Kürt sorunu: Asker ne diyor?

16 Mart 2009 12:10 tsi
Haber veriyoruz: Kürt sorunu yerel seçimlerden sonra sıcak bir tartışmanın gündemi olacak. Konu her gündeme geldiğinde bazılarının gözleri Genelkurmay’a dönüyor. 'Dur bakalım asker ne diyecek'e göre pozisyon almak için. Siyaseti asker eksenli yapa

Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Salim Dervişoğlu’nun Yenişafak’ta yayınlanan röportajında yer alan “Kürtleri asimile etmeye çalıştık” şeklindeki sözleri, askeri cenahın Kürt sorunuyla ilgili anlayış ve görüşünü bir kez daha gündeme getirdi.

Dervişoğlu’nun, “Kürt meselesi imkanlarımızı yutuyor, kanımızı emiyor, dünyadaki etkinliğimizi azaltıyor, psikolojimizi bozuyor, insanlarımız şehit oluyor. Kürt meselesi üzerinde cesaretle düşünmemiz lazım, sadece askeri yöntemlerle çözülmez, bugün öldürdüğünüz teröristin çocuğu yarın büyüyecek ve bu düşmanlık sürekli beslenecek… Sorunun kökünü kurutmak lazım” şeklindeki sözleri, yıllardır yaşanan durumun özeti oluyor.

Dervişoğlu “sorunu cesaretle tartışmak lazım” diyor; ki öncelikle gerekli olan, gerçekten de bu.

Dervişoğlu’nun hükümetin konuyla ilgili attığı adımlarla ilgili görüşleri de olumlu. Konuyu “psikolojik olarak da yönetmeye” ilişkin vurgusu da bir gerçeğe işaret ediyor. (Emekli Oramiral Dervişoğlu’ndan şok itiraf/İyibilgi)

‘Kürtçe diye bir dil yok’
Dün CNNTURK’te Fikret Bila, Murat Yetkin ve Enis Berberoğlu’nun sundukları “Ankara Kulisi” adlı programa konuk olan emekli orgeneral Necati Özgen’e de bu konu soruldu.

Necati Özgen, sorunu “askeri” yöntemlerle çözme yönündeki görüş ve tercihini uzun uzun deneyimlerini aktararak anlattıktan sonra, hükümetin açılımlarını doğru bulmadığını da söyledi.

Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak’ın gazetecilerin sorusu üzerine “hükümetin kültürel açılımlarını destekleyen” mahiyetteki açıklaması hatırlatılınca da “benim görüşüm bu” dedi.

Emekli orgeneral Özgen, Kürtçe’nin de “8 bin sözcükten” ibaret olduğunu iddia etti ve bunların da neredeyse tamamına yakınının yabancı dil kökenli olduğunu söyledi. Kürtçeyle ilgili bilgilerini açıklamadı. Karşısında oturan gazeteciler de sormadı. Ve paşa “Kürtçe diye bir dil yoktur” diyerek kestirip attı. (‘Yeşil bana geldi itimat etmedim’/İyibilgi)

Bir parti kurarak siyasete atılan emekli paşalardan Osman Pamukoğlu, konuyla ilgili çok daha iddialı bir görüşün sahibi: Pamukoğlu, askeri çözümü mümkün görenlerden olmakla kalmıyor, katıldığı çeşitli tartışma programlarında “bana yetki versinler bir senede bu işi kökünden çözerim” şeklinde görüşler de savunuyor.

Aytaç Yalman'dan özeleştiri
Biraz daha geriye gidelim. 3 Kasım 2007’de Fikret Bila’nın Milliyet’te emekli orgeneral Aytaç Yalman’la, yayınlandığı günlerde hayli yankı yaratan bir röportajı yayınlandı.

Yalman, PKK ile mücadelenin her aşamasında görev yapmış bir isim. Diplomatik alanda da Suriye ile “Adana Mutabakatı”nı asker olarak imzalamış olmasıyla hatırlarda.

Yalman’ın şu görüşleri bir “özeleştiri” niteliği taşıması açısından da önemliydi: “Aslında Türkiye'nin sorunu henüz sosyal boyuttayken görmesi ve doğru okuması gerekirdi. Bu yapılabilseydi sorun belki sosyal aşamadayken çözülebilirdi. Ancak, maalesef bunun yapılamadığını görüyoruz. Henüz terör boyutuna gelmeden sosyal aşamada sorun çözülebilseydi çok daha iyi olurdu… O aşamada sorunun 'kendini ifade' olarak tarif edildiğini görüyoruz. Dilini konuşmak, şarkısını, türküsünü dinlemek istiyor, kültürünü yaşamak istiyor.
Oysa, bizler o dönemde, 'Kürt yoktur' diye eğitilmişiz. Kürtleri, Türklerin kolu olarak görüyoruz. Ortalıkta işte dağlarda gezerken, karda yürürken kart-kurt sesleri çıktığı için Kürt denilmiştir, gibi tarifler dolaşıyor. O dönemde sosyal istekleri bile biz 'yıkıcı faaliyetler' kapsamında görüyoruz”.

‘Asker ne diyor?’
Kuşkusuz emekli askerlerin görüşleri, kendilerinin de ifade ettiği gibi sadece kendilerini bağlamaktadır.

Ancak emekli oldukları görev ve pozisyonlar dikkate alındığında, konuyla ilgili görüşlerinin herhangi birinin görüşleri olarak görülemeyeceği de açık.

Bu nedenle askeri kanadın görüş ve eğilimlerini anlayabilmek bakımından önemli veriler sunmuş oluyorlar.

Ortada yekpare bir görüş olduğunu söylemek zor. Özgen ve Pamukoğlu paşa gibi kültürel açılımları desteklemeyen, askeri yöntemleri esas alan çözümlerden yana görüş belirtenler olduğu gibi, Yalman ve Dervişoğlu gibi geçmiş politika ve uygulamalara daha özeleştirisel yaklaşıp sosyal, ekonomik ve kültürel açılımların önemine işaret edenler de…

Genelkurmay’ın konuyla ilgili son zamanlarda yaptığı en net açıklama, bilindiği gibi, geçtiğimiz ayın sonlarında basına açıklama yapan Genelkurmay sözcüsü Tuğgeneral Metin Gürak’tan gelmişti. TRT’nin Kürtçe yayına başlamasıyla ilgili Gürak, "Üniter devlet ve ulus devlet yapısına zarar vermeyecek şekilde devlet kültürel açılımlar yapılabilir” demişti.

29 Mart yerel seçimlerinin ardından Kürt sorunu, daha sıcak tartışmaların konusu olacak.

Kürt sorunu ne zaman tartışılmaya başlasa, bir açılım gündeme gelse, hemen gözlerini Genelkurmay’a dönenlerin, derlediğimiz bu “asker ne diyor?” görüşlerinden çıkarmaları gereken önemli dersler var kanısındayız…

www.iyibilgi.com

Bu haber 881 defa okundu.