En Sıcak Konular

Obama Türkiye'den ne isteyecek?

28 Mart 2009 09:51 tsi
Obama Türkiye'den ne isteyecek? ABD Ankara Büyükelçi'si James Jeffrey Obama ziyareti öncesi neler söyledi?

Sabah

SUNUŞ 
James Jeffrey Türkiye'ye ilk kez 1983'de genç bir diplomat olarak geldi. O bir Vietnam gazisiydi. Ve hür dünya için Kore'de kan döken, NATO'nun uç karakolunda diplomasi hayatına adım atması anlamlıydı. Türkiye'de o günlerde, demokrasiye dönüş sancıları yaşanıyordu. 12 Eylül askeri darbesi Türk siyaset satrancının oyuncularını masadan atmış, yeni oyuncular oturmuştu. Jeffrey, Adana'daki Amerikan Başkonsolosluğu'nda göreve başladığı zaman Turgut Özal rüzgârı esiyordu. Kısa süre sonra Adana'dan Ankara'ya gelen Jeffrey, 4 yıl boyunca Türkiye'de yaşanan siyasi ekonomik ve sosyal değişimi izledi. 

Jeffrey'in ikinci gelişi ise 1999'da oldu. Türkiye'de siyaset satrancının oyuncuları yine değişmişti. Artık Turgut Özal yoktu. Askeri rejimin siyasi yasaklarına karşı girdiği kavgadan galip çıkan Süleyman Demirel 1993'de Özal'ın ölümünün ardından Çankaya'ya tırmanmıştı. Jeffrey 2002'de Türkiye'den ayrılırken ise yine oyuncular değişmişti. 12 Eylül'den sonra küllerinden doğan Bülent Ecevit ise yarattığı Demokratik Sol Partisi'ni kimseye emanet edemeyip 3 Kasım 2002'de sandığa gömmüştü. Çankaya'da ise Ahmet Necdet Sezer vardı. Aslında o günlerde Türk siyaset satrancında bütün taşlar yerinden oynamıştı. Demirel ve Özal'ın partileri sandıkta erimiş, masaya Tayyip Erdoğan oturmuştu. Yani, Türkiye yine bir yol kavşağındaydı.
 

Amerikalı diplomat, 26 yıl sonra ,Türkiye'nin yeniden yol kavşağına geldiği tartışmalarının yaşandığı bir dönemde Ankara'ya Büyükelçi olarak döndü. Kimilerine göre, Türkiye laiklikten uzaklaşıp İslam'a kayıyor. Kimilerine göre ise gerçek demokrasiye geçişin sancısı yaşanıyor. Batı'dan kopup İslam dünyasına kaydığımızı iddia edenler de var. "NATO'dan çıkalım, Rusya'yla ittifak yapalım" diyenler de! 3 kritik dönemde Türkiye'deki değişimi yaşayan ABD Büyükelçisi'yle, Amerika'daki değişimin simgesi Başkan Obama'nın gelişi öncesinde uzun bir söyleşi yaptık. Jeffrey, Başkan Bush'un Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı'yken Türkiye'ye atandı. O sadece Türkiye, Irak ,Ortadoğu uzmanı değil. Aynı zamanda da kamuoyu diplomasisi ustası. Yani kamuoyu oluşturmasını çok iyi biliyor ve gözlerden kaçan çok anlamlı mesajlar veriyor. Yeni ABD Büyükelçisi'yle, Çankaya'daki konutunun geniş bahçesine bakan satranç odasında masanın başına oturduk. Hem yaşanan tartışmaları hem de Washington ve Ankara'daki satranç oyuncularıyla yeni oyunu konuştuk. 

Türkiye'de hep siyasette yol kavşaklarında görev yaptınız. "Laiklik ve İslam" tartışmasının yaşandığı bu günlerde geri döndünüz. Sizce Türkiye yine bir yol kavşağında mı? - Bakın her ülke yol kavşaklarına gelir. Ülkeler için son duraklar yoktur, yolculuklar vardır. 1983'te Türkiye demokrasiye dönerken geldim. Adana'da seçimleri izledim. O günler askeri ve siyasi ilişkilerimizi de yeniden başlattığımız (reset) günlerdi.

* Kore Savaşı'ndan beri Türkiye ve ABD çok yakın ilişki içinde olduğu halde neden 1983'te ilişkilerimizi yeniden başlattık dediniz? - Çünkü o günlerde SEİA'yı ( Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması) yaptık. O anlaşmayla Soğuk Savaşı başarıyla bitireceğimiz işbirliğini başlatıyorduk. Ve başarıyla da bitirdik. 1990'larda Balkanlar ve Ortadoğu'da yeni sorunlarla boğuştuk. Türkiye, 90'lı yıllarda da değişim ve gelişimini sürdürdü. Türkiye çok coşkulu ve çok yönlü bir ülke. 5 derece bu tarafta ya da 5 derece şu tarafta olmasına inananlar var. Açık ve demokratik bir toplum. TV'lerde değişik fikirler çatışıyor ve tartışılıyor. Hayranım. 30 yılda gerçekten değişim var. Açıkça konuşulmayan etnik ve dini konular tartışılıyor. Kürtler ve Aleviler gibi. Bunlar olgunlaşan bir toplumun işaretleri.

* Ama bütün bu tartışmaları kutuplaşmanın işareti olarak görenler de var. - Hayır aksine toplumun birliğini gösteriyor. Tartışmalar güçlü Türk ulusal kimliği altında yapılıyor. Dengelerini koruyarak Türkiye'yi ileriye taşıyor.

* Bazıları " Laiklik tehlikede" diye korkuyorlar! Sizin de böyle bir kaygınız var mı? - Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda- ki temel yapısının korunacağından eminim. İnsanlar kaygı duyabilir, farklı yorumlayabilir. İniş ve çıkışlar olacak. Aynen Amerika'da olduğu gibi. 1950'lerde Amerikalılar siyasi açıdan çok daha dindardı Amerikan kamu hayatında dinin daha etkili olmasını isteyenler bile oldu. Ama 1800'lerde gerçekleşen din ve devlet ayrımı temel ilke olarak kaldı.

* Clinton Ankara'da "Ilımlı İslam" demedi. Laikliğin altını çizdi. Obama Bush'un "Ilımlı İslam" tanımından vaz mı geçti? - ABD'nin Türkiye'ye temel bakışında bir değişiklik yok. Sadece değerlerine yapılan vurguda bir ton farkı var. Dışişleri Bakanımız laiklikten söz etti ama Türk toplumunun Müslüman kimliğini de vurguladı. Aynen Amerikan toplumunun Hıristiyan kimliğini vurguladığı gibi. Biz "ABD Hıristiyan bir ülke" demeyiz. Sadece "Hıristiyanlığa inanan insanların çoğunlukta olduğu ülke" deriz. Clinton, Türkiye'yi bu çerçevede tanımladı. ABD'de de benzer bir gerginlik yaşıyoruz ama bir tehdit oluşturduğunu düşünmüyoruz.

* "Ilımlı İslam" rahatsızlığı varken Bush yönetimi neden ısrarla Türkiye'yi böyle tanımladı? - Şu andaki yönetim bu tanımı kullanmıyor. Geçmişte neden kullanıldı diyorsanız? Teröristler, Müslümanlığı bir hareket noktası olarak kullandılar. Bu da genel bir kaygı yarattı. Aslında terör, Müslüman olsun ya da olmasın Türkiye ve ABD dahil bütün ülkeleri tehdit ediyor. Ama bu durum, Müslümanlar'ın çoğunluğunun teröristleri desteklemediği düşüncesine götürdü. Bu bakışla da "Ilımlı Müslümanlar ve Radikaller" dendi. İnsanlar "ılımlı ya da radikal" olur. Ülkeler olmaz. Devletler devletlerdir. Bazıları kendilerini İslam diye tanımlayabilir. Türkiye tanımlamıyor. Bazılarının anayasasında dinin önemli yeri var. Ama Türk anayasasında din yok.

* Türkiye 50 yıldır Batı'nın en güçlü müttefiki oldu ama özellikle AB yüzünden büyük hayal kırıklığı yaşıyor. Sizce Türkler haksız mı? - Her şeyden önce Türkiye Batı'nın müttefiki değil, parçasıdır. 16 ve 17. yüzyıldan beri Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Avrupa'nın bir parçası oldu. Osmanlı coğrafi ve yapısal olarak Avrupa'nın içindeydi.

* Türkler "Kore'de savaştık 1950'den beri NATO'ya en fazla katkı sağlayan ülkeyiz" diyorlar. Bu nedenle de hayal kırıklığı yaşanıyor. - Türkler'in duygularını anlıyorum. Evet Kore'de savaştınız. NATO'ya en fazla katkıyı siz verdiniz. Kosova'dan Afganistan'a bütün askeri operasyonlara en fazla katkıyı yine siz verdiniz. Avrupa'ya katkınızın takdir edilmesinin ve Avrupalı kimliğinizin tanınmasını beklemekte haklısınız.

* Obama'nın Türkiye'yi kucaklamaya geldiğini söyleyenler var. Ne dersiniz? - Obama gelince neler düşündüğünü anlatacaktır ama bence gelişi Türkiye'nin başarısıdır. Ankara'dan 1000-1500 km. herhangi bir yöne bakın, Amerikan dış politikasını uğraştıran çatışmalar ve sorunların olduğunu görürsünüz. Gürcistan, Balkanlar, Arap - İsrail sorunu, Suriye, Irak, İran Afganistan, Ermenistan, Azerbaycan, Dağlık Karabağ hepsi Amerikan yönetiminin uğraştığı çok zor sorunlar. Obama yönetimi sorunlara açık, çok yönlü, şeffaf bir yaklaşım ortaya koyuyor. Dostlara ve ortaklara ihtiyacı var. Türkiye ise ABD'nin doğal dostu ve ortağıdır. Ayrıca bu bölgede de tarihi tecrübesi var.

* Siz kamuoyu diplomasisi uzmanısınız. Çok ilginç ziyaretler yapıyorsunuz. Gelir gelmez ilk olarak Sakarya Anıtı'na gittiniz. Anlamı ve mesajı neydi? - Her şeyden önce sadece Türkiye için değil bütün 20. ve 21. yüzyıl boyunca Mustafa Kemal model bir liderdir. İkinci olarak onun modernTürkiye'yi yaratmasıyla askeri mücadelesini ayrı düşünmek mümkün değil. 1915'den başlayarak Sakarya zaferine kadar geçen 10 yıl gerçekten olağanüstü bir hikâyedir. Tarihte birçok askeri lider gördük. Napolyon gibiler kendi ülkelerini değil etrafındakileri de felakete sürükledi. Büyük İskender de aynı kategoridedir. Atatürk ise askeri zaferi kullanıp, bunu diplomatik, ekonomik ve siyasi reformlarla güçlü bir Türkiye yarattı. Kendi halkına değil bütün bölgeye hizmet etti. Olağanüstü bir olaydı. Bu nedenle Sakarya Anıtı'nı ziyaret edip takdirimi göstermek istedim.

* Dikkatini çeken ikinci ziyaretiniz Maltepe Camisi'ne oldu. İlk kez bir ABD Büyükelçisi'nin cami ziyaret ettiğini gördüm. Herhalde bir anlamı var ? - Ben Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu birçok ülkede yaşadım. Bizim için bir ülkenin kültürel alt yapısı, basın özgürlüğü ve toplumun dini değerlerine ulaşmak önem taşıyor. Türk toplumunun büyük çoğunluğunun dini değerlerine ulaşmak ve saygımı göstermek için camiye gittim.

* Obama Türkiye'den ne isteyecek? - Obama bütün bu sorunları konuşacak. Nerelerde uzlaştığımızı görecek. Eğer tam uzlaşma içinde değilsek, karşılıklı neler öğreneceğimize bakacak. Ayrıca Türkiye çok önemli bir ülke. Gelişen Türkiye'yi destekleyecek.

* Türkiye 50 yıldır NATO'nun üyesi. 50 yıl sonra NATO'dan çıkılmasını savunan bazı eski generallerin açıklamalarını duyunca ne düşündünüz? - Türkiye'de fikir özgürlüğü var. Herkes düşüncelerini açıklıyor. Katılmasak da fikir özgürlüğü güzel bir şey ama Türkiye'nin NATO'da önemli rol oynaması konusunda bürokraside, siyasi partilerde ve Türk ordusunda genel görüş var.

* Şu anda Türkiye, ABD ve Batı için Soğuk Savaş dönemine göre ne kadar önemli? Az mı çok mu? - Daha az ya da daha çok diye bir karşılaştırma yapmak istemiyorum. Ama şunu söyleyeyim. Başkan Obama Londra'daki G-20 toplantısına, NATO zirvesine katılacak ve Prag'da AB Dönem Başkanı'nı ziyaret edecek. Bütün bu kuruluşlar için Türkiye son derece önemli.



Bu haber 714 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,379 µs