Bitkilerin şifasında kimin gözü var? | " /> Bitkilerin şifasında kimin gözü var? | "/>

En Sıcak Konular

Bitkilerin şifasında kimin gözü var?

3 Nisan 2009 11:58 tsi
Bitkilerin şifasında  kimin gözü var? Ülkemizde ilaç firmalarının gücü ve teşviki ile sentetik ilaç pazarı her geçen büyürken, bitkilerle tedavi gündeme gelince kimler engel olmak istiyor? Avrupa Birliği kanunlarla bitkisel ilaçları onaylarken bizim ülkemizde Sağlık Bakanlığı neden konuyu ele

Tabiatın ve yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan, şifaları asırlar önce kanıtlanmış ve günümüzde bilimsel olarak da ispatlanmış olan bitkilerin değeri bizim ülkemizde neden bilinmiyor?

İnsanların ve hayvanların genlerine uygun, doğal, doğru kullanıldığında sağlık, sıhhat, afiyet getiren şifalı bitkiler gündeme gelince, insanlar uyanıp aktarlara akın edince kimler rahatsız oluyor?

Ülkemizde sentetik ilaçlar peynir ekmek gibi, şeker gibi pazarlanıyor! İlaç firmaları, dünyada çok yeni olan ve 5-10-15-20 yıl sonra etkisinin ne olacağını açıklayamadığı ilaçlara ruhsat alabiliyor… İlaçların, reçetelerinde ölüm dahil bir çok ölümcül hastalığın yan etkisi görüldüğü halde, hastanelerde tedaviye giden, derdine derman arayan çaresiz insanların kobay gibi kullanılmasına göz yumuluyor! Hatta teşvik veriliyor, yeni düzenlemeler yapılıp onaylanıyor? Peki yetkililer bu gidişata neden dur demiyor?

İlaç eczacılıkta şöyle tanımlanıyor:

Birleşmiş Milletler Örgütü’ne bağlı olarak 1948’de kurulmuş Dünya Sağlık Örgütü ilacı, fizyolojik sistemleri veya patolojik durumları, kullananın yararına değiştirmek veya incelemek amacı ile kullanılan veya kullanılması öngörülen bir madde ya da ürün olarak tanımlamaktadır. İlaç, sadece patolojik duruma karşı etkili olmalı, diğer yapıları ve organizmanın fizyolojik aktivitelerini etkilememeli, etkisi doza bağımlı ve geçici olmalıdır.

Peki piyasada eczanelerde satılan ilaçlar gerçekten tanımlandığı gibi mi? 

Tam biz bunları düşünürken 02.04.09 tarihli bugünkü Hürriyet gazetesinde bir haber dikkatimizi çekiyor!

Tehlikeli bitkilere aktarda satış yasağı 

“Katran ruhu, pire otu, güzel avrat otu, kenevir, kendir, hint yağı, çinko, cıva, arsenik gibi ürünlerin aktarlarda satılmasını yasaklayan Sağlık Bakanlığı, bu yasağı yeni bir genelge ile genişletmeye hazırlanıyor.”

“SAĞLIK Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Mahmut Tokaç, aktarların pek çok bitkiyi "her derde deva" diyerek sattıklarını, ancak aktarlarda satılması yasak olan bazı ürünler bulunduğunu bildirdi. "Bu nedenle, kullanmak istediğiniz bitkiler konusunda bilinçli olun. Mucize denilen bitkilere inanmayın" diyen Tokaç, bazı bitkilerin fazla kullanımının ölüme yol açabileceğini söyledi. Tokaç şu açıklamayı yaptı:

"Bu ürünlerin nasıl kullanılacağı konusunda çok kimsenin bilgisi yok. Örneğin, papatyanın bir cinsi kaynatılıp içildiğinde kişinin zehirlenmesine neden olabiliyor. Yer elması, kan şekerin düşmesini sağlıyor, ama fazlaca alınırsa kan şekerinin aşırı düşmesi sonucu ölüme sebebiyet verebiliyor. Acı kavun, sinüzitte, burun tıkanıklığının açılmasında damla şeklinde kullanılır. Fazla kullanımı solunum yollarında ödeme neden olur ve kişi boğularak ölür.

Bu kadar önemli sonuçlara neden olabilen ürünlerin satıldığı aktarlar ne yazık ki yeterince denetlenemiyor. Çünkü bu denetimler il sağlık müdürlükleri tarafından yapılıyor, ama eleman sıkıntısı bulunduğundan rutin denetimler bile yapılamıyor. Denetimler, ancak gelen şikáyetler üzerine gerçekleştiriliyor."

Evet bitkileri bir anda tehlikeli gören gazete haberi böyle!

Tıbbi bitkilerden bazılarının zehirli olduğu zaten biliniyor. Yeter ki alıcı araştırmacı, satan ve denetleyen bilinçli olsun…

İyibilgi olarak doğru bilgiyi okurlarımıza ulaştırmak için konuyu Türkiye’nin en güvenilen aktarlarından yıllarını bu işe vermiş ‘Kırk Ambar Doğal Ürünler’in sahibi Bahri Kılıç’a sorduk.

Son dönemde aktarlara halkın yoğun ilgisi var, ancak aktarlara uygulanacak yasaklarla ilgili gündeme gelen haber sizi nasıl etkiliyor?

"Beslenme uzmanı, herbalist, anti-aging uzmanı, değişik alanlardan uzman doktorlar hemen her gün TV kanallarında bitkilerin faydası ile ilgili açıklamalar yapıyor, reçeteler veriyor. Bu beklenen bir şeydi."

Yani yasaklama ve kısıtlamaları bekliyor muydunuz?

"2000 yıllara kadar bitkiler ile ilgili doğal ürünlerin izin ve ruhsatlarını Sağlık Bakanlığı onaylıyordu, bir karışım veya reçete için izin almak çok zordu. 1984-1988 yılları arasında Bünsa Baharat şirketini işletirken Türkiye’de ilk zayıflama çayını biz yaptık ancak Sağlık Bakanlığı ruhsat vermedi. Özel olarak hazırladığımız bitkisel bir şampuan İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in banyosuna kadar gitti, ancak Sağlık Bakanlığı ona da ruhsat vermediği için Türk hanımlarının banyosuna giremedi. Şimdi ise durum çok farklı, 2000 yılından sonra  bitkisel ürünler ile ilgili ruhsat yetkisi ve takipler Tarım Bakanlığı bünyesine devredildi. Artık çok kısa zamanda ve kolaylıkla ruhsat ve izin alınabiliyor ve durum böyle olunca, sadece İstanbul’da son iki yılda aktar dükkanlarının sayısı iki katına çıktı! Hali ile takip ve kontroller zorlaştı, işin ehli olan olmayan işletmecilerden bazıları ticari menfaatlerini ön plana alınca, suiistimaller de arttı. Depolarda yıllarca bekleyen kullanım süresi geçmiş, etkisi olmayan ve hatta zararlı hale dönüşmüş baharatlar, keçiboynuzu gibi popüler ürünler, kurutulmuş bitkiler ve ithal bitkisel ürünler raflara çıktı. Sonunda da hemen yasaklama ve kısıtlamalar gündeme getirildi. Ama bunun bu hale gelmesine de yine yetkililer meydan vermiş oldu."

Aktarların iyi hizmet vermesi ve tüketicinin güveninin sarsılmaması için ne yapılmalı?  

"Öncelikle yıkıcı değil yapıcı olmak gerekiyor. Konuyu başından sonuna kadar Sağlık Bakanlığı takip etmeli. Eskiden bize yılda bir defa Sağlık Bakanlığı’ndan bitkilerle ilgili liste gelirdi, takip ve kontroller de daha düzenliydi. Çözüm aktarların eğitime tabi tutulması ile olur. Üniversitelerin Tıbbi Bitkiler bölümünde okutulan öğrencilere çok yüzeysel eğitim veriliyor. Bize staj için geliyorlar ama bilgileri çok yetersiz! Eczacılık Fakültelerinde ise ancak 1 sene Farmakognazi dersi veriliyor ve daha okul bitmeden öğrenciler öğrendiklerini unutmaya başlayıp, meslekleri icabı sentetik ilaçlar ile tedavi onların defterinde ön plana çıkıyor.

Bir dönem bitkisel ürünler Eczanelerde satılsın dendi ama bu işi en iyi yapacak olan eğitimli bilgili aktarlardır.

Bitkiyi topraktan rafa gelene takip eden aktarlar doğru ürünü biliyor ve tüketiciyi de doğru bilgilendiriyor. Biz eşimle Almanya’da bir fuara katıldığımızda bu işe niyetlendik, gönül verdik ve ilk günden beri, kendi yemediğimizi başkasına satmıyoruz."

Almanya dediniz, orada bitkilerle tedavi çok yaygın ve kanunlarla da destekliyor. Bizim ülkemiz Avrupa Birliği’ne üye olmaya çalışırken sizce neden bu konuyu göz ardı ediyor?

"Almanya’da bizden daha çok mu bitki yetişiyor? Hayır! Onlar ellerindeki bitkinin kıymetinin bilirken, tüm dünyada yetişen bitkilere de ayrıca özel değer veriyor. Hem kültür olarak yetiştiriciliği teşvik ediyor hem de tedaviyi. Bitkilerin insan sağlığına olan olumlu etkisi tartışılmaz. Zehirli olan, zararlı olan öne çıkarılacağına, faydaları doğru şekilde ortaya çıkarılıp, ülkemizde de kültür bitki yetiştiriciliği üretimi teşvik edilmeli. Bizim ülkemizde bitkilerden hazırlanan zayıflama çayı 2001-2002 yıllarında piyasaya çıktı, halbuki Almanya’da 1960’lı yıllardan beri üretilip tüketiliyor.

Sonuç olarak ülkemizin tabiat güzelliklerinin ve bitkilerin kıymetini bilip, sahip çıkmalıyız, yetkililer de aktarları doğruya teşvik etmeli…"

 www.iyibilgi.com özel Nihal Doğan



Bu haber 1,534 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,021 µs