Tehlike çanları çalıyor...

0 0 0000 00:00 tsi
Bir katrilyon karlı Halk Bankası neden özelleştiriliyor? Üstelik şu anda Halk Bankası’nda ve Ziraat Bankası’nda bizim fabrikalarımız, çiftçimizin arsası, tarlasının tamamı ipotekli... Ya Yunanlı’nın, İspanyol’un veya İsrail’i

Sinan Aygün, “Sıfır batık, bir katrilyon kârı” olan Halk Bankası’nın neden elden çıkarıldığını sorguluyor...
“Bunu niçin satıyorsun, illa satıyorum diyorsa... O zaman yüzde 55 denetiminde kalsın. Yüzde 45’i halka arz edin. Eğer paraysa bizim ki de para. Ben Ankara Ticaret Odası olarak 10 trilyon para koyuyorum buraya. Diğer odaları da ayağa kaldıralım. Halka da arz edelim bunu. Ve bunun yüzde 45’ini alalım...”
Bankacılık sektöründe durum şudur...
“Şu anda yüzde 35.18 yabancının bankalardaki payı...”
Özelleştirilme gerçekleştikçe; “Ziraat Bankası, 15 ekleyeceksiniz, edecek 50. Halk Bankası, 10 ekleyeceksiniz, edecek 60. Sıradaki satılacak bankaları da koyduğunuz zaman, 4 banka daha var. Bu rakam sene sonunda, 2007 ortasında yüzde 70’e çıkacak...”
AB ile kıyaslayınca; “Hollanda yabancı payı 2.3, İsveç 9, İtalya 9.5, Almanya 10, İspanya 11, Avusturya 20. Yunanistan yüzde 17. Şimdi bunları alt alta, üst üste topladığın zaman, AB’nin 15 ülkesinin ortalaması yüzde 16.3. Bizde geldi rakam yüzde 35’e...”
Sonrasında ne olacak?..
“Şu anda Halk Bankası’nda ve Ziraat Bankası’nda bizim fabrikalarımız ipotekli, çiftçinin arsası tarlasının tamamı ipotekli... Şimdi 3 yıl sonra kriz geldi, olmayacak değil dolar, örneğin 2.5 milyona çıktı. Faizler yüzde 350’ye çıktı. Yüzde 1500’e çıktı bu faizler. Bütün malın ipotekli. Halk Bankası Yunanlı’nın, Ziraat Bankası İspanyol’un veya da İsrail’in. Ne olacak peki?..”
Olacağı belli... “Siz şimdi gitseniz araba alsanız ayda 1 milyar taksitle, 6 taksit ödediniz. 7’nciyi ödemediniz. Banka arabayı parka çekiyor. İcraya satıyor. Şimdi Halk Bankası sanayi şirketlerimizi parka çekecek. Ziraat Bankası çiftçini tarlasını parka çekecek. Siz buraya uluslararası hukuka göre yabancıya toprak satışı yok diyorsunuz ama, işte 30 bin metrekareden fazla olmaz diyorsunuz ama, bu şartlar altında Bankacılık Kanunu’nda bütün arsalar, bütün tarlalar, bütün sanayi şirketleri, şu anda kızıyoruz ya biz ucuza gidiyor diye, onda biri fiyatına gidecek şimdi. Esas tehlike burada...”
Gene AB’ye dönelim: “İngiltere’de bırakın bankaları, şirketlerin yüzde 15’ine yabancı hisse vermiyorlar. Avrupa ülkelerinde toprak satışı, daire satışı, saray satışı, fabrika satışı yok, 49 yıllığına kullanma hakları var... Fransa’ya geçeyim, bakın 627 tane banka var. Toplam şube sayısı 26 bin 77. Özel sektör bankalarının payı yüzde 40, kamu bankalarının payı ise yüzde 60. Fransa’ya bakın. Yabancı payı falan yok. Yüzde 40 Franszılar’ın, yüzde 60’ı devletin. Fransa’da hep böyle. Almanya’ya bakıyorsunuz, 3 bin 872 banka var. 48 bin 721 şube var. Sadece ve sadece bunların yüzde 11’i özel sektör, geri kalan kamu ağırlıklı. Yabancı payı yüzde 6-7’de kalıyor...”
Örnekler dehşet verici!..
“Milli Piyango kadar güzel bir kuruluş var mı? Yüzde 40’ını sen vatandaşa satıyorsun. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne veriyorsun, Çocuk Esirgeme Kurumu’na veriyorsun, Kızılay’a veriyorsun. Sosyal denge bu. Bunu niye satıyorsun. Yani bunu satmaktaki amacın ne?..”
Kapitülasyonlara dönüş mü?..
“Yabancılardan alınan Stopaj Vergisi’ni kaldırdılar. Bu bir kapitülasyondur. Dünya Bankası’yla çalışan Togo Hükümeti, iki tekstil fabrikasını Dünya Bankası’nın zoruyla satışa çıkardı. Fabrikanın kuruluş değeri 50 milyon dolar, Amerikalı firma geldi aldı; alış fiyatı 9 milyon dolar. Bakın orda da aynı şey yapılıyor. 50 milyon dolar, 9 milyon dolar. Ancak bir şartname imzalattı. Amerikan firması istediği zaman istediği kadar parayı ülkeye sokup çıkarabilecek, bir. Elde edeceği kârları istediği gibi ülke dışına çıkarabilecek. Togo Hükümeti, Amerikan şirketinin eline geçen iki tekstil firmasının yaptığı üretime benzer üretim yapacak bir fabrika kurmayacak. Togo’nun hali; şu anda büyük bir açlık var, sefalet var. Ve devam ediyor şart, IMF. Dünya Bankası, ya borcunu öde, ödeyemiyorsan mallarını sat. Bunu da Rusya’da yaptılar. Biliyorsunuz Borris Yeltsin, burada teslim oldu, Gorbaçov teslim oldu ve işte Sibirya’daki bakır madenleri, Kazakistan petrol yatakları, Batı’nın çokuluslu şirketlerinin eline geçti. Peru’da aynısını yaptılar. Jamaika’da özelleştirme adı altında boksit madenleri tamamıyla bunların eline geçti. Sovyetler Birliği’nde, çöküşten önce 47 bin adet büyük sektör vardı. Bunun aşağı yukarı 35 bini gitti, Putin geldi bu soygunu durdurabildi.”
Binmişiz alâmete, gidişimiz kıyamete!..

Behiç Kılıç- Tercüman 

Bu haber 392 defa okundu.