Bağdat ziyaretinin şifreleri

24 Mart 2009 11:42 tsi
ABD Irak’tan çekilme planları yapıyor, ama Türkiye yerli yerinde duracak. Cumhurbaşkanı Gül’ün temaslarında öne çıkan ve bu ziyaretin teyit ettiği bir mesaj var. Türkiye’ye verilen güvence nasıl test edilecek? Ve bir tabu daha yıkıldı...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 33 yıl aradan sonra Bağdat’a yaptığı iki günlük ziyaret öngörülen görüşmelerin yapılmasıyla bugün sona erecek.

Bağdat’ta Irak devlet başkanı Celal Talabani’nin yanı sıra Bölgesel Kürdistan Yönetimi’nin yöneticileriyle de görüşen Gül’ün temaslarının sonuçları yakın zamanda görülecek. (Bknz. Bağdat ziyareti: Bir şeyler olacak/İyibilgi)

Gül’ün temasları arasında, Türkmen milletvekilleri ile Şiiler başta olmak üzere diğer dini kesimlerin temsilcileri de vardı.

Gül’ün temaslarında bütün kesimlerle görüşmeye özen göstermesi elbette ki tesadüfi değil. Bu görüşmeleri diplomatik teamüller çerçevesinde yapılan görüşmeler olarak ele almak da son derece yüzeysel bir yaklaşım olur.

Çünkü Irak’tan aşamalı olarak çekilme planları yapan ABD’nin askeri varlığını bölgeden çekmesiyle beraber, Türkiye’nin bölgedeki rol, önem ve ağırlığı çok daha belirgin hale gelecek.

Ancak Türkiye’nin bu rol, önem ve ağırlığa uygun bir pozisyon alması, Kürt liderlerle görüşmeyen, devlet başkanı Talabani’ye adı konulmamış bir tavır içerisinde olan bir anlayışla mümkün değildi, olamazdı.

Nitekim bir süredir gayet incelikli adımlar atılarak bugünkü ortam yaratıldı. Irak ve bölgesel güçler, Türkiye’nin önem ve ağırlığının zaten farkındaydı. Bağdat ziyaretiyle atılan adım ve Gül’ün ziyaretine verilen önem, bunun teyit edilmesi olmuştur.

Görüşmeler içerisinde PKK konusu, beklendiği şekilde, en ağırlıklı gündem maddesiydi. Nitekim Neçirvan Barzani, Türkiye’ye kendi topraklarından herhangi bir saldırıya izin vermeyecekleri yönünde güvence vermiştir.

Bu, beklenen bir yaklaşım olduğu için “sürpriz” olarak değerlendirilecek bir boyutu yok. Ama asıl sürpriz, bu “güvencenin” anlam ve içeriğiyle ilgili.

Önümüzdeki günler, bu güvencenin pratik olarak nasıl bir anlam ifade ettiğini ortaya koyacak.

Neçirvan Barzani’nin Türkiye’ye istenen güvenceyi verdiklerini deklare ettikten sonra, “genel bir af çıkması halinde dağdan inmelerin hızlanacağı” görüşünü savunmasına da bir mim koymakta fayda var.

Bu arada, Cumhurbaşkanı Gül, gazetecilere temas ve görüşmelerini anlatırken “Kürdistan” ifadesini kullandı. Bunun kendisine “Kürdistan mı dediniz?” diye sorulması üzerine de Irak anayasasında bu bölgenin “Kürdistan” olarak adlandırıldığını hatırlattı.

Bir sözcük etrafında yıllardır kopartılan “fırtına” ve yaratılan bir “tabu” da böylece yıkılmış oldu.

Gül’ün Irak ziyaretinin neden “tarihi” olduğunun asıl cevabını, bundan sonra alabileceğiz. Bu nedenle gelişmeleri her zamankinden daha büyük bir dikkatle izlemek gerekiyor.

Hasan Soylu www.iyibilgi.com

Bu haber 698 defa okundu.