Şok ölümle gelen sevgi patlaması...

29 Mart 2009 09:47 tsi
Yazıcıoğlu tırnaklarıyla kazıyarak ilerlediği siyaset yolunda oy patlaması yapamadı ama ölümüyle birlikte büyük bir sevgi patlamasına mashar oldu. Erhan Başyurt yazdı…

Erhan Başyurt / Bugün

Şok ölümle gelen  sevgi patlaması...

"Bazı insanların kıymeti kaybedilince anlaşılır".

Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümü bize bu sözün doğruluğunu bir kez daha teyit etti.

Ölüm haberleri her zaman sarsıcıdır.

Beklenmedik ölüm haberleri ise insanı adeta şoka sokar.

Rahmetli Turgut Özal'ın kalp krizi ile ölmesi gibi...

Ona muhalefet edenler bile aslında O'nu ne çok sevdiklerinin farkına varmışlardı.

En önemli ölçü, böylesi olaylar karşısında sade vatandaşın gösterdiği tepkidir.

Özal'da inanılmaz bir gözyaşı seli olmuştu.

Yazıcıoğlu'nda da benzer tepkilere şahit oldum.

Hayatı boyunca Yazıcıoğlu ile karşılaşmamış ya da partisine oy vermemiş insanlar bile acıyı paylaştılar.

"İyi bir insan" olduğuna dair bütün bu şahitlikler, umarım fazlasıyla affına vesile olur...

Bir "Anadolu Alpereni" olarak Yazıcıoğlu, yetiştiği milliyetçilik kültürünü, Müslümanlık inancı ile yoğurmayı başardı.

Aldığı "ölüm tehditlerine" rağmen, yeni bir mücadeleye koyuldu.

Ve farklı bir siyaset adamı portresi ortaya koydu.

Kritik zamanlarda siyasi çıkar değil, ülke menfaati için aklı selimle hareket etti.

28 Şubat darbesinde de, 367 krizinde de çizgisini değiştirmedi.

Siyaset onu tevazudan koparamadı.

Acı haberi bu yüzden, bütün kalpleri dua için birleştirdi.

Kendisi ile bir görüşmemizde, yaşadığı işkenceleri anlatmıştı.

İnsanın kanını donduracak cinsten...

Anayasayı yıkıp, Meclis iradesini yok sayan bir darbenin bütün hukuksuzluğu içinde...

Ayaklarında halen işkence izlerini taşıdığını anlatmıştı.

Belki de bu izler onun "bir saniyesine hakim olamıyoruz" dediği hayatında, hırs göstermeden, insana sevgi öncelikli yaşamasını sağladı.

"Ülkeyi paylaşamadığı sol liderle yıllarca aynı hücreyi paylaşması", onda bir arada yaşama bilincini pekiştirdi.

"Suçsuz" yere yattığı 7 yıllık cezaevi hayatı garip bir şekilde, sivil hayata daha kamil bir düşünce yapısı ile dönmesini sağladı.

Şiddetten uzak, inancın lezzeti içerisinde...

Yine de yaşarken anlaşılamadı.

Bütün gayretlerine rağmen oy patlaması yapamadı.

Ancak arzu ettiği gibi 'Sonsuzluğun Sahibi'ne yürürken, sevgi patlaması yaptı.

Ruhu şad olsun!

Elim kazaya rağmen, umut ve korku arasında 3 gün geçirmek zorunda kalan sevenlerine ve ailesine Allah sabr-ı cemil versin.

Türkiye'nin başı sağ olsun...

 

Bu haber 479 defa okundu.