12 Mart 1995, Gazi | " /> 12 Mart 1995, Gazi | "/>

En Sıcak Konular

Bir kanlı provokasyon: 12 Mart 1995, Gazi

11 Mart 2009 10:50 tsi
Bir kanlı provokasyon: 12 Mart 1995, Gazi 14 yıl önce Gazi Mahallesi’nde ne oldu? O kahveleri kimler taradı? Polisin müdahalesi ve yargı süreci olayın seyrini nasıl etkiledi? Gazi olayları neden Ergenekon iddianamesine konu oldu? Bazı sorular vardır ki cevapları soru oluşlarında saklıdır

Yakın tarihimizin kanlı sayfalarından biri, 12-13 Mart 1995 tarihlerinde, İstanbul Gazi Mahallesi’nde yaşandı. Provokatörler, 12 Mart 1995 günü akşam saatlerinde çoğunlukla Alevi kökenli yurttaşlarımızın yaşadığı bu mahallede aynı anda üç kahvehaneyi birden taradılar. Saldırılarda Halil Kaya adında bir yurttaş hayatını kaybederken beşi ağır 25 kişi de çeşitli yerlerinden yaralandı. Saldırganlar, gasp ederek alçak eylemlerini gerçekleştirmek için kullandıkları taksi şoförünü de öldürmüşler, aracını da ateşe vererek yakmışlardı.

Provokatörlerin amacı, besbelliydi ki, gerçekleşenden çok daha kanlı bir katliam gerçekleştirmek ve Alevi-Sünni çatışması çıkarmak, buna kanlı bir şekilde çanak tutmaktı.

Kahvehanelerin taranmasının ardından Gazi Mahallesi’nde toplanan Aleviler, emniyet güçlerinin olaylara geç müdahale etmesini protesto ettiler. Mahalledeki polis karakolunun önünde toplanarak protestolarını sürdürdüler.

Polisin buna karşı tavrı, toplanan kalabalığın üzerine kurşun yağdırmak oldu. Burada Mehmet Gündüz adlı bir vatandaş daha hayatını kaybetti ve çok sayıda kişi de yaralandı.

Polisin tavrı şaşkın haldeki Aleviler içerisinde infial yarattı. Olayların ertesi günü, sol örgütlerin de işin içine girmesiyle, mahallede İstanbul’un dört bir yanından gelen insanlarla daha büyük bir kalabalık toplandı. Emniyet güçleri de mahalleye tam manasıyla çıkarma yaptı. Emniyet güçleriyle sokak çatışmaları meydana geldi. Aralarında gazetecilerin de bulunduğu çok sayıda kişi polis kurşunlarıyla yaralandı.

Olayların yatışmaması üzerine İstanbul Valiliği Gazi ve Alevilerin yoğun yaşadıkları iki mahallede daha sokağa çıkma yasağı ilan etti. Mahalleye askeri birlikler sevk edildi.

Ankara’ya sıçrayan protestolarda 36 kişi yaralandı. Ümraniye’de meydana gelen olaylarda da beş kişi hayatını kaybetti, çok sayıda insan yaralandı. İlan edilen sokağa çıkma yasağı 16 Mart günü kaldırıldı.

Yargı süreci
Olayların ardından yapılan otopsi sonucunda ölen 17 kişiden yedisinin polis kurşunlarıyla hayatını kaybettiği anlaşıldı.

20 polis hakkında “müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek” suçlamasıyla dava açıldı. Dava “güvenlik” gerekçesiyle Trabzon’da görüldü. 11 Eylül 1995’te başlayan dava süreci, 3 Mart 2000 tarihinde karara bağlandı.

Yargılanan polislerden Adem Albayrak dört kişiyi öldürmekten 6 yıl 8 ay, Mehmet Gündoğan 2 kişiyi öldürmekten 3 yıl 9 ay hapse mahkum edildi ve cezaları ertelendi. Diğer sanık polisler beraat etti. Yargıtay mahkum edilen polisler hakkındaki kararı “suçun net olmaması” gerekçesiyle bozdu. Dava Trabzon’da tekrar görülmeye başladığında, ölen vatandaşların yakınları davadan çekildi. Mahkeme, Albayrak ve Gündoğdu’ya bu kez toplam 4 yıl 32 ay hapse mahkum etti.

Kararın Yargıtay tarafından 2002’de onaylanması üzerine ölenlerin yakınlarından 22’si davayı AİHM’e taşıdı. 2005’te açıklanan AİHM kararıyla Türkiye, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinde düzenlenen, Yaşama hakkı ve 13. maddesinde düzenlenen, Milli makamlara başvuru yollarının kapatılması hükümlerine aykırı davrandığı” sonucuna varılarak mahkum edildi. Mahkeme Gazi Mahallesi'nde hayatını kaybeden on iki kişi ile Ümraniye'de ölen beş vatandaşın ailelerine tazminat ödenmesine karar verdi. Olaylarda yaşamını yitiren on yedi kişi için ayrı ayrı otuz bin avro tazminat verilmesine hükmeden mahkeme, toplam olarak Türkiye'yi toplam 510 bin avro tazminat ödemeye mahkûm etti.

14. yıldönümünde Gazi ve Ergenekon
Gazi olaylarının üzerinden 14 yıl geçti. Olayların sorumluları hakkında çok sayıda spekülasyon yapıldı, ama bugüne kadar açığa çıkarılmadı.

Gazi Mahallesi’nde kahvehaneleri tarayarak katliam yapmak isteyenlerin amacı, belli ki, sadece 3 güne yayılan bir olaylar zinciri yaratmak değildi. Bunun daha fazlasıydı. Dönemin İstanbul Valisi (Hayri Kozakçıoğlu) ve emniyet güçleri, olaylara hakim olmak, olayları yatıştırmak şöyle dursun, adeta ateşe benzin döken bir tutum aldılar.

Yargı süreci, ne ölen yurttaşlarımızın yakınlarının, ne de kamuoyunun vicdanını tatmin etmedi.

Türkiye AİHM’de mahkum oldu. Ama olayın sorumlularını yargılamış, mahkum edebilmiş değil.

Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, Gazi ve Sivas olaylarının Ergenekon’la bağlantılı olduğu iddiasına yer verilmiş.

Bu, açıkçası, malumun ilanıdır. Önemli olan olayın bütün karanlık yönleriyle birlikte açığa çıkması ve yıllar sonra da olsa adaletin tecelli etmesidir.

Hasan Soylu www.iyibilgi.com



Bu haber 4,717 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,229 µs