taşıyabilecek mi? | " /> taşıyabilecek mi? | "/>

En Sıcak Konular

AKP bu sefer taşıyabilecek mi?

31 Mart 2009 12:42 tsi
AKP bu sefer taşıyabilecek mi? 'İşte burada bir kaza olmaması gerekiyor. Dünyanın kaderini belirleyecek bu değişimin, Türkiye’de yalnız kriz ve iktidar yorgunu AKP’nin sırtına yüklenmesinin akıl dışı bir şey olacağını herkes gördü.'

Cemil Ertem / Taraf

Türkiye’nin iki yolu

Krizin etkisi seçim sonuçlarına ne kadar yansıdı; bu sorunun yanıtını tam anlamıyla veremiyoruz. Sanayi kentlerinde AKP, oy kaybetmesine rağmen, seçimi kazandı. CHP yine refahın ve gelir dağılımının görece “iyi” olduğu sahil kesimlerinde başarı sağladı. DTP oylarını arttırdı. Sonuçlar, Türkiye’de seçmenin ekonomik kaygılardan, daha çok, yaşam biçimi, kimlik gibi sosyolojik ve kültürel saiklarla siyasi tavrını belirlediğini ortaya koyuyor. Tabii bunda gerçek anlamda sol bir alternatifin olmamasının payı büyük. Bundan sonra neler olacak? Esas soru bu. Bir kere hem AKP’nin hem de CHP’nin gerçek kimlikleriyle tanışacağımız bir sürece gireceğiz. Yani AKP’nin “dinci” CHP’nin de sol ve sosyal demokrat olmadığını söyleyenleri haklı çıkartacak bir süreç başlayacak. Bu iki parti de “merkeze” daha fazla yaklaşırken Türkiye, muhalefetini ve solunu aramaya devam edecek. Sağ da ise MHP ve SP geleneksel tabanlarını bulacaklar.

Bu çerçevede AKP’nin –yeniden- küresel entegrasyona ve demokratikleşmeye ağırlık veren değişim profilli bir merkeze oturması beklenebilir. AKP oylarının azalışı demokratikleşme yolundaki zikzaklara ve geri gidişe de bağlı. AKP artık bunu görmek zorunda.

Çünkü Türkiye, nisan ayından itibaren küresel kriz sonrasını belirleyecek gelişmelerin tam ortasında yer alacak. Obama ziyareti, G-20 toplantısı ve NATO zirvesi, kriz sonrası oluşacak “yeni dünya düzeninin” adımları olarak önümüze gelecek. Bu adımlar, Türkiye’nin eksen devlet pozisyonunu pekiştirecek gelişmeler. AKP, bu gelişmeleri ve bunların dinamiklerini okursa, Türkiye’nin dışarıya dönük merkez partisi olarak yoluna devam edecek. Ama tam burada sorun başlıyor. Kapitalizm, bu kriz sonrası yoluna, hem ekonomik olarak hem de siyasi olarak, bir küresel mutabakatla devam edecek. ABD, AB ilkönce NATO çerçevesinde daha sonra parasal ve mali araçlarla daha fazla bütünleşecekler. G-20 kurumsallaşacak ve IMF, DTÖ, BM gibi kurumsal yapıların değişimi buradan başlayacak. Var olan kriz, ancak bu değişimin yoluna girmesiyle bitiş trendine girecek. Türkiye, hem AB ile Ortadoğu’yu birleştiren hem de AB’nin yeni dinamiklerinin yaratıcısı bir ülke olarak öne çıkacak.

İşte burada bir kaza olmaması gerekiyor. Dünyanın kaderini belirleyecek bu değişimin, Türkiye’de yalnız kriz ve iktidar yorgunu AKP’nin sırtına yüklenmesinin akıl dışı bir şey olacağını herkes gördü. Bu seçimler, dünyanın bundan sonraki yolunu çizecek olanlar için bu gerçeğin teyidi olmuştur.

CHP ve MHP’nin, AKP’nin alternatifi olarak ortaya çıkması yalnız Türkiye’yi değil, dünyayı bir siyasi krizin içine sokar. Dünyanın bu krizden sonra başına gelebilecek en büyük felaket, Türkiye’de “demokratik” görünümlü Baas rejimi taklidi Saddam karikatürlerinin işbaşına gelmesidir. Türkiye’nin batısında kıta sahanlığı sorununu, güneyinde Kıbrıs sorununu, doğusunda Kürt sorununu yeniden kaşıyıp, derinleştirerek, Yunanistan, Irak, İran ve tabii Batı’yla kavgalı, diken üstünde, iç savaş eşiğinde bir ülke olmasını isteyen, buradan faşist bir iktidar çıkarmak çabasındaki güçleri bu seçim sonuçları heveslendirir mi bilemem ama bunların, yalnız Türkiye’nin değil, dünyanın da sorunu olduğunu ve bölge barışını tehdit ettiğini bilmemiz gerekir.

Şimdi böyle bir tehlike ile karşı karşıyayız. Bunu önlemek için ne yapmalı? Bir kere gerçek anlamda sosyal-demokrat, sol bir muhalefetin ortaya çıkması gerekliliği çok açık.

Türkiye, bu süreçten yalnızca, siyasi kimliği ne olursa olsun, tek bir parti ile çıkamaz.

Küresel gelişmeleri okuyup AKP’ye devletin değil, demokratikleşmenin derinleştirilmesi doğrultusunda muhalefet yapacak, Türkiye’de demokrasi güçlerini biraraya getirecek yeni bir yapıya ihtiyaç var. Bu yapı, yalnızca Türkiye içine değil, AB ve Ortadoğu denklemine ve dinamiklerine de dönük olmalı ve oralardaki benzer yapılarla organik bütünlüğü geliştirmelidir.

Krizin bundan sonraki seyrinin nasıl olacağına gelince; bunun yanıtı nisan ayında gizli.

Yeni bir mali sistem ve bu sistemin parası, küresel karar alıcı kurumların yeniden inşası ve bu ekonomik yeniden yapılanmayı üstlenip yürütecek siyasi iradenin ortaya çıkarılması nisan zirvelerinde belirmeye başlayacak.

Hükümet, krize dönük sosyal yönü ağır basan program, herkesin katılacağı demokratik bir Anayasa’nın ortaya çıkarılması ve bütün bunları karşılayacak demokratik açılımlar için zorlanmalı. Ama iktidarı bu yola doğru itecek, daha doğrusu demokrasi yolunu takviye edecek güçler hâlâ ortada yok. Ancak devleti ve yoksulluğu derinleştirmek isteyenler yolun başında.



Bu haber 699 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,196 µs