son perde... | " /> son perde... | "/>

En Sıcak Konular

Büyük Oyun'da son perde...

3 Nisan 2009 12:04 tsi
Büyük Oyun'da son perde... Serdar Turgut Mediacat'in yankı yaratan fotomontajını yorumlarken, ABD'nin elinde tuttuğu "cetvele" dikkat çekiyor. Turgut'a göre Kürt sorununda "son perdeye" gelindi. Bu oyunda Öcalan'ın rolü ne? Turgut'a "umarım yanılıyorumdur" dedirten olası

Serdar Turgut/Akşam

Obama'ya Atakürt imajı daha yakışırdı

Mediacat dergisi reklamcının parlak zekasını gösterdi ve bir fotomontaj ile günlerdir kendinden bahsettiriyor. Atatürk'ün kara tahta önünde yeni Türkçe harflerini gösterirken fotoğrafı vardı ya; o fotoğrafa ABD Başkanı Obama'nın fotoğrafını montajladılar.
Ancak Obama'nın kara tahtanın üzerine öğretmek için işaret ettiği harflerin Türkçe olması hem tarihi gelişme hem de sosyal realite açısından yanlıştı.
Bence Atatürk resminin yerine koyulan Obama, kara tahtada Kürtçe bazı harfleri işaret ederek öğretiyor gibi durmalıydı.
Örneğin; kara tahtaya bir W, bir X harfi konulsaydı mesaj gayet de net verilmiş olurdu.
Bunu düşünmeye başladğım andan itibaren aklıma, bir zamanlar ATAKÜRT başlıklı yazısından dolayı Milliyet gazetesinde büyük sorunlar yaşamış olan Ahmet Altan'ın o yazısı ve başlığı geliyor.
Bugün de dergi, montajında dediğim tür bir iş yapmış olsaydı, Ahmet Altan'ın da Yasemin Çongar'ın da bu fikri çok beğeneceklerine ben eminim.
Montajlı fotoğrafta Atatürk, Kürtçe harfleri işaret ediyor olsaydı bu tarihsel gelişmelere çok daha uygun düşecekti. Çünkü ABD'nin Kuzey Irak'ta bir Kürdistan oluşturma projesi bulunduğu ve bu proje içinde Türkiye'ye de bir rol seçmiş olduğunu bilmeyen kalmadı.
Özellikle Obama'nın bu konuda hayli duyarlı ve ilgili olduğu da biliniyor. Kendisine başkan yardımcısı olarak seçmiş olduğu Joseph Biden'ın en yakın danışmanlarından birisi Peter Galbraith.
O, Kürdistan hedefi yolunda neredeyse bir militan gibi mücadele etmiş insandır ve onun başkan yardımcısı aracılığıyla Obama'yı çok etkilediği de biliniyor. Ayrıca Talabani ve Barzani'ye arkadaş olacak kadar yakın bulunan Peter Galbraith'ın bir süre sonra oluşturulacak Kürdistan'a Amerika'nın ilk büyükelçisi olarak atanacağı da biliniyor.
İşte bu nedenle o fotomontajda kara tahtada Kürt harflerinin yer alması ve Obama'ya da 'Atakürt' imajı daha çok yakışırdı. Çünkü bu gerçek gündemi de yansıtıyor olurdu.
ABD Başkanı gelince muhalefet liderleriyle de görüşeyim dedi ya; Allah aşkına siz Obama'nın MHP'nin veya CHP'nin ne diyeceğini merak ettiğini mi sanıyorsunuz?.. Obama ve Amerikan heyeti Ankara'da asıl, DTP'yi görüp konuşmak istiyor. Bunu da Peter Galbrith'ın Başkan Obama'ya tavsiye etmiş olduğuna eminim.
Keşke CHP ve MHP gelen teklife 'hep birlikte görüşmeyiz, ancak tek teke görüşürüz' diye tavır koymasalardı diye düşünüyorum. Çünkü üç parti birlikte Obama'yla görüşselerdi biz en azından DTP'nin Amerika'dan ne istediğini ve karşılığında da ne vermeyi taahhüt ettiğini öğrenme fırsatını bulacaktık.
Bu ziyaretinde Amerika Başkanı'nın DTP'liler ile baş başa konuşması bizim açımızdan son derece tehlikelidir.
Son günlerde, yakında PKK ile ilgili önemli gelişmeler olacağının heyecanı ortalığı çoktan sardı.
Kuzey Irak ile PKK ile ve genelde Kürtler ile ilgili her gelişmede herhangi bir tavır almadan önce iyice bir durup düşünmek ve sonra da olabildiğince temkinli olmak gerekiyor.
Yıllardır bu konuda hiçbir ders almadıksa en azından bu basit gerçeği artık görmeye başlamalıyız.
19'uncu yüzyılın sonlarında başlayıp 21'inci yüzyıla da bütün ağırlığıyla sarkmış olan 'Büyük Oyun' dünyada Kürtler üzerinde oynanıyor.
Büyük Oyun'ların özelliği, hiçbir detayın şansa bırakılmaması ve önceden planlanmış olmasıdır.
İngiltere 20'inci yüzyılın başında eline cetveli alıp Ortadoğu'da yeni sınırları belirler, yeni ülkeler yaratırken hiç şüpheniz olmasın ki dağılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu'nun küllerinden doğacak yeni ülkenin de başına uzun yıllar boyunca problemler çıkartacak, onu uğraştırıp devlet enerjisini harcatacak gelişmeleri de planlamıştı.
Bu benim tahminim değil. İngiliz imparatorluğu üzerine yapılan çalışmalarda bu konularda her türlü belge var. (Bu konuda sadece tek bir kitap okuyacaksanız size David Fromkin'in yazdığı 'A Peace to End All Peace' yani 'Tüm barışların sonunu getiren barış' kitabını tavsiye ediyorum. Burada, bugün PKK meselesinin geldiği noktanın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin karşı karşıya gelmiş olduğu sorunların tarihi kökenlerini, bahsettiğim 'Büyük Oyun'un detaylarını bulabilirsiniz.) 
Kolonyalist/emperyalistin kafası net. O ne yapacağını biliyor, ortaya çıkmış olan belgelerin tümünde bu net gözüküyor. Onların birbirlerine yazmış olduğu mektuplar, aralarındaki esprilerde de kafalarının nasıl net çalıştığı çıkıyor ortaya.
Oyunu oynayanın kafası net de üzerinde oyun oynalınanın kafası daima karışık  oluyor nedense.
Üzerinde oynalınan taraf oyunu hiçbir zaman net göremiyor.
Kürt meselesini İngiltere'nin elindeki ülke çizmeye yarayan cetvelden bağımsız görmek imkansızdır.

GÖRDÜĞÜM O CETVEL ŞİMDİ OBAMA'NIN ELİNDE
Amerika, İngiltere'den devraldığı dünya imparatorluğu tahtında ve ondan devraldığı cetvelle Kürt kartını aynı hızla ve acımasızca oynamayı sürdürdü ve sürdürecek
Ben Amerika'nın İngiltere'den devraldığı o cetveli yıllar önce bir gün tesadüfen Pentagon'da bir odada kullanılırken gördüm.
Cetvel yine birtakım kağıtlar üzerinde ülke yaratmakta uzman olanların elindeydi ve o gün o odada cetvel üzerinde Türkiye'nin de bulunduğu bir haritanın üstüne konulmuş ve bir şeyler çiziliyordu.
Odada o gün Amerikalı casustan başka bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ziyaret ettiği Talabani'nin Washington temsilcisi, ayrıca Barzani'nin görevlendirdiği yetkili ve PKK'nın Washington'daki adamı vardı. Üçü de Amerikalı casusun harita üzerinde cetveliyle yaptığı değişikliklere konsantre olmuşlardı ve konuşuyorlardı. (Casus nitelendirmesi benim kızgınlıkla söylediğim laf değil adam casus olmakla övünürdü ve bunu her zaman da gururla ifade ederdi. Türkçe de dahil çok sayıda lisan bilirdi ve bana söylediği yılda en azından iki kez Doğu'dan Batı'ya otobüs ile seyahat etmek için Türkiye'ye geldiğiydi. O günlerde Amerika'nın başkentinde Hürriyet'in temsilcisi olan bir insana bunu açıklayabilmesi adamın yaptığı işte ne kadar da rahat olduğunu gösteriyordu bence...)
O gün loş odada gördüklerim bir korku filminin enstantanesi gibiydi ve beni hayli endişelendirmişti. Şimdi o cetveli Başkan Obama'nın adamları devralmış durumda.
Aradan yıllar geçti... O gördüklerimin de etkisiyle ben, PKK ile Kürtler ile ve Kuzey Irak ile ilgili hiçbir gelişmeyi bana anlatıldığı şekliyle kabul etmem. Edemem. Açıklamaları sadece anlatıldığı gibi kabul ettiğim takdirde, aptal yerine koyuluyormuşum gibi hissederim kendimi. Anlatılanların gerisinde daima başka şeylerin olduğunu bilirim. Bu her zaman da böyle çıkmıştır.
Şimdi bugünlerde PKK'nın tasfiye edileceği yolunda birtakım laflar dolaşıyor ya etrafta. Ben herkese 'Lütfen Abdullah Öcalan'ın yakalanıp getirildiği günü hatırlayın' demek istiyorum.
Amerika, Öcalan'ı 'Büyük Oyun'un planı doğrultusunda yakalayıp bize verdi. O getirildiği gün büyük zafer duygusuna kapıldık, çok gururlandık ve ucuz gösterilere daima prim veren cahiller, bu gelişmeyi sömüren siyasilere de tabii ki prim verdiler.
Ama daha sonraki yıllar oyunun acı yönünü de çıkardı ortaya.
Kısa süre sonra 'Acaba Öcalan'ı getirtmek mi iyi oldu yoksa almasa mıydık' diye düşünmeye bile başladı insanlar.
Şimdi bugünlerde PKK ile ilgili yeni bir gelişme olacak. İşler hızlı gelişiyor. Gördüğüm kadarıyla, galiba Büyük Oyun'da galiba son perdeye gelindi.
Lütfen hemen sevinme ve siyasi zafer konuşmaları filan yapma yerine biraz durup iyice düşünelim. Bu atılan adımın manası ne, ardından gelebilecek adımlar neler olabilir?. Bu adım gerçekten Türkiye'nin lehine mi yoksa bizi çok daha zor duruma sokabilecek bir adım mı atılıyor acaba?
O cetvelin nasıl kullanılabildiğini görmüş bir insan olarak bu gelişmelerden Türkiye açısından çok da hayırlı şeyler gelebileceğini hiç düşünemiyorum.
Umarım yanılıyorumdur...



Bu haber 793 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,885 µs