En Sıcak Konular
Ergenekon'un önemi: Unutmayalım...
17 Mart 2009 10:08 tsi
16 Mart 1978’de İÜ önünde 7 öğrenci katledildi. Darbe zamanlaması yapanlar için “şartların biraz daha olgunlaşması” gerekliydi. Cinayetlerin “olağanlaştığı” günler yaşadık. O günleri kim, ne için özlüyor? Ergenekon davasının
16 Mart, yakın tarihimizin günümüzle de yakından ilgili önemli yıldönümlerinden biriydi: 16 Mart Üniversite Katliamının 31. yıldönümü.
Bu tip olaylar bütün boyutlarıyla aydınlanmayınca hem adalet tecelli etmemiş oluyor ve hem de acısı, üzerinden yıllar da geçse canlı kalıyor.
16 Mart 1978’de, İstanbul Üniversitesi önünde okullarından çıkan sol görüşlü öğrencilerin üzerine bomba atıldı, kurşun yağdırıldı. Yedi öğrenci hayatını kaybetti, onlarcası da yaralandı.
Aynı yılın sonunda (24 Aralık) Kahramanmaraş’ta çok daha kanlı ve kapsamlı bir katliam yaşandı. Kahvelerin taranması, suikastlar, günde ortalama 5-10 yurttaşımızın hayatını kaybettiği olaylar “olağan” hale geldi.
Yurt çapında sıkıyönetim ilan edilmiş olmasına rağmen olaylara hakim olmak şöyle dursun, giderek daha da tırmandı.
Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli org. Kenan Evren’in anlatımlarından biliyoruz: Genelkurmay karargahında darbe yapmaya karar verilmiş, “zamanlama” üzerinde duruluyormuş.
Evren, “darbeyi aslında Temmuz 1979’da yapacaktık, ama şartların biraz daha olgunlaşmasını bekledik” demişti.
Bu, “daha kanlı olaylar meydana gelsin, daha fazla insan hayatını kaybetsin, kanlı kaos ve kargaşa ortamı daha da artsın” demekten başka bir anlama gelmiyordu.
12 Eylül 1980 günü darbe gerçekleşti. Olaylar bıçakla kesilir gibi kesildi. Memlekete “huzur ve sükun” geldi… Gerçekte ise, çok daha ciddi olaylar için temel atılmış oldu; yaşayarak gördük, öğrendik…
Ergenekon davasının en büyük önemi de buradadır: Türkiye’yi yeniden kanlı bir kaos sarmalına sürüklemek isteyenlerin önüne geçilmiştir.
Bunu yapmak için gayret içerisinde olanlar, 1995’te Gazi Mahallesi’nde iş başındaydı. Faili meçhul cinayetler de bu kapsamda görülmesi gereken olaylardı. “Laik-anti laik” kutuplaşması yaratmak için işlenen Kemalist-Atatürkçü aydın cinayetlerinin her biri, bu kapsamda yeniden sorgulanması gereken olaylardır. 2005 yılında Mersin’de gerçekleştirilen “bayrak” olayının bir “provokasyon” olduğu, artık ortaya çıkmış bir gerçek. Danıştay cinayeti ve Cumhuriyet Gazetesi’nin bahçesine atılan bombalar da, biliyoruz ki, Ergenekon kapsamında yeniden ele alınan “provokatif” olaylar…
Kan ve kaosla yeni bir darbenin şartlarını olgunlaştırmak çaba ve arayışı içerisinde olanların önü Ergenekon’la kesilmiştir.
Kuşkusuz Ergenekon halen süren bir davadır. Ancak böyle bir davanın açılmış olması bile, Türkiye için bir “ilk” olma özelliği taşımaktadır.
Davanın selametle ve “nereye kadar gidiyorsa oraya kadar gidilerek” sonuçlanması, Türkiye’nin nereden nereye gelmiş olduğunun en büyük kanıtı olacaktır.
Geleceğin Türkiye’sinde 16 Mart ve diğer kanlı olaylar, sahip olduğumuz demokrasinin acı bedelleri olarak hatırlanacaktır…
www.iyibilgi.com
Bu haber 880 defa okundu.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle