Dersini almış da ediyor ezber

29 Mart yerel seçimlerine kendi cephesinden iddialı giren parti liderlerinden şu ana kadar açıklama yapan tek lider iktidar partisi AKP oldu.

AKP lideri Başbakan Tayyip Erdoğan düzenlediği basın toplantısında seçim sonuçlarını değerlendirdi ve özetle, “dersimiz aldık” dedi.

Erdoğan’ın açıklamasından altı çizilmesi gereken satırlar şunlardı:
“…Milletimizin verdiği mesajı doğru okumaya, anlamaya özen gösterdik. Şimdi bu akşam sayımları bittikten sonra neticelenecek olan bu seçimin sonucunda tabiî ki biz dersimizi daha farklı bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz.”

Erdoğan “dersimizi çalışacağız” dedikten sonra, kendilerine oy verenlerle vermeyenler arasında herhangi bir ayrım yapmayacaklarını da söyledi.

Seçimlerin diğer iddialı partileri CHP ve MHP liderleri seçim sonuçlarını basının önüne çıkmadan evlerinde izlemeyi tercih ettiler. Kendileri yerine adaylar ve il başkanları düzeyinde açıklama yapanlar oldu. Ancak seçimlerin toplam sonuçları itibarıyla ne tür bir “ders” çıkardıklarını liderlerin ağzından sıcağı sıcağına duymak mümkün olmadı.

Şunu açıklıkla teslim etmek gerek. Seçimlerden birinci parti olarak çıkmasına rağmen AKP’nin “halkın verdiği mesajı aldık” demesi, siyaseten olumlu bir yaklaşımdır.

Ancak bu “mesajdan” ne anladıklarını, çıkardıkları derslerin neler olduğunu açıklıkla deklare etmeleri gerekiyor.

Dikkat çekeceğimiz hususlar var.

AKP, seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Herhangi bir net oy oranı deklare etmemiş olmasına rağmen, genel seçimlerde aldığı yüzde 47 oy oranının gerisine düşmesi, AKP’nin çıkarması gereken ilk sonuç dersidir.

Başbakan Erdoğan, seçimlerde partisinin yürüttüğü seçim kampanyasını kendi liderliği üzerine inşa etti. Kendisinden çok emin bir görünüm sergiledi. Sert polemiklere girdi. Siyasi rakiplerini küçümsedi. Bu tavır ve yaklaşımıyla, aslında partisiyle, yerel seçim adaylarıyla birlikte kendi liderliğini oylamaya sokmuş oldu. Bu, “riskli” bir seçim stratejisiydi. Dolayısıyla Erdoğan’ın, seçim sonuçlarından kendi payına ağırlıklı bir pay çıkarması gerektiği açık.

Erdoğan ve AKP, seçimlerde ağırlığını büyük iller ile DTP’li belediyelerin bulunduğu illere koydu. Ankara ve İstanbul’da seçimleri kazandı. Ancak sonuçların “çok net bir başarıya” işaret etmediğini de görmek zorunda. DTP karşısında ise, çok açık bir başarısızlığın söz konusu olduğu gözler önündedir. DTP’li belediyeleri düşüremediği gibi, bazı illerde elindeki belediyeleri de kaybetti.

TRT Şeş başta olmak üzere Kürt kökenli yurttaşlarımızın oylarına göz kırpan adımlar atması, murat ettiği sonuçları vermedi. Bu adımlar bölge halkından destek gördü, ama bu destek oy olarak sandığa yansımadı. Bunun tercümesi, Erdoğan’ın deyişiyle “kimlik temelli siyasetin” başarısı olarak da değerlendirilebilir, ama bizce AKP’nin çıkarması gereken asıl ders, Kürt sorununun çözümü konusunda ne denli samimi olup olmadığının test edilmesidir. Bu nedenle seçimlerden sonra izleyeceği politika, seçimlerden önce attığı adımlardan belki de daha önemli bir anlam ifade edecektir.

CHP için söylenecek olanı söyledik (bknz. CHP denize dayandı). Daha da söylenecek olanlar var. Ama CHP’nin dersi, bir analizin kapsamı içerisine sığdırılmayacak kadar ağır.

MHP seçimlerde kendi standartlarını zorladı. Bu açıdan bir başarısızlık olduğu söylenemez. Ama Devlet Bahçeli’nin seçim meydanlarında ortaya koyduğu türden “AKP’ye şamar vurmak” gibi bir iddianın sahibi olursanız, çıkaracağınız dersin de bu “çıtaya” uygun olması gereği vardır.

Numan Kurtulmuş’la bir “çıkış” imkanı yaratmaya çalışan SP’nin kat etmesi gereken daha çok yol var.

Bir bütün olarak Türk siyasi yelpazesinin tamamı için 29 Mart seçimleri ciddi derslerle dolu. Lafı eğip bükmeden herkesin kendi dersini alması ve iyice ezberlemesi gerek.

Hayat devam ediyor. Ve siyaset, kendisini yenileme yeteneğine sahip olanlarla, sorun, kriz, gerilim değil gelişme, ilerleme ve daha fazla demokrasi ve özgürlük için uğraş verenlerle kendisini sürdürecek.

29 Mart seçimlerinin herkes için geçerli en büyük dersi de işte budur…

www.iyibilgi.com