son İslam ülkesi | " /> son İslam ülkesi | "/>

En Sıcak Konular

ABD'nin kurban seçtiği son İslam ülkesi

23 Mart 2009 10:05 tsi
ABD'nin kurban seçtiği son İslam ülkesi
Sudan’ın Marmara Fahri Başkonsolosu Z. Abidin Erdem, İslam coğrafyasının uzak köşesi-ndeki bir ülkede oynanan korkunç oyunu ve Türkiye üzerindeki senaryoları anlattı:

Erdem, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Sudan Devlet Başkanı El Beşir hakkında çıkardığı tutuklama kararının ardında yatan girişimler hakkında konuştu.


Sudan’ın Marmara Bölgesi Fahri Başkonsolosu Zeynel Abidin Erdem, Haber 7 Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık’a ve site editörlerinden Osman Ateşli’ye konuştu.


Sudan’da neler yaşanıyor?  Bir annenin tavsiyesiyle Afrika’ya uzanan bir yardım elinin ilginç hikayesi… Tarihi ve ekonomik hesaplar… Dış müdahaleler sonucu kan ve gözyaşının dinmediği Sudan’ı ikinci bir Irak yapma planı :

Kaç yıldır Sudan’la ilgilisiniz bu ilginiz nereden gelmektedir? Türkiye için Sudan neden önemlidir?

10 buçuk yıldır Sudan konusu ile ilgiliyim. Meselenin başlangıç noktası hayli ilginç…
Sudan’daki tarım ilaçları fabrikası bombalandığında 190 kişi yandı. O sırada annem Florance Nighthingale’de yatıyordu. Dedi ki; “Bu Sudanlılar hep mağdur oluyor siz hep böyle bakacak mısınız ?” dedi. “Niye anne?” dedim. “Hacı Yiğit Fatma size bu kadar baktı. O kadar sizde hukuku var. Şu yanan insanlara ilaç götürecek kadar hiç düşünmediniz mi dedi?” Bizim süt annemiz Sudanlıdır. Bu noktayı hakikaten düşünmemiştik.


Annem Midyatlıdır, Hacı İbrahim Abbud’un kızıdır. Çok makbul bir ailedirler. Şeyh Abdulkadir Geylani’nin akrabalarından.  Annem “Siz bu kadar çocukluğunuzdan beri size baktılar. Çocukluğunuzdan beri süt  annelik yaptı size Hacı Yiğit Fatma, hiç bunun bedelini ödemek gibi bir şey gelmiyor mu aklınıza, bir hukuk yok mu” dedi.


Açıkçası biz bunu düşünmemiştik ve derhal harekete geçtik. Türkiye “biz ilaç gönderemeyiz. Sudan’a Birleşmiş Milletler ambargosu var. Başka ülkeden gönderebilirsiniz” dediler. Hollanda üzerinden biz ertesi gün bir uçak dolusu ilaç götürdük. O ilaçlar oradaki insanların yaralarına merhem oldu. Binlerce kişi tedavi oldu.


Sudan Devlet Başkanı El Beşir, bu hareketi yapmamdan dolayı teşekkür etmek adına beni görmek istedi. O zaman Ali Enginoba büyükelçiydi Sudan’da… Sanayi Teknoloji bakanlığında ziyaretteyiz. Haber geldi; “Devlet başkanı çağırıyor” diye. Ali Enginoba’yı da yanıma alarak kalktık gittik.
El Beşir çok teşekkür etti. Bu arada Sudan’la Türkiye arasındaki münasebetlerin nasıl olduğunu sordum kendilerine.


Aldığım cevap şaşırtıcıydı: “Türkiye’den 46 yıldan bu yana ne bakan ne üst düzey bir politikacı geldi. Batılılar bize terörist gözüyle bakıyorlar. İngilizler bizim önümüzü çok kestiler dolayısıyla barışık olamadık biz. Ne Suriye ile ne Türkiye ile ne Ürdün ile barışık olabildik. Sadece Mısırlılar Çadlılar ve Afrika’nın on tane ülkesi gelir gider. Libya’yla da kavgalıyız” dedi.
Bunun üzerine ben Türkiye ile ne yapmak istediğini sordum.

BİR OSMANLI’YI AYAĞIMA GETİRMEM


El Beşir sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye benim için büyük bir devlettir Osmanlının devamı olduğunu düşünüyorum.”


Ve hatta saraya girerken ben kapıya kadar geleceğini düşünmedim. Büyük kapı var girişte… Kapıya geldi. Efendim biz ayağınıza gelecektik siz geldiniz deyince El Beşir: “Yok dedi ben bir Osmanlıyı ve bir seyyidi ayağıma getirmem bu saygısızlığı yapamam. Ben buna müsaade edemem” şeklinde cevap verdi. Aldığım cevaptan çok etkilenmiştim.


Siz nasıl fahri başkonsolos oldunuz? Gidip siz mi başvurdunuz?


Dönünce orada yaşadıklarımı Sayın Süleyman Demirel’e anlattım. Demirel, hakikaten çapı çok büyük insandır. Beni Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e gönderdi. Cem, bir çok araştırmanın neticesinde Süleyman Demirel’e döndü. Bir hafta içerisinde İsmail Cem’in Sudan’a gitmesi hususunda Meclis’ten karar çıkardılar.


O süreç yaşanırken 1998’de El Beşir bana bir öneri ile geldi. “İstanbul’da bizim bir konsolosluğumuz yok. Biz size fahri konsolosluk versek ne dersiniz” diye sordu. Ben bu göreve “tabi” dedim. Bir sene gayrı resmi çalıştık. Daha sonra iki ülkenin onayıyla kararlar çıktı. Yaklaşık 11 senedir Sudan’ın Marmara Bölgesi Fahri Başkonsolosu’yum hem de Fahri İşadamları Derneği Başkanıyım.


Şimdiye kadar biz oraya yaklaşık 180 yatırımcı gönderdik. Hepsini ben gönderdim. Benim imzam altında olmamış bir tek yatırımcı gitmemiştir. Plastik borudan musluğa, su pompalarından fırına, oto yedek parçalarından elektrik malzemelerine birçok alanda ihracat yapılıyor. Yani bizim batı ülkelerine satamayacağımız ne varsa oralara satabiliyoruz. Daha sonra AFRA diye bir grup buraya çok büyük bir alışveriş merkezi açtı. Türkiye ile Sudan arasında çok büyük ticaretler yapılmaya başlandı. Sudan ile halen 200-300 kalem arasında ticaret devam etmektedir.


Bizim ülkemizdeki tarım ve hayvancılık modeli bu ülkede uygulanmaktadır. Sık sık Tarım Bakanı, Sanayi Teknoloji Bakanı Türkiye’ye gelmektedir. Buradan heyetler göndermekteyiz. DEİK ve TUSKON önemli çalışmalar yapıyor.


Süt annenizin Türkiye’ye geliş öyküsü nedir?


Hacı Yiğit Fatma annemizin Türkiye’ye gelme hikayesi de enteresan.. Bizim ailenin büyükleri Mısır’daki Ezher Üniversitesi’nde okur. Oradan gelirlerken dedem Hacı Ali Bey, son bir hafta kala at üzerinde gezi yaparken bir çok tenteden çadır görür. Sorar yanındaki dostuna dedem: “Bunlar nedir” der.


Dostundan “Bunlar göçmendir bunlar Sudan’dan gelmiş orada burada süreli iş yapmaktadır. Sonra Sudan’a dönerler, kimi de kalır” cevabını alır.


Dedem; “Peki Türkiye’ye niye vermiyorsunuz” deyince dostu “Şu tentelerden kaç tane isterseniz bütün aileyi olduğu gibi verebiliriz” karşılığını verir. Dedem oradan 18 kişilik bir aile getirir. 1910 ya da 1908’lerde yaşanıyor bu söylediklerimiz. Bu insanlar bizimle yaşayarak geliştiler. Evlendiler çoğaldılar Çanakkale savaşına katıldılar. Şehit olanlar oldu. Bizim sütannemizin kocası, iki çocuğu ve dört kardeşi Çanakkale’de şehit düşmüştür.
Sudan Türkiye’ye tarihten çok bağlı bir ülkedir.


AVRUPA’YA 182 YIL YETECEK GAZI VAR


Bir süredir El Beşir’in yıldızı Batı ile bağdaşmıyor orada yanlış yapılan bir şey mi var. Batıyı rahatsız eden şey nedir?


Öncelikle ben size Sudan’ı anlatmak istiyorum. Sudan Türkiye’nin 3.1 büyüklüğünde bir coğrafya.. Nil nehrinin sağında ve solunda aşağı yukarı 100 kilometrelik alanda nereye giderseniz gidin kuyu açın su çıkar. Aşağı yukarı 2000 küsur Km’ye tekabül ediyor. Çok yakın mıntıkalarda 20 metreden su çıkarabiliyorsunuz. 20 metre derinliğe inince gözyaşı kadar temiz su bulabilirsiniz. Çünkü orada kirleten bir şey yok.


Darfur dediğimiz bölge Türkiye’nin 1.1 misli büyüklüğündedir. Sudan’ın tüm nüfusu 42 milyon civarıdır. Sudan’ın yer altı kaynakları çok zengin. Sadece Darfur’daki gaz kaynakları ortalama 182 yıl Avrupa hiçbir yerden gaz almasa yeter onlara.. Avrupa’nın 182 yıllık gaz ihtiyacını karşılayacak gaz Derfur’da stokta… Güney Sudan zengin petrol yataklarına sahip. Yıllık yaklaşık 2 milyon 500 milyon varil petrol her yıl çıkarılarak işlenmektedir. Sudan çok büyük bir devlet. Çok hakim bir noktada ve Orta Afrika’nın denize açılan noktada iyi limanları ve servis yolları olan bir çok problemini hemen hemen çözmek üzere olan bir devlet.


IRAK’TAKİ SENARYONUN AYNISINI UYGULUYORLAR


Amerika Irak’ı işgal ederken bir çok gerekçe öne sürdü. Peki, Irak’ta nükleer silah bulundu mu?

Kimyasal silah bulundu mu? Uluslararası barışı tahrip edecek derecede büyük bir güç bulundu mu?

Fakat hep dediler “var”. “Gidiyoruz buluyoruz ve dünyayı kurtarıyoruz” dediler. Nerde o kurtardıkları dünya ve buldukları silahlar. Buna karşı 4 milyon insan öldü. Hak hukuk kayboldu. Ülke parçalara bölünerek ülke etnik güçlerin eline geçti.


Burada bir oyun var. Burada çok büyük bir oyun var. Amaç bu ülkenin iç meselelerini bahane edip topraklarına el atarak bu ülkenin yer altı kaynaklarına ortak olmaktır.


Bu oyun nedir: Bir kere Darfur’da yerli vatandaşın devlete isyanı ve yerli vatandaşın ona tasallutu yoktur. Darfur’da bindirilmiş kıtalar vardır. Batı Afrika ülkelerinden getirilir. Bunlar Müslüman değildir aralarında Müslümanlar varsa da Arap değildir. Darfur arazilerini işgal etmekte ve yerlileri tazyik altına almaktadır. Hükümette bu karşı bir tedbir olsun diye askeri birliklerini tampon bölgeye koyarak huduttakilerin içeri girişlerini engellemiştir. Girenleri de bazı bölgelerde toplayıp onlara insani yardımları devam ettirmektedir.


KATLİAMIN İSPATINI YAPABİLEN YOK


Katliam var diyorlar. Katliam var diyenler bunun ispatını yapabilir mi? Biz Bosna’da ispatını yaptık. Osmanlı döneminde Ermenilerin Erzurum’dan Van’a, Van’dan Kars’a ve Urfa’ya kadar coğrafya üzerinde yaptıklarını ispatladık ve bizi öldürdükleri yerleri bulup çıkardık. Peki, Darfur’da öldürüldü dedikleri toplu mezarlar nerede?


Hangi coğrafyaya gömüldü? Nasıl bunlar yüz bir iki yüz bin kişi denile biliniyor. Nerede bu binlerce kemik yığını…


Bunu halkın ağzındaki bir hikaye ile anlatayım. Koyun çeşmenin alt taraflarında su içmeye yanaşıyor. Kurt çeşmenin tam çıktığı yerden bağırıyor. “Koyun” diyor: “suyu bulandırma.”
Koyun: Kurt abi! Ben aşağıdayım sen yukarıdasın. Ben nasıl suyu bulandırırım.”
Kurt “Bak koyun diyor sana bir daha söylemiyorum. Suyu bulandırırsan gelir seni yerim” diyor. Burada mesele suyu bulandırma işidir. Mazeret işidir Siyonların büyük oyunudur.


Onun için bu oyuna Irak’ta dünya geldi. Yarın İran’da da gelebilir. Öbür gün Sudan’da da gelebilir. Maalesef Müslümanların talihsizliğidir bu. Bu kadar iyi havari kesilmiş uluslar arası mahkemelerin Filistin’de ne yaptıklarını sormak istiyorum. Yaklaşık olarak 2  milyon insan öldürülmüştür. En son olaylarda 20 gün gibi bir sürede İsrail 1300 kişiyi öldürdü. Bunun hesabını kim sordu? Bunlar it, ot, toprak değil ki. Bunlar insan. Ve dünyanın gözü önünde çoluk öldürüldüler. Bunları İsrail’e kim sordu? Peki Sudan’dan olmayan bir katliamın hesabını nasıl soracaksın?

BATI, SUDAN’I İŞGAL ETME PEŞİNDE


Peki Sudan’da yapılmak istenen ne? Bu yalnızlaştırma politikası şimdi cezalandırmaya dönüştü bundan sonra ne olabilir?


İşgal. Şimdi onun zemini hazırlanıyor. Çiçek götürmeleri beklenemez.


El Beşir nasıl bir yol izliyor?


El Beşir çok güçlü. Halk onu çok destekliyor. Muhalifleri var tabi ki. Bir de Türkiye’de olduğu gibi ulusal düşmanlar var. Nüfus cüzdanını taşıyorsunuz. Türkiye’de Ermeni katliamından özür dileyen hainler var. İşbirlikçiler var. Satılmışlar var. Aynen orda da var. Bir adam çıkıyor diyor ki; öldürülen insanlardan ötürü özür diliyorum. Peki kim öldürdü? Baban mı öldürdü. Deden mi öldürdü? Babanla deden öldürdüyse özür dile kabul ediyorum. İşte bu hainler sürüsü, bu menfaat koridorunun içinden geçen bu sürü bugün Sudan’da da var, Filistinde de var yarın Ürdün’de de olacak. Şu an Suriye’de de mevcut, dün Lübnan’da da vardı. El Beşir’e tazyik yapıp düşürme çabaları nafile ama deneyecekler ve zorlayacaklar.


Sizinle yaklaşık 15 röportaj yaptık. Geri dönün Irak için söylediklerime bir bakın. Hiç bu gelişmeler yaşanmamışken Irak’ın nasıl bölüneceğini anlatmıştım size… Kürt devleti kurulabileceğini, Türkiye’nin bölünme tehlikesi atlatabileceğini… Sayfalarınızda yayınladınız. Şimdi Sudan’da da aynısı yapılmaya çalışılıyor. Ne olacağını ben size söyleyeyim: zengin petrol kaynaklarının bulunduğu alanları işgal edecekler. Birleşmiş Milletler adı altında gelip “sulh barış yapacağız” diyecekler. Sonra bu biz buraya el koyduk diyecekler. Kazma kürek getirin de şurada ne var ne yok bakalım diyecekler. Sonra petrol çıkınca da biz bunu bulduk. Bu mal bizim malımız diyecekler.


PETROLÜN BULUNMASI İLE İÇ SAVAŞ AYNI ANDA BAŞLADI


Ben burada bütün dünyaya sesleniyorum. 8 sene evvel petrol kaynaklarının bulunduğu Güney Sudan’da iç savaş başladı. Yüzde 2 olan Hıristiyan nüfusun bütün dünya imdadına koştu. Günde binlerce Müslüman öldürüldü. Bunların hesabını niye sormadılar? Sudan o kadar zorlandı ki bu eyleme karşı varsayın ki yüzde 5 Hıristiyan vardır varsayın ki yüzde 10. Yüzde 30’luk kesim devletin gelirlerine ve devletin yönetimindeki bakanlıklarına oturdular. Burada bir adaletsizlik yok mu?
Onun için 5 sene içerisinde isterse çizdiği sınırı ayıracak. Ki onu da yapacaklar. Başladılar çünkü. Onun için Sudan’ı 3 parçaya bölme provokasyonu şu an gündemde ve masanın üzerinde..


Hükümetin Sudan konusundaki tavrını nasıl buluyorsunuz?


Doğru buluyorum.  Başbakan Erdoğan son olarak 5 Kasım’da ABD Başkanı George Bush’u ziyaret ederken beş altı madde içerisinde bir tanesi de Sudan diye ortaya çıktı. Başbakan bir anda Sudan gündemi açtı ve “Sudan’a bu haksızlığın yapılmaması konusunda tavsiyemdir” diyerek talepte bulundu. Herkes çok şaşırdı ama Başbakan’ın böyle bir plandan bilgisi vardı.


Politika yapanlar, ayakta uyumayanlar ve işbirlikçileri olmayanlar tarih bilgisine sahiptirler. Ve tarih bilgisinden bir slogan doğuyor. Birinin hakkına biri tecavüz eder öbürü susarsa bu uyumayanlar, sloganlarını başlatırlar: “Susma sustukça sıra sana gelecek”


Türkiye’nin bu kuyrukta olduğunu kimse unutmasın. Türkiye’ye yarın sinek uçurdun diye Sinekli köyündeki sineklere dokundun diye bir efekt atabilirler. Onun için Türkiye burada susmamalı.. Bunlar hak ve hukuktur.


Yüce Sultan Abdulhamid Han Kafkasya’nın problemini aştı ve Türkistan’a kadar uzandı. Türkistan’a dervişler, bilim adamları, ilim adamları gönderdi. Türkistan coğrafyasını uyandırdı. Çin uyanınca bunun bedelini Türkistan’a çok ağır ödetti. Çünkü Osmanlı yok olmuştu. Çünkü Osmanlı o dönemde akamete uğramıştı. Ve 1815’lerden sonra Arapların İngilizlerle işbirliği yapması sonucu Ortadoğu coğrafyasından Osmanlıları silince Kafkaslar da yukarıdan bastırınca, diğer taraftan Balkanlar tutuşunca artık Türkistan’la Abdülhamid’in uğraşma kapasitesi tükendi. Hatta kendini kurtarma gibi bir politika başlattı, onu da yapamadı. Bırakmadılar..


Niçin bırakmadılar peki?


Çünkü biz Türkler günlük fırın ekmeğinin ısınıp soğuması süresinde geleceğimizi düşünürüz.


VİYANA KUŞATMASINDA, KONSÜLÜN 3 KORKUSU


Ehli Salip yüz yıllık plan yapar. Bu süreç içerisinde egemen olacağı bölgelerin hayal bile edilemeyeceği coğrafyalarda ekonomik haklarının nasıl talep edileceğini planlar ve bu bir nesle daha ulaşır. Bir nesile daha ulaşır . Dördüncü nesilde hepsi gerçekleşir.


Osmanlı İmparatorluğu’nun ikinci Viyana kuşatması sırasında İtalya’da konsül toplanır. Ve der ki;

Viyana düşerse


1-     Osmanlı parası basılacak
2-     Osmanlıca eğitim Avrupa’da başlatılacak
3-  İslamiyet tartışmaya açılacak


Bu arada konsülün başka bir kolu var ve o 36 yıl önce Macar imparatorunun finansmanı ile papanın konsülü ile birlikte strateji geliştiren ve Osmanlı’yı nasıl yıkacağız diye bir oda var. Ve bu çalışmalarını yürütüyor. Bu süreç içerisinde Osmanlı’yı
Ermenilerle mi yıkabiliriz,
İltica eden Yahudilerle mi parametrelerini bozabiliriz,


Mevcut etnik sınıflarla mı (Alevisi, Sünnisi, Yezidisi, Süryanisiyle mi) bunu verebiliriz?


Misyon gönderiyor, misyonerler gönderiyorlar. Ve misyonerler bu odaları belleklerine yazılmak üzere not alırlar


“Güneydoğu’da Kürt isyanı yaparsan şunu alırsın.
Alevi isyanı yaptırırsan bunu elde edersin,
Sünni isyanı yaptırırsan şunu,
Hıristiyan isyanı yaptırırsan şuna varırsın şeklinde..”
Etkinliği de tahminen derece itibariyle 5’tir 10’dur 30’dur 40’dır. Bunların hiç biri yanılmamış arkadaşlar.


Viyana kuşatmasının tarihini inceleyin ondan 36 yıl evvel 50 yıl sonraya gidin hadiseler bir bir üzerine biniyor ve sonuç alınıyor.


Şimdi Ortadoğu coğrafyasının enerjisi enerji kaynakları Asya ülkelerimizin kan kardeşlerimizin ayak bastığı Avrasya bölgesindeki enerji kaynaklarının geçin onu Türkiye’nin coğrafyası içerisindeki su ve petrol kaynaklarının çarpan cetvelindeki hesabı biz fırından ekmek alıp ısıtıp soğutana kadar onlar tam yüz yıldır hesapladılar ve sonuçlandırdılar. Ne yapacaklarını önümüzdeki 20-25 yıl içerisinde göreceksiniz.


Şimdi bir moda çıkardılar. Bu moda şu; “Ortadoğu’nun hakimi ve geleceğin Amerikası Türkiye..”
Siz Batı’dan yöneltilen çıkışı nasıl karşılıyorsunuz?


Tamamen köpükten şişirme bir iş. Ve geleceğin savaş haklılığının formüllerini arama yöntemidir bu. Yarın Türkiye biraz daha elini oraya buraya barış adına uzatır ve şunu yapayım bunu yapayım derken. “Birileri hop ne yapıyorsun” diyerek çullanma adına plan yapılıyor olabilir.


Bunları inceleyenler ve bunların üzerinde duranlar çok ince hesapla bunu çıkarıp önümüze koydular. Ama bugünkü yönetim tam onların hazırladıkları planı tek tek bozuyor. Nitekim Filistin’de gördünüz. Nitekim Gürcistan’da gördünüz. Nitekim Afganistan-Pakistan kavgasında gördünüz. Dün Hindistan’da olan eylemde dahi Türkiye’nin barışçıl bir adımla Hindistan’a destek olabileceğini ve Pakistan’la olan terör kontağının iki tarafça kesilmesi hususunda en etkili devlet olduğunu ortaya koydu.


Bunları şaşırttı. Şimdi Türkiye’de yeni bir misyon yetişti ve bu misyon geleceğin yüzyılını hazırlamaya çalışıyor. Ama altı oyuluyor. Her taraftan bir şekilde içeride kavgalar çıkıyor. Etnik sınıflar ayağa kaldırılıyor. Ama başaramayacaklar. Ancak Türkiye’nin de çok rahat olabileceğini ve bunları devam ettireceğini düşünmüyorum.


Türkiye, Sudan konusunda ne yapmalı?
Uluslar arası platformda Arap Birliği ile ve Rusya ile hareket etmeli. Arap Birliği bu hukuksuz kararın geri alınması konusunda çaba gösteriyor. Buna karşılık Rusya, Arap Birliği kararına dahil oldu. Çin de Afrika’yı istikrarsızlaştıracaksınız uyarısı yaptı. 10 tane devlet Sudan’ın eline bakıyor. Libya hariç coğrafyasındaki 10 devlete büyük etkisi var. Türkiye Arap Birliği Rusya ve Çin’in geliştirdiği slogana katkıda bulunmalı ve kararın değiştirilmesi hususunda ağırlığını hissettirmelidir. Sudan, Türkiye’ye lazım. Sudan, Afrika’ya lazım. Sudan istikrara lazım. Sudan İslamiyet’e lazım. Buradan gelecek enerji kaynaklarının güzel dağılımına lazım. Bu kaynakların başkasının eline geçmesine fırsat verilmemelidir.

Haber 7

 



Bu haber 853 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,541 µs