadolu’nun içine sıkışmış. AK Parti bu resmi nasıl okuyor?

Bizim dışımızda ülkenin her yerinde olan başka bir parti yok. CHP Batı Anadolu’ya, DTP doğu, güneydoğu Anadolu’ya sıkışmış, MHP bir orta Anadolu partisi. Sıkışmışlık hali bizim için değil onlar için geçerli.

Kimlik siyasetleri mi peki farklı siyasi partileri farklı bölgelerde tek parti kılan?

Türkiye’de dört ayrı kimlik siyaseti var. Orta Anadoluda MHP bir kimlik siyasetinin mümessili, Batıda CHP laikliği ideolojiye dönüştürerek kimlik siyaseti yapıyor. SP özelinde dini kimliğin öne çıktığı bir kimlik siyaseti yükselişte... Biz, kimlik siyasetlerinin bunca önemli olacağını belki düşünmemiş olabiliriz ama AK Parti çekilsin siyaset sahnesinden, Türkiye, bu siyasetlerin çatışma alanına dönüşür. AK Parti tüm kimlik siyasetlerini absorbe etmeye, Türkiye siyasetine entegre etmeye çalışıyor. Bu da hiç kolay bir şey değildir. Elbette yıpranıyor ve hırpalanıyoruz.

AK Parti farklı kimlik siyasetlerine karşı farklı argümanlar ileri sürerken bir başka kimliğin, ideolojinin seçmenini ürkütmüş, tepkisini almış olabilir mi?

Olabilir. Doğu ve Güneydoğu’da hem yol su elektrik sağlık gibi günlük hayatı kolaylaştıran hizmetler sunmaya, hem etnik kimlik sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Bunlar için kimlik siyaseti yapmaya, etnik bölünme yaşamaya gerek yok. Gelin bunu entegrasyon politikasıyla demokrasi içinde halledelim diyoruz ve demokratik adımlar atıyor, engelleri birer birer kaldırıyoruz.

Buna rağmen, bölgede halkın teveccühünü niye kazanamadı AK Parti?

Hizmet ve açılımların yerel aktörce topluma tam taşınamadığını sanıyorum. Bir de birikmiş sorunlardan dolayı toplumca tam hazmedilebilmesi için gereken zaman henüz geçmedi. Ayrıca DTP ‘TRT 6 gibi açılımlar seçim rüşvetidir, önümüzü kesmek içindir, bizim mücadelemiz olmasaydı yapılmazdı’ gibi şeyler söyledi. Üstelik o açılımların orta Anadolu’ya bir yansıması oldu. Orada da bir parti ‘Kürtlere taviz veriliyor, bölünme süreci hızlandırılıyor’ demiştir. Oysa biz kimliklerin vatandaşlık bünyesinde entegrasyon sürecini yürütmekteyiz. Atılan adımlar seçim için değildi, demokratik açımlılara edeceğiz.

AK Partinin oy kaybında agresifliğin, hizmet yapmak ile gönül yapmak arasındaki altın oranı kaçırmasının etkisi olabilir mi?

Hizmetler kadar takdimi de önemli. Bazı yörelerde yanlış üslubun hizmetlerin doğru algılanmasına engel olduğunu düşünüyorum şahsen ama ne olduğunu araştıracağız.

BAŞBAKAN ‘GÖNÜL YAPIN’ DEDİ

Başbakan Antalya’ya şaşırdı, ‘demek ki hizmete oy vermiyorlarmış’ dedi. Bu, halk iradesini sorgulama mıdır, değil midir?

Değildir. Başbakanın belediye başkanlarına ‘hizmet her şey değildir, hizmet yapmak kadar gönül yapmak da önemlidir’ dediğini defalarca duydum. Antalya’da hizmet yaptık ama demek gönül yapmakta bir sorun oldu.

Peki ya Şanlıurfa? İl vekillerinin ‘Fakıbaba yerine ceket koysak seçilir’ dediği söyleniyor. Öyleyse, bu, halka koyun sürüsü muamelesi yapmak anlamına gelmez mi?

Kimsenin ceket koysak kazanırız deme lüksü yok. Bunu kim dedi bilmiyorum. Belli ki birileri demiş. Ama partimizin genel yaklaşımı değildir. Fakıbaba’nın aday gösterilmesinin nedeni 5 yıldır Şanlıurfa’da halledilemeyen uyum sorunudur. Teşkilatla, vekillerle, yerel bürokrasiyle uyumsuzluk vardı. Oysa uyum, belediye başkanlarında aradığımız bir şey. Yoksa ceket koysak kazanırız anlayışına ne orada ne başka yerde asla prim vermeyiz.

Aramızdan lümpenler de çıkmış olabilir

AK Parti 2002’den beri devinen orta sınıftan ve mağdur kesimlerden oy aldı. İçine doğduğu siyasi ortam ve yaşamak zorunda kaldığı tecrübe onu ‘mağdur’ konumunda tuttu. Ama 7 yıllık iktidar ve yüzde 47’nin verdiği güven, partiyi mağrur kılmış, bu da seçmeni olumsuz etkilemiş olabilir mi?

İktidarın yozlaştırıcı etkileri olduğunu kabul etmemiz lazım. Bu kadar çok yetkiyle, kaynakla haşır neşir olan ama hazmetmekte zorlananlar, ortaya çıkan bazı lümpenler de var. Bunların bize oy veren kesimleri rahatsız ettiğini de kabul etmek lazım. SP’ye kaçmış olabilirler. Bozulma işareti gören, bize sempatisi azalmış bir seçmen kitlesi olabilir. Yetki ve kaynak kullanan insanlarda bir müdanasızlık, nasıl olsa herkesin kabul ettiği yerdeyiz, kimseye eyvallah etmeyelim, anlayışı var mı diye bakıyoruz. Mutlaka üzerinde duracağız.

‘Millet nankör, hizmetler boşa gitti’ diyemeyiz

Cemil Çiçek’in ‘Onlar Ermenistan sınırına dayandılar’ sözlerinin arkasındaki ‘biz ve onlar’ ayrımı ve ‘onlar’ı düşman gören yaklaşım bölge halkının oyunu yekpare olarak DTP’ye vermesinde etkisi nedir?

DTP’ye oy verenleri rencide eden sözler tavırlar doğru değildir. Bloklaşmayı kutuplaşmayı artıran etkiler meydana getirir. DTP’ye oy veren seçmenlerin Cemil Beyin söylediği saiklerle oy verdiğini düşünmüyorum. Cemil bey tecrübeli bir siyasetçidir, konuyu tavzih edecektir. (henüz etmedi) Ama Doğu ve güneydoğuda DTP ile birlikte AK Parti’nin olduğu da bir gerçek. Diğer partiler yok, biz varız.

22 Temmuz sonrasında halkın iradesini aşağılamak için sarf edilen bidon kafalılar, göbeğini kaşıyan adamlar, cahiller yaklaşımı ile ‘onlar Ermenistan sınırına dayandı’ güvensizliği arasında, halkın iradesine bakış açısından bir fark var mı sizce?

Demokrasi seçmende kusur arayan bir rejim değildir. Partiler, siyasi aktörler kendilerinde hata aramalıdır. Biz Iğdır’da seçimi kazanamamanın hatasını kendimizde arıyoruz. ‘Halk DTP’ye oy verdi, nankör millet kıymetimizi bilmedi, hizmet boşa gitti’ gibi bir değerlendirme asla yapamayız. Yaparsak bu, 22 Temmuzda bize oy verenler için yapılan değerlendirmelerin bir benzeri olur ki bunu kabul etmemiz mümkün değil. Yapan olursa da kabul edilemez.

22 Temmuz’da seçimler olağandışı şartlarda gerçekleşmişti. Siyaset dışı aktörler, faktörler devredeydi. 29 Mart’ta ise asker suskundu. Yüzde 47’den düşen oyda bunun bir etkisi olabilir mi?

Sanmam. O konjonktürel bir şeydi. Bu konjonktürde küresel krizin etkileri var, başka konular var. 22 Temmuzda AK Parti bir mağduriyet yaşıyordu da, halk buna oy verdi tezi de doğru değil. 22 Temmuz’da paradigma değişti. Eskiden demokrasi dışı unsurlar son sözü söyler, siyaset de ‘peki’ derdi. İlk defa AK Parti ‘Hayır! Bu dönem bitmiştir. Son söz siyasetin milletin’ demiştir. AK Parti de bir mağduriyetin değil, bir dik duruşun karşılığını oy olarak almış oldu.

CHP’ye ‘hadi iktidara’ diyen yok

Yılların muhalefet partisi lideri Baykal ilk kez iktidar olabileceğine, milletin görev verebileceğine, buna hazırlıkla olması gerektiğine dair bir açıklama yaptı! Mealen ‘AKP gidici, biz geliciyiz’ dedi?

Valla mahkeme kadıya mülk değil. Partiler bir dönem iktidarda kalır yıpranır yerine yenisi gelir. Bir gün AK Parti’nin yerine de yenisi gelecektir. Ama biz elimizden geldiğince uzun iktidarda kalmak, reformları kalıcı hale getirmek için çabalıyoruz.

Halk CHP’ye ‘hadi hazırlan’ işareti verdi mi?

AK Parti ile CHP arasında 16 puanlık büyük bir makas var. Son seçimden bugüne 1,5 puanlık artış bir siyasi parti için ‘hazırlan, bir dahi seçimde sana iktidar vereceğiz’ mesajı taşımaz. Sayın Baykal diyor ki ‘Oyumuz 2 puan arttı’. Tamam da iktidara mı yürüyorsunuz. Kaplumbağa hızıyla geçen seçimden bugüne 2 puan, öbür seçimde 2 puan, öbürkünde 2 puan. 2037’de falan olabilir bu iş... (gülüyor)

CHP’nin seçim öncesinde çarşaf, Kuran kursu açılımları oldu. Yani CHP toplumu kucaklamak istedi. Bu tutumun devamı AK Partiyi ürkütür mü?


Ürkütmez. Bizi ancak sevindirir. Ama o hamleler ayaküstü akla geliveren bir fikir gibi çıktı ortaya. Alt yapısı yoktu. Buna rağmen topluma açılmalıyız fikri doğduysa, sosyolojik çalışmalar yapıp yeni politikalar geliştirmeliler. Bu bir şans onlar için.

Demokrat bir rakip istiyorsunuz kendinize!

Elbette, inşallah da böyle olur CHP. Demokrasilerde en önemli şey iktidar değildir muhalefettir. İyi bir muhalefetin olması iktidarı motive eden, denetleyen, politikalarını daha hızlı gözden geçirmesine imkan veren bir şeydir.

(Star)

 



Bu haber 507 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,854 µs