Mezra anlayışıyla dünyalı olunmaz

21 Mart 2009 09:17 tsi
'Türk medyası ‘müzakere basını’ olmaktan çok uzaklarda seyrediyor... '

Mehmet Altan / Star

Müzakere basını 

Ergenekon sürecinde çok daha yakından gördüğümüz kanlı bulamacın temel hedefi ne: AB sürecini engellemek. Çünkü. AB üyesi bir toplumda halk egemenliğine kılıç çekmek olmadığı gibi...

Rögar kapağı bulunmadığı için kanalizasyona düşüp boğulan ve çoktan unuttuğumuz minnacık çocuklar da yok...

Geçenlerde Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşar Diego Mellado ile sohbet ediyordum...

Bana Türkiye’nin gerekli reformları yapması halinde rahatlıkla 2018’de tam üye olacağını söyledi... Ben bunun 2014’te de olabileceğini düşünenlerdenim... Ama yeter ki siyasal ve toplumsal bir irade olsun...

* * *

Toplumsal iradenin oluşumunda temel unsurlardan biri olması gereken medyada maalesef bu açıdan ciddi zaaflar var...

Türkiye AB ile müzakere halinde bir ülke...

Ama Türk medyası ‘müzakere basını’ olmaktan çok uzaklarda seyrediyor...

Belki bu iç siyasete kilitlenmiş ve dünyadan uzaklaşmış olmasından kaynaklanmakta...

Dün sabah...

Independent...

Guardian...

Financial Times... Times... Bütün İngiliz gazetelerini taradım...

Brüksel’de önceki gün başlayan ve dün sona eren Avrupa Birliği Zirvesi, İngiliz gazetelerinin birinci ya da iç sayfalarında geniş yer ayırdıkları gelişmelerin başında geliyordu...

Türkiye’de ise ekonomik kriz nedeniyle hayati önemi olan bu toplantı bırakın ilk sayfayı, bir ikisi dışında hiçbir yerde yoktu bile...

Mezra anlayışıyla nasıl ‘dünyalı olunur’ bilemiyorum...

* * *

AB Zirvesi’nde ‘küresel mali kriz’ ele alınıyor. Ama gel gör ki birlik üyesi ülkeler arasında, devletin ekonomiyi canlandırmak için para harcaması konusunda anlaşmaya varılabilmiş değil.

İngiltere Başbakanı Gordon Brown’un ve Obama Yönetimi’nin yeni ekonomi paketleri açıklanması çağrısını Almanya reddediyor...

Gözlemciler Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bu tavrının Berlin’in, Washington ve Londra’yla arasını açabileceğine dikkat çekmekte... 2 Nisan’da Londra’da yapılacak G-20 Zirvesi’nde ekonomik krizle mücadele için anlaşmaya varılması yönündeki umutların AB Zirvesi’nde azaldığı da vurgulanmakta...

İngiltere, Avrupa Birliği ülkelerindeki tüm mali kurumların denetimi için, bağımsız uzmanlardan oluşacak bir kurum oluşturulmasını talep ediyor.

Fransa ve Almanya ise İngiltere’nin aksine söz konusu kurumun, birlik üyesi ülkelerin temsilcilerinden oluşmasını ve nitelikli çoğunlukla karar almasını istiyor.

Söylendiği gibi büyük umutlar bağlanan G-20 Zirvesi’nde ‘dağ fare doğacak’ ve yeni bir dünya ekonomi vizyonu da uçup gidecek mi?

* * *

Hálbuki AB toplantısının amaçlarından biri, G-20 zirvesi öncesinde ortak bir tutum belirlemekti...

Merkel, ABD ile AB arasında krizin çözümü konusunda beliren farklılıkları da ‘tehlikeli’ diye niteledi ve halka söz verme yarışına girmenin krize fayda etmeyeceğini kaydetti. Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso da ‘her gün yeni bir plan hazırlamak akıllıca değil’ diye konuştu. Barroso, AB üyelerinin toplam değeri 500 milyar doları geçen mevcut planların uygulanması için çaba göstermesi gerektiğini belirtti.

Zirve öncesinde Almanya ve Fransa yayınladıkları ortak bildiride de Avrupa’nın gerekeni yaptığını söylüyordu... Bildiride G-20 zirvesi yeni bir küresel finans yapısı kurmaya, yasal düzenlemeleri güçlendirmeye ve krizin kökenlerine inen önlemler almaya davet ediliyordu...

* * *

Pek ilgilenmediğimiz Nabucco Boru hattı da Zirve’nin bir başka anlaşmazlık konusu...

Avrupa Komisyonu’nun, yeni bir enerji altyapısı ve internet ağı kurmak için kullanmayı planladığı 6.5 milyar dolarlık küçük boyutlu bir proje de Zirve gündeminde... Bu para, kullanılmayan tarım sübvansiyonlarından arttırılacak.

Ancak Almanya bu meblağın bir kısmının Nabucco boru hattı için kullanılmasına karşı çıkıyor. Buna karşın, Rusya’yı bypass ederek Orta Asya doğalgazını Avrupa’ya taşımayı hedefleyen proje, eski Doğu Bloku ülkeleri ve ABD tarafından da destekleniyor. Polonya ve diğer Doğu Avrupa ülkeleri, bu projenin Rusya’ya bağımlılığı azaltacağını savunuyor. Dolayısıyla da Almanya’nın tavrı tepki topluyor.

AB’deki tartışmanın Nabucco sürecini sıkıntıya soktuğu, projede yer alan şirketlerin yaza kadar Azerbaycan ve Türkmenistan ile doğalgaz anlaşmaları imzalamayı umdukları söylenmekte... Daha önemlisi bu ayrılıklar Avrupa Birliği’nin Nabucco’nun arkasında yeterince güçlü durmadığı algısı güçlendiriyor...

* * *

AB büyük bir uzlaşma kültüründen geliyor... Bu nedenle de tüm sorunları birikimiyle çözerek ilerliyor... Tartışıyorlar, konuşuyorlar, çekişiyorlar ama sonunda bir anlaşma yolu buluyorlar.

Bizim için asıl sorun, kulağımızın üzerine yatarak, dünyadan kopuk yaşamamız...

AB’ye 2014’de tam üye olabiliriz... Bu inanın çok zor değil... Yeter ki başta medya ‘müzakere sürecinin’ bilincinde olalım...

Bunun için, AB aşkını bir yana koyun, medya açısından gazetecilik yapmak bile amaca ulaşmakta büyük fayda sağlayacak...

Bu haber 598 defa okundu.