darbe olabilir... | " /> darbe olabilir... | "/>

En Sıcak Konular

Kışlalı'ya göre darbe olabilir...

26 Mart 2009 12:25 tsi
Kışlalı'ya göre darbe olabilir... Org. Özkök'ün 'Artık darbe olmaz' açıklamasından sonra, TSK'ya yakınlığıyla bilinen Kışlalı, dünkü köşesinde 'Olmaz olmaz deme' başlıklı ilginç bir yazı kaleme aldı.

Mehmet Ali Kışlalı/Radikal

Olmaz olmaz deme...

Çok geniş bir kesim artık Türkiye’de rejime müdahale olmayacağını söylüyor. Bu yıllardır devam eden bir görüş, Ergenekon adlı dava süresinde hep vurgulana geldi. Ben bu yinelemeleri hep; karanlıkta korkanların ıslık çalmalarına benzetirim... Bu görüşü, gereken sağlam gözlem ve değerlendirmelere dayanmadan öne sürenlerin pek inandırıcı olmadığını düşünürüm.
Eski Genelkurmay Başkanlarından Hilmi Özkök’ün değerlendirmesi ardında başka gerekçelerinin olduğunu sanıyorum. Onu şimdi irdeleyeceğim hususların dışında bırakıyorum.

Devam etmekte olan ve hemen her gün bir yeni ‘darbe’ hazırlığı iddiasının içine yerleştirildiği ‘Ergenekon’ davası ile ne gösterilmek istenen;
‘Yıllardır Türkiye’de çeşitli çevrenin darbe hazırladığı’nı ıspatlamak değilmi?
Şimdi; bu yaklaşımla siyasi iktidarın, kimi çevreyle
işbirliği halinde ‘darbe önleme’ misyonu üstlenmek
istediği görülmüyor mu?
Demek yıllardır ‘artık darbe olmaz’ denirken, ‘Ergnekon iddilarına göre’, ülkede harıl harıl ‘darbe hazırlığı’ yapılıyordu.

Uzun mesleki yaşamında, başarılı olmuş üç darbe olayını yakından izlemiş, yazılanları okumaya çalışmış, olanak sağladıkça bu olayların kahramanlarıyla konuşmuş bir basın mensubuyum. Kişisel görüşlerimi, bunca yıldır yazılarım ve az da olsa, konuşmalarımla ortaya koymuş bulunuyorum. Onun için bu ‘darbe’ ya da ‘askeri müdahale’ konusunda değerlendirme yapmıyorum. Sadece başarıya ulaşmış ‘darbe ya da müdahale’lerin hangi koşullar altında ortaya çıktıklarını, kitaplardan okuduğum gerekçelerle değil, kendi gözlemlerime göre izah etmeye çalışıyorum.

O zaman da; “Fizik ya da kimyadaki kurallar gibi, belli koşullar bir araya geldiğinde, darbelerin-müdahalelerin önlenemeyeceği noktasına varıyorum.”
2002 yılı sonunda AKP iktidara geldiğinde geniş bir kesimin “Eyvah laik temelli anayasal rejim tehlikeye giriyor. Erbakan’ın bilinen ve uzun yıllar mücadele edilen fikirleri şimdi bir başka lider kadrosu elinde uygulanmaya çalışılacak” diye kaygılanmaya başladığını biliyorum.

Bu kaygı yumağının varlığından ve hangi çevreleri daha fazla rahatsız ettiğinden, geniş bir kamuoyu gibi, kimi meslektaşlarımın da bilgi sahibi olduklarından hiç kuşkum olmadı. Ama ben bu kaygı merkezleriyle ilgili olayları ve gelişmeleri yakından izlemedim. Fazla da önemsemedim. Çünkü yukarıda işaret ettiğim gibi; müdahale havasının ve ortamının yaratılması için gerekli, ülke çapındaki gelişmelere ve onların etkilerine dikkat ettim.

Örneğin; Harp Akademileri’nde, AKP iktidarı başında, bir seminer sırasındaki öğle yemeğinde geçen, basit görünen bir olaya bu köşede birkaç kere dokundum.
Masada bir meslektaşım, yemekteki yüksek rütbeli
general-amirallere sormuş; “Şimdi bu iktidar döneminde, orduevlerine başı türbanlı iktidar mensubu bayanların girmesine izin verilecek mi?” demiş; ”Kurallar değişmedikçe giremezler” yanıtı almıştı.
Genelde askerler, rütbeleri ne olursa olsun, böyle durumlarda, kendi askeri konuları dışındaki, hele hele siyasi içerikteki sorulara yanıt vermezler. Konuşmalara da katılmazlar. Sadece dinlerler.

2002’de iktidar olan AKP, bilinen görüşlerine ilk yasama dönemlerinde istedileri gibi uygulama alanı bulamadılar. Bu, kamuoyuna önderlik eden Cumhurbaşkanı ile Genelkurmay Başkanı doğrudan ya da onun direktifiyle yapılan bilgilendirme toplantılarında, görev verdiği 2. Başkan vasıtasıyla açıklanan görüşlerle, önlenmeye çalışıldı.

Böylece o dönemde ciddi bunalımların eşiğine gelindiyse bile bunlar kamuoyuna yansımadı.
Ama şimdi ortaya çıkan, doğru olup olmadıkları henüz bilinmeyen birçok gelişme yaşandığı belirtiliyor.

Bu ‘gelişmeler’in AKP siyasi iktidarından kaygılanan çevrelerin kaygılarının tırmanması ve başka yasal yöntemlerle engellenemez, sınır tanımaz hale gelmesi durumunda ‘olmaz’ denilen yöntemlerin düşünülmeye başlandığını gösteriyor.
Onun için öncelikle; ‘olmaz’ denilenin olmaması için yapılması gerekenin daha ciddi düşünülmesi gerekiyor.



Bu haber 798 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,363 µs