En Sıcak Konular

Afrika'da pis bir oyun kurgulanıyor

12 Mart 2009 09:51 tsi
Afrika'da pis bir oyun kurgulanıyor Hedef Sudan'ı parçalamak, ama nasıl?

Hüsnü Mahalli / Akşam

Hedef Sudan'ı parçalamak

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Darfur'da 'savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediği' iddiasıyla hakkında tutuklama kararı çıkarttığı Sudan Devlet Başkanı El-Beşir'in ülkesi 30 yıldır emperyalistlerce parçalanmak isteniyor

Uluslararası Ceza Mahkemesi geçen hafta aldığı karar ile Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir'in tutuklanmasını istedi.

Arap kökenli El-Beşir, kendi ülkesinin kuzey batı bölgesinde yani Darfur'da yaşamakta olan kendi dindaş ve ırkdaşı olan insanlara karşı 'soykırım' uygulamakla suçlanmaktadır.

Peki gerçek nedir?
Konuya özel ilgi gösteren Türk medyası ve bazı köşe yazarları (ABD, İsrail ve Avrupa'dan daha az) her nedense Darfur gerçeğini Türk halkına anlatmak yerine Başbakan Erdoğan'a saldırmayı tercih etti. Onlara göre; Gazze'de İsrail katliamlarına karşı çok sert tepki gösteren Erdoğan her nedense soykırım yapmakla suçlanan radikal İslamcı El-Beşir'e destek veriyor.

Kısa notlarla bakalım...
Sudan denilen ülke 2.5 (Türkiye'nin üç katı) milyon kilometrekare yüzölçümü ile Afrika'nın en büyük ülkesi. 1956'da bağımsız olan bu ülke dünyanın en verimli topraklarına, hayvancılık potansiyeline ve başta petrol, uranyum ve bakır olmak üzere birçok yeraltı zenginliklerine sahip. Emperyalist ülkeler için çok önemli 9 ülkeye sınır olan Sudan aynı zamanda herkes için stratejik öneme sahip Kızıl Deniz'i de kontrol ediyor. Tüm 'Kara Afrika' halklarının anti-emperyalist, anti-sömürgeci ve anti-siyonist mücadelesine hep destek veren Sudan, doğal olarak bu güçlerin nefretini kazandı. İntikam yemini eden bu ülke ve güçler son 30 yıldır Sudan'ı parçalamak için ellerinden gelen her şeyi yaptı.

Ocak 2005'te merkezi Sudan yönetimini güneydeki ayrılıkçı güçlerle federalizm konusunda anlaşmaya zorlayan Batılı güçler bu ülkeyi 5 ayrı devletçiğe ayırmak için yoğun çaba harcadı, harcıyor.

Örneğin; yüzölçümü 700 bin kilometrekare olan güney eyalette yaşayan 2.5 milyon insanın %17-18'i Hıristiyan olmasına karşın Batılı ülke ve güçler bu eyalette Hıristiyan bir devlet kurmak için her türlü pis oyunu oynamaktadır.
Son bir yılda AB üyesi ülkelerden ve ABD'de bu eyaleti ziyaret eden bakan sayısı 23. Bölgeye çok yoğun bir Hıristiyan ve Yahudi misyoner akını var. Amaç 2011'de yapılacak ‘ayrılma' referandumunda Hıristiyan sayısını artırmak. Çünkü eyalet nüfusunun % 17-18'i Müslüman, geri kalanlar ise ateist. Üstelik bu güney eyaleti Etiyopya, Kenya, Uganda, Kongo ve Orta Afrika gibi çok önemli ülkelere sınır ve yemyeşil bir bölge. Topraklarının %40 otlaklık, %30 tarıma elverişli, %23'ü ormanlar ve %7'si yüzeysel su alanları ile kaplı. Bu eyaletin 2011'de Sudan'dan ayrılma kararı alacağına kesin gözü ile bakılmaktadır.

2003'e gelindiğinde işler karışmaya başladı
Kuraklığın ağır bir şekilde hissedilmeye başlandığı (BM raporları ve Genel Sekreter Ban Ki Moon'a göre çatışmaların başlama nedeni  kuraklık) bu bölgede su ve mera konusunda sıcak çatışmalar yaşanmaya başlanır. Başta İsrail ve ABD olmak üzere Batılı emperyalist ülkeler de hemen devreye girerek grupları birbirine karşı kışkırtır. Bu güçler ne pahasına olursa olsun Çin ile yakın ilişki kuran stratejik konumdaki Sudan'ı parçalamayı kafaya koymuştu. Onlara göre 1989'da askeri darbe ile işbaşına gelen Sudan yönetimi başta El-Kaide olmak üzere radikal İslamcı gruplara destek veriyor. Bu nedenle de ABD; Bin Ladin'in sahibi olduğu ve kimyasal silah ürettiği iddia edilen başkent Hartum'daki  ilaç fabrikasını bombaladı (1998) ve Sudan'a karşı uluslararası ambargo uygulanmasını sağladı.

DIŞ GÜÇLER DEVREDE
Bu arada gruplar arasında su ve otlaklıkların paylaşımı nedeniyle başlayan çatışmalar dış güçlerin de kışkırtması ile siyasal bir içerik kazanıyordu. Ayrılıkçı bir söylemle giderek yayılan bu çatışmaların durdurulması amacıyla merkezi hükümet 'Cencevid' denilen ve güneydoğudaki koruculara benzeyen grupları kullanmaya başladı. Yani bir tarafta İsrail, ABD ve Batılı güçlerin desteklediği ayrılıkçı Müslüman ve ateist gruplar, öbür tarafta devlet destekli Cencevid milisler.
Çok farklı, çelişkili, abartılı bilgi ve rakamlar olmasına karşın bu çatışmalarda son beş yılda yaklaşık 40 bin insan öldü, yaklaşık 2 milyon da bölgeden kaçarak komşu ülkelere sığındı. Bunu fırsat bilen ABD destekli Kofi Annan, Ekim 2004'te özel bir komisyon oluşturulmasını kararlaştırdı ve bu komisyonu Darfur'a gönderdi. Böylece emperyalist ülkelerin Sudan'a yönelik ikinci parçalama operasyonu başlıyordu. Geçen hafta Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kararı bu çabanın en önemli halkalarından biridir. Yani emperyalist ülkeler ve yandaşları, başta Afrika olmak üzere dünyanın dört bir yanında işledikleri ve işlettikleri cinayetleri unutarak bir kez daha ne denli ikiyüzlü ve çifte standartlı olduklarını kanıtladılar. Örneğin; milyonlarca insanın sokaklarda öldürüldüğü Ruanda, Brundi, Uganda, Nijerya ve benzeri Afrika ülkeleri için kılını bile kıpırdatmayan emperyalist ülkeler, İngiltere Başbakanı Tony Blair'in dediği gibi bu katliam görüntülerini magazin haber olarak izliyordu.
Hollanda Barış Gücü'nün Sırpların Bosnalılara karşı katliamlarını, Çeçenistan'da Rusların vahşetini, Karabağ ve çevresindeki bölgelerde Ermenilerin Azerilere karşı saldırılaları ve herkesin vicdanını sızlatan İsrail'in Filistin'e karşı 60 yıldır sürdürdüğü soykırım ve vahşeti görmezlikten gelen ve İsrailli yöneticilerin yargılanmaktan kurtulması için kendi yasalarını bile değiştiren emperyalist ülkeler Sudan için timsah gözyaşı dökmeyi marifet sanıyor.

İNGİLTERE İŞGAL ETTİ
Yaklaşık 6 milyon insanın yaşadığı 550 bin km, alana yayılan Darfur güneyden farklı olarak kurak bir bölge. Petrol, uranyum, bakır ve benzeri önemli yeraltı doğal zenginliklere sahip. 1821'de Mehmet Ali Paşa Darfur'u Sudan ile birlikte Mısır'a ve dolayısıyla Osmanlı'ya bağlamıştı. Çok dindar ve kültürlü insanların yaşadığı Darfur'da insanların yarısından fazlası Kuran'ı ezbere bilmektedir. 11 Şubat 1914'te Osmanlı Sultanı'nın cihat çağrısı üzerine Darfur Sultanı Ali Dinar, binlerce Darfurlu ve Sudanlı'yı Anadolu'ya gönderir. Bu insanların torunları hala İzmir, Adana, Tarsus, Mersin ve Ege'nin çeşitli yörelerinde yaşamaktadır. Sultan Dinar'ın tavrına kızan İngilizler 1916'da Sudan'ı işgal ettiklerinde ilk iş Dinar'ı tutuklayarak topraklarını Sudan'a kattılar. 40 yıl süre ile Sudan ve Darfur'u işgal altında tutan İngilizler çekildiklerinde buralarda çok karmaşık sosyal, ekonomik ve siyasi bir yapı bıraktılar.

Örneğin Darfur'da yaklaşık 1000 kabile yaşamaktadır. Bu kabilelerden Arap kökenli olanlar genellikle tarım ile uğraşmaktadır. 'Kara Afrika' kökenli olanlar hayvancılıkla uğraşıyor.



Bu haber 792 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,106 µs