Rusya savaş mı istiyor?

20 Mart 2009 09:47 tsi
Kızıl Ordu kökten değişime gidiyor. Neden?

Nagehan Alçı / Akşam

Rusya neden 'kötü adam'?

Tablo şöyle: Bir tarafta 'diyalog ve barış' kavramlarını baş tacı eden, dünyanın sorunlarına 'kurtarıcı' gömleğiyle çözüm bulmaya soyunan yeni bir Amerika var. Diğer tarafta ise onun tam karşıtı, 'kötücül' ve 'saldırgan' bir Rusya.
Biri dostluk elini uzatıyor. Diğeri buna yanıt vermediği gibi karşısındakine saldırgan hamlelerle meydan okuyor. Kısacası bize sunulan tam olarak bir iyi polis-kötü polis durumu.
***
Peki öyle mi hakikaten? ABD barış, Rusya savaş mı istiyor? Her şey bu kadar siyah ve beyaz mı? Anlamak için son gelişmelere bakalım...
***
Washington geçtiğimiz haftalarda İran'ın nükleer tehdidine yönelik olarak Rusya'nın yardımını istemiş, karşılığında Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ne kurmayı planladığı füze kalkanından vazgeçmeyi vaat etmişti. Moskova bu teklifi reddetti. Hem de 'Rusya pazarlık yapılmayacak kadar büyük bir devlettir' diyerek.
***
Bununla da yetinmedi. Geçtiğimiz gün Rusya Devlet Başkanı Medvedev çıktı ve 2011'de 'Kızıl Ordu'nun kökten bir modernizasyona gideceğini, bunun için askeri bütçenin 40 milyar dolardan 125 milyar dolara çıkartılacağını açıkladı.
***
Bunun anlamı şu: Rusya önümüzdeki dönemde 2. Dünya Savaşı'ndan beri en büyük transformasyon sürecine girecek. ABD, NATO'yu genişletme planları yaparken, Rusya ona dev bir askeri kadro ile meydan okuyacak.
***
Gelişmeleri salt 'ABD işbirliği öneriyor, Rusya ise buna silahlanarak karşılık veriyor' diye okumak ne kadar doğru?
Bu sorunun cevabını vermek için meseleye bir de Moskova'dan bakmak gerek...
***
Rusya kendini özellikle Bush döneminden beri sürekli olarak ABD tarafından 'taciz ediliyor' gibi hissediyor. Güvenlik çizgilerinin kasıtlı olarak çiğnendiğini düşünüyor. Bu düşüncesinin altında 11 Eylül'den sonra yaşananlar var.
***
Saldırılardan hemen ardından dönemin Rusya Devlet Başkanı Putin, ABD Başkanı Bush'u aramış ve 'teröre karşı birlikte hareket edebileceklerini' söylemişti. Bu görüşmeden kısa bir süre sonra ABD, Kırgızistan'a geçici bir üs yerleştirdi. Putin bundan hiç hoşlanmadı ama sesini çıkarmadı.
***
Daha sonra Ukrayna ve Gürcistan'da ABD destekli devrimler oldu. Bu devrimleri de ABD güvenlik çıkarlarına uygun gördüğü için destekledi. Rusya'nın olanları kendine büyük bir tehdit olarak algılayacağını ve karşı plan yapacağını bilerek...
***
ABD bu devrimlerle de yetinmedi. Ortalık sakinleşince bu kez NATO'yu eski Sovyet topraklarına doğru genişletme hamleleri yapmaya başladı. İzlediği rota kendi gücü ve güvenliği açısından anlaşılırdı. Ancak madalyonun bir de öteki yüzü vardı: Rusya.
Moskova tüm bu gelişmeler karşısında bilendi. Putin tehditler arttıkça enerji kozunu daha sert oynamaya başladı.
***
Bunların üzerine geçtiğimiz yaz bir de Güney Osetya krizi çıktı. O kriz Rusya'da şöyle algılandı: ABD Gürcistan askerlerini eğitti. Aynı askerler Rus sivilleri öldürdü.
***
Özetle Rusların gözünde 'ABD sütten çıkmış ak kaşık' değil. Aksine kendi ülkelerini sürekli tehdit eden ve dünyayı çıkarları çerçevesinde 'adam etmeye' çalışan bir aktör.
***
Böyle bir algılayış devam ederken Obama yönetimi bir anda çıkıyor ve 'haydi güçlerimizi birleştirelim, İran konusunda beraber hareket edelim' diyor.
***
Rusya'nın 'kötü adamlığı'nı tartarken bu psikolojik altyapıyı göz önüne almak gerek.

Bu haber 1,202 defa okundu.