İşte kaybedenler | " /> iyibilgi özel" /> İşte kaybedenler | "/> iyibilgi özel"/>

En Sıcak Konular

Resim netleşti: İşte kaybedenler

12 Mart 2009 12:40 tsi
Resim netleşti: İşte kaybedenler Yeni oyunun kuralları belli olurken kaybedenler de bir bir ortaya çıkıyor… iyibilgi özel

iyibilgi özel

ABD Dışişleri Bakanı Hillary R. Clinton’ın geçtiğimiz günlerde Ankara’ya yaptığı ziyaret ve verdiği mesajlar Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni dönemin parametreleriyle ilgili önemli ipuçları içerirken diğer yandan Türkiye içi ve dışındaki güç dengelerinin nasıl şekilleneceğine dair de işaretler taşıyor. Önce temsilci George Mitchell, ardından Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Nisan ayı başında da Obama’nın ziyaretiyle Washington’un Türkiye’ye verdiği önem gözler önüne seriliyor. Dışbasında ABD’nin Ortadoğu politikasını Türkiye ekseni üzerinde kurduğu yorumları yapılıyor. Bunun için İran, Irak, Afganistan, İsrail-Filistin sorunları ile Kafkaslar örnek olarak gösteriliyor.

Obama’nın Ankara’ya ihtiyacı var

Ancak bu ilgi sadece Ortadoğu ile açıklanacak cinsten değil. ABD’nin Türkiye’ye artan ilgisi Amerikan yönetiminde yaşanan yaklaşım farkının bir habercisi… Öncelikle ABD’nin Türkiye modelini özümsediği anlaşılıyor. Türkiye’nin laik, demokratik yapısı ve Müslüman kimliği kim ne derse desin yeni dünya politikasının arzuladığı uyumun adeta mikrofilmi niteliğinde. Diğer yandan Irak’ta adeta çuvallayan ABD bölge dinamiklerini iyi bilen Türkiye’nin tecrübelerinden faydalanmak istiyor gibi… Zira Suriye’den Irak’a, İran’dan Ortadoğu barışına Türkiye’nin beş yıldır güçlü bir şekilde savunduğu değerler artık Washington’un ajandası halini almış durumda.

Bunlar Türk dışpolitikasını ilgilendiren konular… Ancak Washington’un Türkiye’ye ilgisinin içpolitikaya da etkileri olması kaçınılmaz. Zira Müslüman dünyasının kalbini kazanmayı şiar edinen Başkan Obama’nın yaklaşımı ABD’nin politikalarını belirliyor. O halde Clinton’ın Türkiye ziyaretinde ısrarla Türk ulusunun kalbini kazanma stratejisi gütmesi bir çelişki değil… Ankara ziyaretinden, verilen mesajlardan, Obama’nın ziyaretinin duyurulmasından anlaşılan şu: Obama yönetimi aslında ne diplomatik merkezlerin, ne siyasetin ne de basının kalbini kazanma arayışında. İstenen tek şey sokakların gönlünü almak gibi duruyor.

Ortadoğu’da Ankara’nın etkili politikalarına ihtiyaç duyan Washington yönetimi bir yandan Türkiye ve iktidar partisi AK Parti ile ilişkilerini geliştiriyor… Diğer yandan yükselen anti-Amerikanizmi ortadan kaldırmak yumuşak gücü yeniden hakim kılmak isteyen yeni ABD yönetiminin öncelikli hedefi sokaklar. İşte bu yüzden Türkiye’de sokakların yani toplumun hoşuna gitmeyecek en küçük bir imadan bile olanca güçleriyle kaçındırlar.

İlk kaybeden Doğan grubu

Doğan grubunun mali cezalarla başının sıkıştığı şu günlerde Mehmet Ali Birand’ın ısrarlı sorularına rağmen Hillary Clinton basınla tartışan Erdoğan’ı ne kadar iyi anladığını anlattı canlı yayında. Ankara’nın ve sokakların duymak istediği tüm tılsımlı sözcükleri özenle kullandı. “Bölgede lider ülke” dedi, “ekonomik krizle mücadele politikasından öğreneceğimiz çok şey var” dedi, “dost ve müttefik” kelimelerinin altını özenle çizdi. “Obama ilk kez size geliyor” mesajını ileterek 24 Nisan öncesinde olası bir Ermeni soykırımı tehlikesini de bertaraf edeceklerini ima etti.

Bu yeni dönemde oluşan yeni politikalar Türkiye’nin iç dinamiklerini etkileyecek düzeyde… bir kaybedenler listesi hazırlamak gerekirse yaşanan değişimlerden en çok statüko yanlılarının etkileneceği söylenebilir. “Türkiye’nin batıdan koptuğu” eleştirilerini getirerek iktidar partisini köşeye sıkıştırmak isteyenlerin Clinton’ın Türkiye’nin gelişmişliğini sürekli vurgulamasıyla düştükleri hayal kırıklığı aslında dönemlerinin bittiğini işaret ediyor. Bunun başında Doğan grubu geliyor gibi… Tüm ortaklık ve ilişkilerini Avrupa’da kuran Doğan grubu Washington’un tercihiyle zor durumda kalıyor. Türkiye-AB ilişkilerinin eskisi gibi olmadığı, Erdoğan’ın Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri haline getirdiği, ardından bu kriterlerin muhtemelen Washington kriterleri haline geleceği düşünüldüğünde, Avrupa ile iş tutan, kimi zaman Avrupa üzerinden iktidar partisiyle mücadele eden Doğan grubunun istediklerini elde edemeyeceği ortada görünüyor. Zaten Clinton istedikleri açıklamayı yapmayınca Obama’yı da Clinton’ı da tüm yayın organlarının anasayfasında kaldırmaları bununla açıklanabilir.

Uzmanların güvenirliği sorgulanıyor

Diğer kaybeden, çok ilginçtir ama Soner Çağaptay oluyor… Washington Institute’ün kıdemli uzmanı Çağaptay, Gazze krizi sonrasında Erdoğan’ı eleştirirken ipin ucunu bir hayli kaçırdı. Newsweek ve Washington Post’ta yayınladığı yazılarda Türkiye’de İslamcılığın tehlikeli boyutlara yükseldiğini, Türkiye’nin batıdan koptuğunu sık sık vurguladı. Çağaptay Amerikan yönetiminin Türkiye’ye verdiği önemle kontrpiyede kaldı. Bu çıkışlarıyla akademik güvenilirliğini kaybetti.

Çağaptay kaybedenler kulübündeyse onun ilişkide olduğu kurum ve kişilerin de kaybedenler listesine girmesi gerekiyor. Zira Cengiz Çandar’a göre Çağaptay yalnız hareket etmiyor. O halde şunu söyleyelim: ABD’deki İsrail lobisi belki de ilk kez Türkiye’ye karşı kaybediyor. Gazze aldırıları ve Davos çıkışı sonrasında hedef tahtasına konan Erdoğan, Obama yönetiminin İsrail lobisinden “bağımsız” hareket etmesiyle kazanan taraf oluyor.

Bu işadamlarına dikkat

Washington’daki düşünce kuruluşlarıyla ilişkide olan, onları fonlayan ve Türk iç siyaseti konusunda kalemşörlük yapmalarını sağlayan kimi “gökdelenci” Türk işadamları da kaybedenler listesine giriyor. İsmi lazım değil ancak dehşet senaryosunun konuşulduğu Hudson enstitüsüne kimlerin para aktardığı görüldüğünde söylemek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. Para aktaranların içinde Aydın Doğan değil ancak başka bir güçlü medya patronunun da olduğu bilgisinin iyibilgi’ye ulaştığını söyleyelim.

O medya patronu Türkiye’de biraz ulusalcı biliniyor. O halde Washington’da güçleri eriyen neo-conlarla birlikte onların Türkiye’deki uzantıları da gün geçtikçe eriyor. Hadi açık konuşalım: Ergenekon operasyonunu sulandırmaya çalışanlar ve Ergenekon’a bulaşanları Türkiye’de zor günler bekliyor.

Enerji merkezi Türkiye

İyibilgi’nin uzmanlarla yaptığı görüşmelerde ortaya çıkan bir sonuç da Obama yönetiminin Türkiye’yi bir enerji üssü gibi gördüğü. Üstelik Rus basınında dün Türkiye’nin “Ankara enerji devi olmak istiyor” başlıklarıyla manşetlere çıktığını hatırlatalım. Örneğin Rus Kommersant Gazetesi, manşetten yayınladığı "Türkiye Rusya’nın rolünü oynayacak" başlıklı haberde, Ankara’nın enerji alanında sadece bir transit ülke değil, Moskova gibi bir süpergüç olmayı arzuladığını bildirdi.

Tahran’daki Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) zirvesini konu alan haberde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın kucaklaşmasını gösteren fotoğrafa birinci sayfada yer verildi. Gazetenin analizinde, Türkiye’nin bir yandan Washington ile Tahran arasındaki nükleer krizde fiilen arabulucu olma misyonunu üstlendiği, diğer taraftan Nabucco Doğalgaz Boru Hattı projesinin geleceğini, Moskova’nın davet edilmediği Tahran zirvesinde beş ülkeyle birlikte masaya yatırdığı bildirildi.

Bu gelişmeler ışığında Türkiye’de enerji sektörüyle uğraş halinde olanların kazançlı çıkacağı bir döneme girildiği görülüyor. Örneğin Habertürk gazetesi ve televizyonuyla yeniden basın sektörüne dönen Ciner grubu yükselen trend içinde olabilir. Diğer yandan Sabah grubun sahibi Ahmet Çalık da devleşecek isimler arasın yer alıyor. Poaş ile enerji sektörüne adım atan Doğan grubun diğer işleri nedeniyle bu süreçten kazançlı çıkması zor görünürken, ABD’nin Türkiye’yi silah imalat merkezi yapma düşüncesi bulunduğu, bu yüzden Sadettin Saran’ın yıldızının parlayabileceği ileri sürülüyor.

İyibilgi.com 



Bu haber 2,793 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,125 µs