çirkin! | " /> iyibilgi Ankara" /> çirkin! | "/> iyibilgi Ankara"/>

En Sıcak Konular

İyi, kötü ve çirkin!

12 Mart 2009 11:47 tsi
İyi, kötü ve çirkin! Türkiye'ye ise iyi yetmez. Hele anlatacaklarımızdan sonra... iyibilgi Ankara

iyibilgi Ankara

Önce ikaz edelim. Bu sıfatların altındaki resimler tesadüfi olarak seçilmiştir. Yani üstlerine denk gelen tanımlamalara bakarak bir tasnif yok.

Elbette okurlarımızın kafasında bu liderlerin nasıl olduğuna ilişkin bir imaj vardır ama biz gazetecilik açısından bunu doğru bulmayız.

Biz son gelişmeleri anlatalım, siz uygun resimleri uygun sıfatların altına nasılsa yerleştirirsiniz. Bu arada; bir figür eksik tabi. Türkiye. Türkiye bize göre “iyi” sıfatına yerleştirilmeli.

Peki resimlerde niye yok. Çünkü “iyi” Türkiye’yi anlatmakta yetersiz kalabilir. Dediğimiz gibi son gelişmeleri bir aktaralım. Karar yine okurun elbette.

İyi polis, kötü polis!

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un Türkiye ziyaretinden sonra ortaya çıkan tablo, İran meselesinin Ortadoğu ve Ortaasya’daki büyük resmin ana odaklarındın biri olduğunu gösterdi.

İran, hem bölgede hem de dünyada tartışma konusu olmayı sürdürüyor. Fakat ABD’nin yeni lideri Obama’nın “barış ve kucaklaşma, en azından tokalaşma için ellerin açık olması” önerisi yeni bir hava yaratacak gibi.

Hal böyle olunca ve Türkiye de hem Clinton’un bitmiş hem de Obama’nın başlayacak Ankara ziyareti nedeniyle ve doğal olarak bir resmi gerekçeyi de (Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 10. Zirve toplantısı) vesile yaparak Tahran’a gitti.

Hem Devlet Başkanı Ahmedinejad’la konuştu hem de İran’ın dini lideri Hamaney ile. Yine doğal olarak bu görüşmeler de ABD’den aldığı havayı yansıttı.

Cumhurbaşkanı Gül, ABD’nin yeni mesaj verdiğini, bunun barışçıl olduğunu, eski alışkanlıkların bittiğini, Washington’un söylediklerinin kendisine samimi geldiğini, İran’ın da bu gelişmeye katkı vermesini arzu ettiğini belirtti.

İran da, “bekleyelim, görelim, acele etmeyelim, 30 yıldır bunları söylüyorlar, somut adım görelim” dedi. Özü bu. Beyaz Saray’ın özel bir mesajının da iletildiği söyleniyor ama bu konuda net bilgi henüz yok.

Uzmanından diplomasi dersleri...

İşte tam bu noktada, tam bu zamanlama ile Ortadoğu ve Afrika’nun kuzeyinden başlayan garip gelişmeler yaşanıyor. Fas, “İran içişlerimize karışıyor” diyerek Tahran’la diplomatik ilişkisini kesiyor.

Fas nereden çıktı diye sormak lazım elbette. Gerçi BOP coğrafyasına dahil ama Ortadoğu denklemlerinde bugüne kadar çok öne çıkmış bir ülke değil.  Kendi özel sorunları da olan bir ülke Fas.

Ne alaka diye sorulurken bu sefer kriz Bahreyn’e sıçrıyor. Daha doğrusu Bahreyn’den sıçrıyor. Bahreyn bir minik ülke. Hatta ada. Basra Körfezi’nde bulunan, yaklaşık 900 binlik nüfuslu bir devlet.

Mesele o ki İran, Bahyreyn’le arasındaki sorun nedeniyle (hiç girmiyoruz çünkü konu iyice rayından çıkar) Fas’ın bu ülkeye destek verdiğini düşünüyor. İran Bahreyn’le tartışırken, Fas Bahreyn’e destek verince İran kızıyor. İlişkiler kopuyor.

Bitmedi!.. Durum böyleyken,  Suudi Arabistan, Arap ülkelerini İran tehdidini göğüslemek için" birliğe ve dayanışmaya çağırıyor. Buradan da iş Arap Birliği’ne sıçrıyor.

Arap Birliği Başkanı Amr Musa; "İran'ın Araplar'ın işlerine karışmasından çok kaygı duyuyorum." Yani iş büyüyor ama ardı kesilmiyor.

Suudi Kralı Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek ile Suriye lideri Esad'ı Riyad'a davet ediyor. Türkiye, İran’ı ikna etmeye çalıştığı sıralarda, Arabistan ve Mısır İran'ı tecrit etmek için Suriye’yi yanlarına çekmeye uğraşıyor.

Türkiye İran’ı oyuna katmaya, ABD ile arasını düzeltmeye çalışırken Araplar İran’ı ötelemeye didiniyor. Tabii Tahran’daki zirveye katılan ülkelere de dikkat lazım. Azerbaycan, Türkiye, Türki Cumhuriyetler (Rusya yok!).

Muhtemelen Arap zirvesine-daha doğrusu eşyanın tabiatına uygun olarak-İsrail’in de zımni destek verdiği varsayılabilir.

Çünkü yine aynı zamanlama ile Tel Aviv’de şöyle bir dedikodu dolaşıyor. İsrail'de hükümeti kurmakla görevli lider Benjamin Netanyahu'ya yakın isimler ile Suriyeli üst düzey diplomatların görüştüğü!

İddiaları Netanyahu reddediyor ama partisi Likud’un milletvekili Ayoob Kara kabul ediyor.

Peki bu durumun anlamı ne? Mısır, Kuveyt, Suudi Arabistan, belki Suriye ama genel olarak Araplar İran’ı bu yolla yalnızlaştırıyor ve itiyor. Türkiye, ABD, Azerbaycan ise meseleyi barışla halletmeye çalışıyor.

Tabii ABD’nin söylemi sıcak ama Arap ülkelerinin ABD ile ilişkileri anımsandığında, ABD ile hemen kucaklaşmakta tereddüt eden, şüpheleri bulunan İran’ın bu yolla da sıkıştırma hamlesi olabilir. Yani bir tür iyi polis kötü polis vakası.

İşte Ortadoğu’da diplomasi böyle çalışıyor. O halde okurlarımızı soralım; hangi sıfat hangi lidere yakışıyor ve Türkiye’nin bu değerlendirmede yer almaması doğru değil mi?



Bu haber 1,668 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,090 µs