Washington belgeleri: Sınırın adı ne?

1 Nisan 2009 11:57 tsi
ABD, DTP ile görüşerek kimi muhatap alıyor? Cemil Çiçek’in seçim tartışmalarında kaynayan sözleri ne anlama geliyor? İş; kimliğin, kültürel, hatta siyasal hakların ötesine mi geçiyor? Washington’da Türkiye-Irak sınırı için hangi isim kullanıl

Ankara’da Güneydoğu özelinde seçim sonuçlarını değerlendirenlerin en sık tekrarladığı soru şu...

DTP’nin bölgede aldığı oyları bir sandık başarısı olarak sade bir bakışla mı değerlendireceğiz...

Yoksa; Kuzey Irak’taki gelişmeler, terör örgütünün silah bırakma tartışmaları, Erbil’de yapılacak Kürt konferansı, Anayasa Mahkemesi’ndeki kapatma davası, hatta terörist başına af söylemleri ve nihayet ABD Başkanı’nın Ahmet Türk’le de görüşmesi potasında mı?

Bu bağlamda, Sabah’tan Erdal Şafak’ın yazısı önemli ipuçları sunuyor; “DTP'nin yerel yöneticilerince bu başarı farklı boyutlarla yorumlandı: ‘CHP'nin Güneydoğu'da son muhtarlığı yitirmesi’, ‘MHP'nin bölgeye sokulmaması’ gibi.”

Devam ediyor: “O kadarla da kalınmadı, yine Kürt siyasilerden ve aydınlardan kimileri işi, ‘Sandık bölgenin sınırlarını yeniden çizdi’ yorumlarına kadar vardırdı. Biz ‘Bölge’ diye yazdık ama onlar başka bir sözcük, başka bir isim kullandılar.”

Şafak’ın kastettiği sözcük, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Bağdat ziyaretine damgasını vuran ‘Söyledi mi, söylemedi mi’ polemiğindeki o ünlü sözcük.

ABD Başkanı Barack Obama’nın Pazar günü başlayacak Türkiye ziyaretinde muhalefet partileri liderleri ile görüşme arzusu da tabloya eklemlenebilir.

Obama, DTP lideri Ahmet Türk'le de görüşecek. Aslında bu durum diplomasi de pek alışıldık, sık rastlanan bir durum değil. Liderler genellikle resmi muhataplarıyla, en çok ülkenin ana muhalefet lideri ile görüşürler.

Tabii bir de işin “toplu görüşme” boyutu var. Basına yansıyan bilgiler ABD elçiliğinin önce toplu görüşme talebinde bulunduğunu söylüyor. Doğal olarak parti liderleri bu fikri reddetti.

Oysa böyle bir teklif iletilmeden de bilinebilir ki, toplu görüşmenin kabul edilmesi zaten zordu. Bile bile önce toplu teklifin götürülmesi, “tek tek görüşün” çözümünün Türkiye tarafından önerilmesini getirdi.

Böylece ABD açısından “biz demedik, siz dediniz” mazareti oluşuyor.

Obama'nın jesti meşruiyet tartışmalarında hiç kuşkusuz Türk ve arkadaşlarının elini güçlendirecek. “Teke tek” görüşmenin içeriği ne olursa olsun, bundan önce söylenmeli ki, ABD’nin bu tavrı; seçim sonuçları sonrası, Erbil Konferansı öncesi DTP’nin elini güçlendirecek.

Ve bağlı olarak konferansa katılmayacak terör örgütü PKK’nın da. Bu durumda terör örgütünün “silah teslim etme” çağrısını kolaylıkla kabul etmesi mümkün mü?

Akşam Gazetesi’nde yarın yayınlacak bir haberde, Dr. Necmeldin Kerim (Washington Kürt Enstitüsü Başkanı): “ABD ile yeni bir Kürt planı anlaşması yok. PKK kolay tasfiye olmayacak” diyor.

Peki Ankara bu işlere ne diyor? Aslında diyeceğini seçimlerden sonra dedi bile ama tartışmalar arasında biraz kayboldu. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek'in Pazartesi günü zikrettiği sözler önemli...

"Seçim sonuçlarını alın Türkiye haritasının üzerine yerleştirin, hangi parti nereden ne oy aldı, neden aldı, niçin aldı, neden almadı? Baktığınızda çok şey ifade eder. Ve bu bakış biraz partiler üstü stratejik bir bakış olmalıdır."

Yani konuya,  DTP'nin çoğunlukla seçimi kazanması şeklinde bakılmıyor, buna bağlı yaşanan gelişmelerden kaygı duyuluyor.

İşin özetini yine Şafak’tan alalım; “Kürt sorununun çözümü için taleplerin, kimliğin, kültürel hakların, hatta siyasal hakların çok ötesine geçeceği, yeni söylemlerin, farklı planların seslendirileceği bir dönemin eşiğine geldiği şeklinde okuyoruz ve kaygılanıyoruz.”

Aynı kaygıyı Muharrem Sarıkaya da paylaşıyor. İlginç bir örnek de vererek; “Washington'da yayınlanan bazı belgelerde, bir zamanlar Doğu-Batı Almanya sınırına verilen "inner border-iç sınır" adı, Irak-Türkiye sınırı için kullanılmaya başlanmış.”

Ankara’da Obama'nın parti liderleriyle görüşmek istemesi kaygıları artırıyor. “DTP ile siyasal sürecini tamamlayan PKK muhatap mı alınıyor?" diye soruluyor!

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,868 defa okundu.