ikiyüzlü mü oynuyor? | " /> ikiyüzlü mü oynuyor? | "/>

En Sıcak Konular

Avrupa ikiyüzlü mü oynuyor?

6 Nisan 2009 11:53 tsi
Avrupa ikiyüzlü mü oynuyor? Bir yandan 'dünyanın özgürlüğü tehlikede!' diyeceksiniz öbür taraftan...

Ceyda Karan / Radikal

Türkiye'nin haklılığı ve Avrupa'nın ikiyüzlülüğü

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açıkça “Dünya barışının hayrına değil, kişisel olarak onaylamıyorum” vurgusuna rağmen, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in AB’nin motor ülkeleri Almanya ve Fransa liderlerinin adeta masaya yumruklarını indirmesiyle NATO Genel Sekreteri seçilmesi, ‘Kaybeden Türkiye oldu’ hissi uyandırıyor. Batılılar olayı ‘Almanya ve Fransa’nın zaferi’ olarak anıyor. Peki doğrusu hangisi? Bu, Türkiye’nin AB’yle ilişkileri dahil birçok açıdan analiz edilerek yanıtlanması gereken bir soru.
Salt Transatlantik hattında değil, dünya çapında askeri güce dönüşme sancıları yaşayan NATO, Hırvatistan ile Arnavutluk’un katılımıyla 28 üyeye ulaştığı 60. yıl zirvesinde ‘sırat köprüsünden’ geçti. 1952’den beri NATO’nun tek Müslüman üyesi olarak en büyük ikinci askeri güç konumundaki Türkiye, Rasmussen’e veto kartı çıkarttı. NATO’nun AB kanadı da, göğsünü Danimarka lideri için siper ederken, direnen tek ülke olmasından ötürü Türkiye’ye ‘şımarık çocuk’ muamelesi çekti. Nihayetinde Türkiye, hem ABD Başkanı Barack Obama’nın yüzü suyu hürmetine, hem de Obama arabuluculuğunda kopardığı birtakım garantilere dayanarak vetosunu geri çekti.
Deniz Zeyrek’in bu sayfada perde arkasını anlattığı haberinde, Türkiye’nin NATO’da elde ettiklerinin detayları yer alıyor. Türkiye ilk sızdığı gibi ‘NATO genel sekreter yardımcılığı’ mevkiini almamış, ancak anlaşılan o ki, Fransa’nın ittifakın askeri kanadına dönüşüyle yitirme tehlikesi yaşadığı önemli askeri komutanlıkları ‘sağlama almış’. Avrupa Komisyonu’nun genişleme sorumlusu Olli Rehn’in “Türkiye AB ilişkileri yara alır” şantajına karşılık Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “Burası AB değil NATO” diye çıkışıp iki mekanizmayı ayrı tutmuştu. Yine de Türkiye’nin ‘kazanımları’ daha ziyade AB üyeliği macerasına, PKK’yla mücadelesine ve Batı’nın İslam âlemine yönelik tutumuna dair. Diplomatik kaynaklara göre, Türkiye, AB’nin bloke ettiği biri enerji olmak üzere iki başlıkta ilerleme sözü almış. Bu garantinin ne menem bir şey olduğu, AB’de kim tarafından verildiğinin kokusu yakında çıkar. Danimarka liderinin PKK’nın yayın organı Roj TV’nin kapatılması sürecini başlatıp başlatmayacağı, Hz. Muhammed karikatürlerinden ötürü bugün İstanbul’daki Medeniyetler İttifakı Forumu’nda İslam âlemine ne mesaj vereceğini ise birlikte göreceğiz.
Kanımca, daha önemlisi, Türkiye’nin NATO içinde haklı tepkisini ortaya koyup, Afganistan batağına saplanan ittifakta ‘Nasıl oluruz da sıyrılırız’ derdine düşmüş Avrupa’yı ‘deşifre etmesinde’. Türkiye, Rasmussen üzerinden Batılı ortaklarına yabana atılmayacak uyarılar yaptı. NATO Afganistan’da tarihinin en büyük askeri operasyonunu yürütüyor. Müslüman coğrafyada ‘at koşturmaya’ kalkışıyor ve başına İslam âlemiyle kavgaya tutuşmuş biri getiriliyor. Avrupalılar, Gül’ün ‘NATO’nun içinden geçtiği stratejik dönüşümde salt askeri bir yapı olmaktan çıkarılıp, dünya barışı için çalışma iddiasından ötürü farklı kültür, din ve farklı coğrafyalardaki insanları daha iyi anlayacak bir diyalog ve işbirliği süreci gerektiği’ sözlerini daha iyi okumalı. Nitekim Türkiye’nin verdiği mesajı almada aklı selim yorumlardan biri geçen hafta Alman gazetesi Die Zeit’ta çıkmıştı. Die Zeit, Türkiye’nin Rasmussen’e karşı çıkmada haklılığını, AB liderlerinin Erdoğan’a ne kadar öfkelenseler de derin bir nefes alıp düşünürlerse Erdoğan’ın belki de ‘büyük bir hata yapmalarını’ önleyeceğini yazmıştı. Zirve sonucu ‘hata’ önlenememiş oldu.
Birkaç kelam da Rasmussen için... 2001’den beri Danimarka’yı yönetirken Avrupa’daki en katı yabancılar yasasına çıkartmış 56 yaşındaki Rasmussen’in ‘ifade özgürlüğüne inanç’ konusundaki samimiyeti şüpheli. Bush’un
Irak işgalinin Danimarka halkının itirazlarını dinlemeyen en hevesli katılımcısı olmasını kenara koyun, 11 Eylül sonrası sendromu yansıtan ve her şeyi kaba bir ‘terörizm’ algısına indirgeyen zihniyetini en açık olarak ‘tişört davasında’ görmüştük. Kolombiya ve Filistin’de kimilerine göre gayet meşru mücadele veren örgütlere destek için Che portreli, orak çekiçli tişörtler bastırıp internetten satmaya çalışan bir avuç Danimarkalının başına örülen yargı çorabına aldırmayan kendisiydi! Bu gençler ‘ifade özgürlüklerini’ kullanmanın bedelini hapis cezalarıyla ödedi.
Peki ya Avrupalıların Obama karşısındaki samimiyeti? Onu da NATO zirvesinde ABD’nin Afganistan için taleplerini karşılamadıktan sonra (3 bini sadece ağustostaki seçimler ve eğitim için olmak üzere topu topu 5 bin asker) PR’ını yapamaya çalışan Sarkozy’nin Afganistan için söylediği şu sözlerinden anlayın: “Dünyanın özgürlüğü tehlikede!”.



Bu haber 543 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,144 µs