o geziye nasıl bakıyor? | " /> o geziye nasıl bakıyor? | "/>
Önce Amerikan ordusuyla savaşan direnişçiler, ardından ülkede alttan alta körüklenen mezhep düşmanlığının beslediği çatışmalar, şimdi de güçlenen merkezi yönetimle Kuzey Irak arasında gerilen ilişkiler… 2003 yılında Amerikan birliklerince işgal edilen ve kan gölüne dönen Irak, tam ABD’nin çekileceği, “istikrar yakalanıyor” dediği bir dönemde Kerkük ve bölgesel haklar konusunda ısrarcı olan Kuzey Irak Kürt yönetimiyle Bağdat’taki Irak hükümeti arasındaki krizle yüz yüze… Üstelik Cumhurbaşkanı Gül’ün Bağdat ziyareti sırasında Kuzey Irak’ta bir Kürt ailesinin cenaze merasimine yönelik gerçekleşen ve onlarca kişinin öldüğü bombalı saldırı bu gerginliğin kanlı bir mücadeleye dönüşeceğine yönelik en açık gösterge olarak algılandı.
Elbette Irak’ta çıkacak bir kriz sadece tüm gücünü Afganistan’a yönlendiren ve ülkede bir an önce istikrarın sağlanmasını isteyen Obama yönetimini etkilemeyecek. Başta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkeleri bundan etkilenecek. Cumhurbaşkanı Gül Bağdat’a gerçekleştirdiği tarihi ziyarette Türkiye’nin Irak’a verdiği önemin altını bir kez daha güçlü bir şekilde çizdi. Ayrıca önceki yıl yapılan ve iki ülkeyi stratejik ortak konumuna taşıyan anlaşmanın pratik olarak uygulamalarını da ortaya koymuş oldu.
Cumhurbaşkanı Gül Irak’ta yaptığı açıklamalarda Irak’ın istikrarı ve Türkiye’nin güvenliği arasındaki ince dengenin gözetildiği mesajını verdi. Cumhurbaşkanı Gül beklenenin aksine programına Erbil gezisini almayarak Kuzey Irak yönetimine “merkezle sorun yaşarsan kimin yanında duracağımız belli” mesajı verdi. Zira Gül uçakta yaptığı açıklamada kenti ziyaret etmemesini güvenliğe, Barzani’nin Bağdat’a gelmemesini ise yerel yönetimle merkezi yönetim arasındaki soruna bağladı. Gül bu sorunun tehlikeli bir noktaya yaklaştığını da ima etti.
Diğer yandan Cumhurbaşkanı Kuzey Irak yönetimine ikinci bir mesaj göndererek ilk kez konuşmasında “Kürdistan” tabirini kullandı. Bu tabiri kullanmasına ise Kürdistan sözcüğünün Irak anayasasında geçmesini gösterdi. Bundan şu anlam çıkabilir: Türkiye, federatif yapıdaki Kuzey Irak’la ilişkilerini geliştireceğini, onun varlığını kabul ettiğini belirtiyor. Ancak bu eski pozisyonundan da geri adım attığı anlamına gelmiyor. Zira Gül Irak anayasasını işaret ederek “anayasada ne yazıyorsa o” diyor. Böylece yine merkezi hükümeti işaret ediyor. Kuzey’in anayasada daha fazla değşiklik yapamayacağını artık herkes biliyor. Giderek güçlenen ve Peşmerge’lerle çatışmayı göze aldığı sezilen Maliki hükümetinin anayasada Kürtler aleyhine bir düzenlemeye gitmesi halinde Türkiye’nin nasıl bir tepki vereceğini aşağı yukarı ortaya koymuş oluyor.
Öte yandan Talabani’nin PKK’ya ya silah bırakması ya da ülkeyi terk etmesi artık PKK’nın geleceğinin hangi yöne evrileceğine ilişkin en somut delil niteliğinde. Zira Nisan ayında yapılacak Kürt konferansında PKK’ya silah bırakması çağrısı yapılması bekleniyor. Bu Talabani’nin açıklamasıyla örtüşüyor. Konuşulan senaryolarla ilgili diğer bir örtüşme ise “ya da ülkemizden çekin gidin” resti. Zira PKK yönetiminin Avrupa ülkelerine gönderilmesi özellikle Obama yönetiminin de “af ya da silah bıraktırma” konularında gerçekleşmesini istediği bir seçenek.
Aslına bakılırsa bu açıklamalar şunu ortaya koyuyor: Cumhurbaşkanı Gül’ün Irak gezisi ülkenin ekonomik kalkınmasına ve istikrarına Türkiye’nin verdiği ve vereceği desteği ortaya koyuyor. Böylece iki ülke arasında meydana gelen sorunlar da bir bir ortadan kalkıyor. Bağdat ve Kuzey Irak PKK ile mücadelede artık son noktaya gelindiği ve üstlerine düşeni yapacağı mesajını verirken, Türkiye mesajlarında Irak’ın kalkınma ve istikrarını, aynı zamanda merkezi hükümetin söz hakkını savunuyor. Irak’ın istikrarının bozulmasından endişe eden Amerikan yönetimi ise Gül’ün bu girişimine olumlu yaklaşıyor. Açıkçası bu Obama yönetiminin Irak’ta en çok görmek istediği şey. Zira bu ziyaret bölgede olumlu ve olumsuz etki potansiyeli en güçlü ülke haline gelen Türkiye’nin Irak’a açık istikrar çeki olarak görülüyor. Kuzey Irak konusu hala ikircikli olsa da bu noktada Ankara’nın eskisi gibi sert davranmayıp bölgeyi rahatlattığı düşünülüyor. Şimdi istikrar için “taviz” verme sırasının Kuzey Irak’ta olduğu düşünülüyor.
İyibilgi.com
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle