En Sıcak Konular

Türkiye'yi kuşatmak isteyenler kimler?

18 Mart 2009 09:05 tsi
Türkiye'yi kuşatmak isteyenler kimler? En sancılı dönem esas şimdi başlıyor!

İbrahim Karagül / Yeni Şafak'taki köşe yazısından ilgili kısım.

Ağlayarak değil, meydan okuyarak!

...

İçeride “eski alışkanlıklar”ı sürdürmek isteyen imtiyazlıların, bütün dirençlerine rağmen, güç kaybetmesiyle Türkiye'nin çevresine yönelik dikkatli genişlemesi arasında ters bir oran var. Enerjiyi içeride tüketen zaaflar birer birer ortadan kaldırıldıkça, yüz yıl sonra ilk kez kendi duruşunu ve gücünü sergileme fırsatı yakalayan bir Türkiye çıkıyor karşımıza. Bugünlerde içerideki tartışmanın odak noktası burası işte.

Aynı tartışma Türkiye'nin dışında da yapılıyor. Ne tuhaf ki, her fırsatta bu ülkeye saldıranlarla içeride küçük ve kolay kontrol edilebilir ülke isteyenlerin cümleleri birbirinin neredeyse aynısı. Bizler, elbette hayalciliğe kapılmadan bu tartışmaları izleyeceğiz. Ama öncelikle kendi Türkiye algımızı kendi cümlelerimizle yazacağız. Dışarıdaki tartışmalarla ilgili hemen her gün yazılar yayınlanıyor, konuşmalar yapılıyor, bu algı bir şekilde, bir çok ülkenin Türkiye ile ilişkilerine yansıyor. Bugün bu “çok sayıda” yazıdan iki örnek vereceğim.

İngiltere Kraliçesi'nin Hukuk Danışmanı Yunan asıllı Vasilios Markezinis; Le Monde Diplomatique gazetesinin Türkçe versiyonunda; “Laik taraf ortama hâkim olursa, Türkiye'nin AB üyeliği de ivme kazanacak. Türkiye İslam'a yönelirse dünya çapında boy gösterecek” diyor. Ona göre; “Zaman geçtikçe Amerikalılar, Türkiye'ye olan ihtiyaçlarının Türkiye'nin Amerika'ya ihtiyacından çok daha büyük olduğunu anladılar.”

“İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye, birbirine tamamen karşıt ülkelerle dikkati ittifaklar kurma sanatını mükemmel bir şekilde uygulamıştır. Rusya'nın Boğazlara hâkim olmak istediğini tespit edince, hemen NATO üyesi oldu. Rusya buna, sol eğilimli Suriye ve Mısır gibi ülkelerde yatırım yaparak cevap verdi. Türkiye'nin tepkisi ise çok daha akıllıcaydı. İsrail ve Şah'ın İran'ı ile ilişkileri pekiştirdi.”

“İslam birçok Türk'ün gözü önünde ülkesinin din yoluyla etkisinin yayılması olanağını sergilemeye başladı. Bu yayılma çok boyutlu olabilirdi. Avrupa doğrultusunda (Arnavutluk ve Bosna), Kafkasya doğrultusunda (Türk etkisinin geleneksel alanı) hatta diğer İslam dünyası doğrultusunda olabilirdi çünkü gerek ekonomik gerekse iç birliktelik açısından Türkiye en önemli İslam devletlerinden; İran, Endonezya, Pakistan ve Mısır'dan daha güçlüdür.”

Yazının bundan sonraki bölümü, Başbakan Tayip Erdoğan'ın bu süreçte oynadığı rolle devam ediyor. Markezines'i bir Yunanlı kabul edip okuyunca bu sözleri dikkate almak, İngiltere Kraliçesi'nin danışmanı sıfatıyla okuyunca da, çok daha fazla ciddiyet ve sorgulamayla dikkate almak gerektiğini düşünüyorum.

Diğer bir örnek ise Amerika'dan. Neocon Washington Times gazetesindeki ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye ziyaretine sert eleştiriler yöneltilen yazı. Frank Gaffney imzalı “Şeriat'ı kucaklamak mı?” başlıklı yazıda “Sayın Obama, 'İslam'a saygı kampanyası' çerçevesinde Nisan başında Türkiye'ye seyahat edecek. Orada ülkeyi İslamlaşma yoluna sokan bir İslamcı hükümete hürmet edecek” ifadeleri kullanılıyor. Yazıda Türkiye'nin iç politik ayrışmasına vurgular özellikle dikkat çekiyor.

Peki kim bu Frank Gaffney? George Bush'un kullandığı İslamofaşist kavramını keşfeden, Reagan yönetiminin Savunma Bakan Yardımcısı olan Gaffney, aynı gazetede 27 Eylül 2005'te yayınlanan “İslamcı Türkiye'ye hayır” başlıklı yazısında; “Türkiye'nin İslamofaşist ülke haline dönüşmekte olduğu”nu, bu nedenle de AB'den uzak tutulması gerektiğini iddia ediyordu. Türkiye'de belli çevrelerin iç iktidar çatışmasında rol oynayan, lobicilik adına bu ülkenin milyon dolarlarını hortumlayanlarla beraber olan, darbe çağrıları yapan “Türkiye uzmanı” entelektüel teröristler kadrosunda yer alan, kurulduğundan beri AK Parti'yle savaşan, bu savaşı İslam'la savaş olarak niteleyen, Bush yönetimini bu yönde destekleyen, dar bir çevre üzerinden kolay yönetilebilir bir Türkiye isteyen İsrail aşırı sağı kontrolündeki isimlerden biri.

Dışarıda; Türkiye'nin gelecek on yılda sürprizler yapacağını söyleyenlerle iç çatışma tezlerine yatırım yapanlar arasında çok hararetli bir tartışma var. Türkiye'nin zaaf alanlarını ortadan kaldırıp bölgesinde etkinliğini güçlendirmek, içeride ve yakın çevresindeki sorunları giderdikten sonra küresel düzeyde güç ve saygınlık elde etmek isteyenlerle bu ülkeyi dar alana hapsederek, özgürlükleri bir kenara iterek, iç gerilimler üzerinden korku yaşarak imtiyazlı iktidar hesabı yapanlar arasında da aynı tartışma var. Ergenekon operasyonundan Kürt sorununa, AB sürecinden Ortadoğu'ya yönelik kapsamlı açılıma, Anayasa tartışmalarından krizin algılanma ve pazarlanma biçimine kadar her alanda bu tartışmayı izliyoruz. Ancak ABD'deki “eski Türkiye”yi özleyenler ile içerideki “dostları”nın etki gücü hızla eriyor.

Bu, yeni bir durum. Türkiye için en sancılı dönem diyebiliriz. Ekonomik krizin de etkisiyle küresel güç dengelerinin hızla değiştiği bu dönemde yeryüzünün fay hattının tam merkezinde bulunan Türkiye'nin farklı bir pozisyon belirlemek dışında hiçbir şansı yok. Bu da güçlenmek... İçerideki yıkıcı tartışmaları en zararsız hale getirme becerisini göstermek zorunda. Önümüzdeki yıllarda bu “pozisyon değişimi”ne çok daha somut gelişmelerle, çok daha güçlü vurgularla tanıklık edeceğiz. Hayalperest olmak değil ama, yeni durumu algılayabilme, yeni sözler söyleyebilme, iddialı olma zamanı.



Bu haber 1,599 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,218 µs