Ergenekon'un son hedefi: TBMM

19 Mart 2009 13:49 tsi
Darbelerin teğet geçtiği dönemler yaşamışız ve bu dönemde gerçek subayların rahatsız olup darbeleri engellediklerini sessizce geçiştirmişiz. Nevzat Tarhan yazıyor...

Nevzat Tarhan / Haber 7
 
2003’lerde ‘Ordu Göreve’ pankartları ile rektörlerin yürüdüğü günleri düşününüz. Gazeteci Sayın Mustafa Balbay’ın günlükleri ile Sayın Özden Örnek’in notları o günlerle birebir örtüşüyor. Yazarları günlükleri yalanlasalar dahi güçlü ‘nedensellik ilişkisi’ nedeniyle geçerli sayılır.
 
2003’de ‘Ordu Göreve’ yürüyüşü yapılırken Hava Kuvvetleri uçaklarını Ankara’nın üzerinden uçurmuştu. Asker davranış dili ile konuşmayı sever.
 
Ancak darbeciliğin bir zaafı vardır herşeyi kontrol etmek arzusu ile notlar tutmak isterler. Doğru kararlar vermek isteyenler ve hata yapmak istemeyenler için bu notlar çok kıymetlidir. Şimdi bu notlar darbecilerin başlarına bela oldu.
 
Aynı tarihlerde Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Ankara’da bir otelde ‘Darbe Çözüm Olamaz’ paneli düzenlemişti. O panelde ‘İki Doğu’ya dikkat edelim Doğu Aktulga ve Doğu Perinçek’ denilerek Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda ciddi bir kadrolaşmanın olduğu vurgulanmıştı.
 
Gerçekler ortaya çıktıkça koca koca generallerin nasıl öfkelerine hâkim olamadıklarını küfürlü, yalanlı, koydum mu oturturumlu konuşmaları ilginçtir. Gerçek kurmayları tenzih ederek söylüyorum, tavla kültüründe çok başarılı olan kitap okumamış kurmaylardan ancak bu düzeyde general çıkar.
 
Aslında adı ve ses kasetleri ifşa edilen dört yıldızlı generaller Ergenekon suç örgütünün ancak bir uzvu konumunda olabilir. Suç örgütünüm beyni olarak bilinen gizli odaklara henüz ulaşılamadı.
 
Genelkurmay arşivlerini açmıyor. İstihbarat bilgileri ve kozmik materyalleri mahkemeye vermeyen askeri bürokrasi suç işlemektedir.
 
Sayın Atila Ateş’in ‘işin merkezi meclis, başka meclis yok’ derken Doğu Aktulga’nın ‘bu iş sopa ile olur’ diyerek şahinliğini göstermesi anlamlıydı.
 
Ergenekon’un beyin takımının hedefinde şu anda meclis var, meclisi çalıştıramaz duruma getirmekten başka çareleri kalmadı. Dokunulmazlık maddelerini kaldırarak TBMM üyelerinin üzerinde baskı ve korku oluşturmayı hedeflemiş olabilirler.
 
Anayasa değişikliğini yokuşa sürenlere dikkat edelim. Ergenekon örgütlenmesinin beyin kadrosunu bu iki özellikten tanıyabiliriz. Birincisi anayasa değişikliğini engellemeye çalışmak, ikincisi dava dosyasındaki bilgileri tartışmak, kanıtlamak ve duyurmak yerine ‘Siyasete alet ediliyor’ tartışması başlatmaktır.
 
Saadet Partisi kadroları 28 Şubat 1997’de yaşananları unutmuş gibi davranıyorlar. Söyleyecekleri o kadar çok şey varken savcılara yardım etmemeleri siyasi bir bencillik olmaz mı?
 
Adayların Ergenekon konusunda davanın muhtevası ile ilgili değil, siyasi ranta dönüştürülme kaygısı ile ilgili davranmaları dikkati çekiyor.
 
‘Seçimden önce büyük dalga gelecek’ gibi siyasi etkiye açık anlam çıkarma en azında bütünü görememedir. Saadet grubu için söylenen ‘Güç odakları ile pazarlık yaptılar onun için sessiz kalıyorlar’ kuşkusunun giderilmesi hepimizin beklentisidir.
 
Davanın hakim ve savcılarına yardım etmek yerine hukukun işleyişini zorlaştıranlar tarihi hata yaparlar.
 
Siyasi kadroların şahsi çıkar ve parti çıkarı ile değil toplumun ortak çıkarlarına yönelik davranmalarını bekliyoruz.
 
Darbecilere karşı ne yapacağını bilmeyen bir partiye oy vermemek toplumum sorumluluğu olmalıdır.
 
Tarihi bir dava olan Ergenekon davası ile ilgili bilgisi olanların kendilerini aşmaları ve bildiklerini anlatmaları diğer taraftan genelkurmayın arşivlerini açması aydın sorumluluğudur.
 
Türkiye bu tarihi fırsatı iyi kullanırsa demokratik Cumhuriyeti içselleştirmiş ve dünyaya iyi bir örnek olmuş olacaktır. Gelecek kuşakların yüzümüze tükürmemesini istiyorsak başka yol yoktur.

Bu haber 508 defa okundu.