Seçimin adı İstanbul: Rivayet muhtelif

15 Mart 2009 10:44 tsi
Yerel seçimler sadece “yerel seçim” değil: En az genel seçimler kadar siyasi sonuçları olacak. Bunun İstanbul’da kendisini gösteren kanıtları var. Esintileri şimdiden hissedilen fırtınada Baykal ve Kılıçdaroğlu CHP’de karşı karşıya

Dünkü Vatan gazetesi İyibilgi’nin çok daha önce dikkat çektiği bir ayrıntıyı gündeme getirmişti.

Malum; seçime sayılı günler var ve seçim kampanyaları tam gaz sürüyor. Bunun en çok “renkli” geçtiği illerin başında İstanbul geliyor. Sokaklar, caddeler liderlerin ve adayların büyük posterleriyle, afişleriyle dolu.

AKP afişlerinde adaylarla omuz omuza duran, ama öne çıkarıldığı besbelli olan Başbakan Tayyip Erdoğan var. MHP afişlerinde de Devlet Bahçeli ön planda. Ama seçimlerin diğer iddialı partisi CHP’nin afişlerinde göze çarpan tek isim Kemal Kılıçdaroğlu.

Daha yakından baksanız da bir şey değişmeyecek: Afişlerde Deniz Baykal yok. Hem, sadece afişlerde de değil, sokak sokak, mahalle mahalle dolaşan seçim otobüslerinde de dillerde Kılıçdaroğlu ismi var.

Ne de olsa yerel seçim diye düşünülebilir, yani adayların ön planda olması doğal.

Fakat 2009 yerel seçimlerinin sadece “yerel seçim” olduğunu söylemek mümkün mü?

Kuşkusuz yerel seçimler sonucunda il ve ilçelerimizde, mahallelerimizde yerel yöneticilerimizi seçeceğiz.

Ama bu seçimlerin son derece “siyasi” bazı sonuçları da olacak. Siyasetle ilgili hemen herkes bunu çok açık bir şekilde görebiliyor, gözlemleyebiliyor.

Bu, en başta iktidar partisi AKP için geçerli. Geçtiğimiz yaz hakkında açılan kapatma davasının kıyısından dönen AKP, yerel seçimleri bir tür “güven oyu”na dönüştürmek istiyor. Başbakan Erdoğan’ın il il, meydan meydan dolaşarak seçimlere yüklenmesinin böyle bir anlamı da var.

Başbakan Erdoğan “birinci parti” iddiasını açıkça deklare etti, ama asıl amacı oy oranını yüzde 47’nin üzerine çıkarmak. Bunu telaffuz etmemesi olası bir “sürpriz”den çekinmesi.

CHP ve lideri Baykal’ın da yerel seçimlerde ciddi bir başarıya ihtiyacı var. Hiç değilse büyük illerde seçimleri almak ve bu şekilde muhalefet kozlarını güçlendirmek istiyor.

“Ben de varım” diyen Devlet Bahçeli ve MHP de yerel seçimlerde çıkış yapmak çabası içinde.

Bunlar yerel seçimlerin “siyasal” açıdan ifade ettiği önem ve ağırlığı yeterince ortaya koyuyor.

İstanbul, yerel seçimlerin “gözde” ili. Bütün partiler en ağırlıklı isimleriyle İstanbul’u almak için mücadele veriyorlar.

Bunun için de liderlerinin “popülaritesinden” yararlanmak çabasındalar.

CHP ve Baykal hariç.

Deniz Baykal, siyasi hayatının belki de en “düşük” profilini çiziyor. Kılıçdaroğlu ve kampanya ekibinin seçim çalışmaları esnasında yapabildiklerince “Baykal” adını gizlemeye çalışmalarının öncelikli nedeni bu.

Kaynaklarımızdan öğrendiğimiz kadarıyla CHP İstanbul’da Baykallı bir miting yapmayı da düşünmüyor.

Öte yandan Kılıçdaroğlu için “CHP’nin başında olması gereken adam” diyenlerin varlığını biliyoruz.

Seçim sonuçları kimi üzecek, kimi mutlu edecek; göreceğiz. Ama şimdiden söylemiş olalım: Deniz Baykal ve CHP seçimlerden umduğu başarıyı elde ederek çıkamazsa, Baykal Genel Başkan koltuğunda çok da rahat oturamayacak.

O koltuk etrafında CHP’de seçim sonrası için ciddi hazırlıklar yapanlar var… Kılıçdaroğlu Baykal’a “rakip” olmak adına bugüne kadar hiçbir açıklama yapmış, tavır göstermiş değil. Ama yakın çalışma arkadaşları onu asıl CHP’nin başında görmek istediklerini de gizlemiyorlar.

www.iyibilgi.com

Bu haber 2,848 defa okundu.