En Sıcak Konular

Su balonları ve hatta baronları!

3 Nisan 2009 23:28 tsi
Su balonları ve hatta baronları! İstanbul’da geçekleştirilen Su Forumu’nda birkaç büyük şirket, yoksulların ve herkesin malı olan suyu kendi aralarında paylaştılar. Alternatif Su Forumu bize sormadan bizim adımıza karar verenlere karşı çıkıyor. İşte “hayati” sebep

Dünya suyun peşinde. Peki gerçekten peşinde oldukları şeyin anlamını bilen kaç kişi var? Gerçekten, suyun anlamı ne? H²O yani iki hidrojen bir oksijenden oluşan bir madde. Ya da herkesin ilk aklına geleceği gibi, hayatın kaynağı... Kimileri için onu anlatmak bu kadar kolay değil. Çünkü onun için yaşamlarını ortaya koyuyor, ölüyor, öldürüyorlar... Abarttığımızı mı düşünüyorsunuz? O halde, Kenya’daki Turkana Gölü Destekçileri temsilcisi Ikal Angelei’nin yaşadıklarını bir okuyun.

Onunla konuşma fırsatını geçen hafta yapılan Alternatif Su Forumu’nda bulduk. Ona foruma gelebilme şansı yaratansa anne ve babasının kızlarını yaşadıkları zor hayattan kurtarabilmenin yolunu, onu okutmakta görmesi. 28 yaşında Angelei. Nairobi’de finans eğitimi almış. Okulu bitirdiğinde bir süre bankada çalışmış ama bu ona yetmemiş. Köyüne dönmüş çünkü insanlarına yardım etmek, yoksulluk ve yoksunluklarına karşı fırsatlar sunmak istemiş. Hâlâ da bunun için uğraşıyor. Bütün bunların suyla alakası mı ne? İşte o fırsatlar arasında, temiz suya ölmeden ulaşabilme hakkı da yer alıyor. Köyünde kadınlar, 20 litre su için 20 kilometre yol yürüyor her gün; sırtlarında bebekleriyle. Sadece bu olsa dert değil de, bu yolu alırken farklı topluluklar arasında çıkan çatışmaların mağduru da oluyorlar. Çocuklar okula gidebilmek için kilometrelerce yol tepiyor, üstelik çoğunun nedeni bedava süt dağıtılması. Bunlara tanık olmak, suyun önemini daha derinden kavratıyor insana. Angelei da yaşadığı bölge için suyun önemini daha küçük yaşlarda anlamış. “Aslında töreler ve inançlar küçük yaştan itibaren suyun önemini kavramanızı sağlıyor” diyor, “Yokluğu bu kavrayışı daha da güçlendiriyor.”

Kenya’da su çoğu bölgede ancak savaşarak elde edilebilen bir kaynak. Angelei de savaşlara tanık oluyor, “Ariderya’da su kaynağı olmadığından su ve otlak alanlar için hep savaşıyorduk” diye anlatıyor bu tanıklığını. Buna rağmen, Kenya’da bu sorun yeni yeni tartışılmaya başlanıyor. Hükümet yanlış su politikalarına devam ediyor. Angelei şimdilerde, Kenya’nın kuzeydoğusunda Ethiyopya ve Sudan sınırındaki Turkana Gölü’ne su sağlayan Omo Nehri’ndeki barajı durdurmak için mücadele ediyor. 300 bin kişinin yaşadığı Kenya’nın Turkana bölgesinde su ihtiyacının yüzde 80’i Ethiyopya’dan doğan bu nehirden sağlanıyor. Ethiyopya hükümeti 2008’de nehir üzerinde baraj ve hidroelektrik santralı inşa etmeye başlamış, 2012’de bitirecek ve Turkana Gölü’ne suyun erişimi engellenecek. Balıkçılıkla geçinen halkın yaşamı elinden alınacak. Kenya’da suya yatırım yapan şirketlerin başında, İtalyan firmaları geliyor. Angelei biliyor ki, Dünya Su Forumu’ndan çıkan sonuçlar yaşamlarını daha da güçleştirecek.

Seslerini duyurmak için Uluslararası Nehirler Ağı Örgütü’yle bağlantıya geçmiş. Evet, hani şu Dünya Su Forumu’nda “No Risky Dam/ Riskli barajlara hayır” pankartını açtıkları için aktivistleri Türkiye dışına sürülen örgütle. Peki suyun yokluğunu Turkanalılar kadar ağır hissetmeyen insanlar onları ne kadar anlıyor? “Üniversitede insanların su yokluğundan ne kadar habersiz olduğunu fark ettim.”

Şehirdekiler yaşananları pek umursamıyor, çünkü kendilerinin etkilenmeyeceğini düşünüyor. Tıpkı Kenya’da yaşananları bilmeyen ya da umursamayan dünyanın geri kalanı gibi. Angelei’nin susuzluk nedir bilmeyenlere söylemek istediği birkaç şey var:

“Benim için su hayat demek, çünkü onun için devamlı savaşıyoruz. Kadınlar bazen suya ulaşmak için düşman sınırından geçmek zorunda kalıyor. Düşman kim mi? Su için savaş vermemiz gereken diğer topluluk. En son köyde bir kadın 20 litre su için hayatını kaybetti. Üç aylık bebeği vardı, babası da öldürülmüştü, şimdi o bebeğe ne olacak? Bir özel şirketin o kadını ya da çocuğu umursayacağını sanmıyorum. Yarın başka kadınlar yine aynı yolu yürüyecek. Suyun olduğu yeri elleriyle başarabildiği kadar derin kazacak ve kahverengi bir suya ulaşacak. Çoğunuz bu suyu içmezdiniz bile, ama bizim ona kirlenmiş deme lüksümüz yok. Bizim farkımız sadece daha kurak bir bölgede olmamız. Eğer sürekli baraj yapılırsa dünyanın her yerinde bunlar yaşanacak. Eko sistem birbirine girecek ve yüzde yüz eminiz ki su için bir savaş olacak. Açlık mı? Ona yıllardır alışığız.”

Dünya Su Konseyi Başkanı Loic Fauchon bile, “Gelecekte bütün dünyada ölüm oranlarının, savaşlardan çok su yokluğundan oluşan hastalıklar nedeniyle artması olasılığı var. Ölüm oranları da 10 misli artabilir” diyor. Belki bunlar az da olsa yarattığımız geleceğin farkına varmaya yardımcı olur. Yanlış su politikaları Türkiye’yi de her geçen gün kuraklığa mahkûm ediyor. Doğa Derneği Başkanı Güven Eken’e göre, dünyanın en ilkel su politikasına sahibiz, çünkü doğanın su dengesi dikkate alınmıyor. Su kaynaklarını küresel ısınma değil, asıl bu politikalar yok ediyor. Bir de kanıtı var:

“Türkiye’de bugüne kadar Marmara Denizi’nden daha büyük bir sulak alan yok edildi, 20 yıl önce Tuz, Akşehir ve Eber gölleri vardı, artık yoklar. Su denize akarak boşa gidiyor sanıyorlar, yanlış; su akarak kendini var eder, yeniden dolaşımını sağlar.”

Suyu şirketler yönetecek

Boşa akmasın diye, barajlar yapılıyor. Yeraltı kaynaklarını kuruturcasına kullanıyoruz. Sonuç kuraklık. İlkokul bilginizi hatırlayıp da itiraz etmeden önce Eken’i dinleyin: “Evet, ilkokuldan beri barajların yararı, gelişmişlik göstergesi sayıldığı, GAP’ın milli proje olduğu bilinçli olarak kafamıza kazındığından bu fikirle yeni çarpışıyoruz. Baraj projelerinin kaynakları yok ettiği gerçeğiyle dünya çok önceden karşılaştı. Türkiye’de de baraj maskesi düşüyor. Çatışma daha kızışacak, gerçek anlaşıldıkça şirketlerin acelesi artıyor. Su rantı ileriki yıllarda daha fazla konuşulacak. Su, şu anda ekonomiyi canlandıracak bir şey olarak görülüyor ama bunun için insanlığın geleceğini öldüremezsiniz.”

Eken, Dünya Su Forumu’ndan çıkan kararların, yanlış su politikalarını Türkiye, Güney Amerika ve Afrika başta olmak üzere birçok ülkede derinleştireceğini söylüyor, suyla ilgili iktidarı elinde tutan gücün su inşaat sektörü olduğunu da. “Dünya Su Forumu’nda asıl söz fuarda söylendi. Su inşaat şirketleri devletlere teknolojilerini pazarlayarak daha fazla baraj yapımı için kendilerine bir mecra oluşturdu” diyor. Forum için İstanbul’un seçilmesi de tesadüf değil. Eken, Türkiye’nin su kaynaklarını şirketlere çok hızlı tahsis eden, bununla ilgili yasal düzenlemeleri kısmen başlatmış, yakında da tamamlama çabasında olan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun bahsettiği su yasasını hatırlatıyor. Suyun tümüyle özelleştirilmesinin hukuken yolunu açan yasayla, uluslararası şirketler Türkiye’ye davet ediliyor. “Türkiye, dünyadaki su sektörünün en canlı olduğu ülkelerden” diyor, “Birçok batık durumdaki şirket, -Ilısu Barajı’nı yapan Avusturyalı Vatek şirketi gibi- Türkiye’deki su inşaatına bağlı yaşıyor. Çünkü bu barajlar, Batı’da 50-60 yıl önce yapılıyordu, artık bu teknolojiyi oralara pazarlamaları mümkün değil.”

Çözüm mü? Basit: Doğadaki su dolaşımı gibi kullanımında da dönüşüm sağlamak. İhtiyaç fazlası tüketimi engellemek. Su tüketiminde birinci sırada olan tarımda, modern tekniklerle tasarruf yapmak. En önemlisi de, havza bazında su yönetimini sağlanmak. Bu ne mi? “Yani suyu kendi doğal sınırları, -doğduğu, denize, göle ulaştığı sınırlar- düzeyinde yönetmek. Bunu yaptığınızda elinizde ne kadar su olduğunun, her yıl oluşan su kaynağının, yıllık su ihtiyacının hesabını yapabiliyorsunuz.”

Bunlar yapılmıyor, çünkü bu suyla ilgili çalışan şirketlerin rantını azaltacak! Küresel İklim Değişikliğine Karşı Kampanya Sekreteri, yazar Jonathan Neale su lobisiyle mücadele için birden fazla stratejiye ihtiyaç olduğunu söylüyor; önce yerel, sonra da dünya çapında örgütlenmeler sağlanmalı. Atlanmaması gereken bir nokta da, şehir ve kırsal alandaki insanlar arasında sıkı bir dayanışma sağlanması, barajın yapıldığı yerde direniş ve şehirde kitlesel gösteri... Neale 20 yıl öncesine kadar İngiltere’de kimsenin suya para ödemek zorunda olmadığını anlatıyor. Neale için su her zaman politik olmuş, nedenini, “Her şey onunla başlıyor. Yaşamak için ona ve toprağa ihtiyacımız var. Toprak, kullanılabilir sudan çok daha fazla, yani suyu kim kontrol ederse, insanları da o kontrol eder” diyerek anlatıyor.

BM’den bir aktivist...

Maude Barlow (BM Asamblesi Su Konuları Danışmanı)

Başta Latin Amerika ve İspanya olmak üzere birkaç ülke, su haklarını tanımadığı için Dünya Su Forumu’nun deklarasyonunu imzalamadı. Bu forumun, su için karar verme yetkisi yok. Dünya Su Konseyi tarafından yürütülüyor ve bu konsey, büyük su şirketleri ve Dünya Bankası tarafından oluşturuluyor. BM’deki bir karar alma merciiymiş gibi konuşmamalılar. Sırf paraları olduğu için konuşabileceklerini sanıyorlar ve böyle bir şov düzenliyorlar ama meşru değiller.

Hindistan’da direniş...

Sheelu Francis (Ulusal Halk Hareketi İttifakı üyesi)

Hindistan’da insanların yüzde 80’i tarımla geçiniyor, ancak tarıma bağlı işler her geçen gün azalıyor. Topraktan alınan ürün miktarı azalıyor, toprağın bereketi kaçtı. Çünkü su akımlarından, erozyondan araziler kirlendi. Sular tuzlandı. Bu kötü tarım politikalarının sonucu. Hükümet hâlâ su kaynaklarını, Coca-Cola gibi uluslararası şirketlere pazarlıyor. Sonuçta küçük ve orta boyuttaki çiftçiler tarımdan vazgeçiyorlar ve şehirlere göç edip iş arıyorlar. Yoksulluk giderek artıyor. Biz de bunlara karşı çiftçileri örgütlüyoruz.

Su mağduru kadınlar

Küresel Su Sağduyusu isimli Hollanda’da faaliyet gösteren örgütün, Japon temsilcisi Sakatho Kishimoto’ya göre suyun ticarileştirilmesi kabul edilemez. Hollanda’da su konusu yetkililerce de ciddi şekilde tartışılıyor. Kishimoto, “Su hakları konusunun bakanlık deklerasyonunda yer alıp almayacağı yönünde ciddi bir tartışma içindeyiz” diyor, “Bu konuda biraz karamsarım. Hollanda hükümeti bunu aktif olarak desteklemezken İspanyol, Alman, Avrupa Birliği’nden birkaç hükümet destekliyor.” Kishimoto’ya göre kadınlar, su için mücadelede önemli rol oynuyor çünkü susuzluğun sıkıntısını gerçekten çeken onlar.

Dünyadan su direnişleri

- Hindistan’da Narmada Nehri’ne yapılacak barajları engellemek için başlatılan protesto halk hareketine dönüştü. 1991’de yapılan açlık grevleri, Dünya Bankası’nın hükümete verdiği kredileri askıya almasına sebep oldu. 1980’lerden beri süren direniş belgesele bile konu oldu: Drowned Out.

- Ülkedeki ırk ayrımına tarih kitaplarına geçen direnişle son veren Güney Afrika halkı mücadele kültürünü sürdürüyor. Elektriğin, suyun, elektiriğin paralı olması, yoksul nüfusun temel ihtiyaçlarını gidermesini zorlaştırıyor. Mücadele Tesisatçıları isimli grup da özelleşen suyun bedelini ödeyemeyenlerin sularını yeniden bağlıyor.

- Bolivya’nın Cochabamba kentindeki su şebekesinin 2000’de Britanya kaynaklı bir konsorsiyuma satılmasından sonra kent halkı isyan etti. İnsan hakları savunucuları, emekçiler ve aktivistlerin oluşturduğu grup, dört gün boyunca yolları kapattı, hayatı felce uğrattı. Barışçı bir yürüyüş düzenlendi ama hükümet güçleri halka saldırdı. Günlerce süren grevler sonrasında hükümet anlaşmayı iptal etti.

Kaynak: yapı.com.tr/dünyadan su manzaraları



Bu haber 1,006 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,746 µs