En Sıcak Konular

Erdoğan'ın Baykal'la ilgili büyük merakı

5 Mart 2009 08:06 tsi
Erdoğan'ın Baykal'la ilgili büyük merakı

Kanal 24'te canlı yayına katılan Başbakan Erdoğan, kasetlerden, CHP'nin iddialarına Doğan medyası ve IMF ile yaşanan krize kadar her soruya cevap verdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İtalya'daki ''Temiz Eller Operasyonu'' sırasında savcının ''Eğer hükümet benim arkamda durmasaydı ben temiz eller operasyonunu gerçekleştiremezdim'' şeklinde açıklaması olduğunu hatırlatarak, ''Türkiye'de şimdi bizim yaptığımız bu'' dedi.

Erdoğan, ''Şimdi tabii ki tehditler oluyor. Bu tehditler maalesef içerden, dışarıdan oluyor, ama biz bugüne kadar bu konularla ilgili arkadaşlarımıza gerekenleri söylüyoruz. Onlar da yürüyor. Yani o kadar ilginç şeyler oluyor ki bunu siz Başbakan olarak dahi anlattığınız zaman mevcut durumda bunlar anormal olarak kabul ediliyor. Ancak bunları belki belli bir süre geçtikten sonra hatıralarınızda yazacaksınız'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, ''24'' televizyonunun ''Açık Görüş'' programında çeşitli konulardaki soruları yanıtladı.

''Sayın Karadayı'ya ait olduğu iddia edilen dört kaset yayınlandı. Daha sonra medyada da yayınlandı. Birisinde çok vahim iddialar vardı, çok yakın tarihte neler olduğunu ortaya koyması bakımından. Oradaki ifade 'parti kapattık' diyor, başka itiraflar da var. Diğer taraftan ulu orta şahısların telefonlarının dinlenmesi, ya da bulunduğu ortamlarda dinlenme yapılmasının Anayasa ihlali olduğu tartışması da var. Bu iki yöne baktığımızda bu son kaset savaşlarını nasıl değerlendirmek gerekiyor?'' sorusuna Başbakan Erdoğan, ''Tabii burada ifade ettiğiniz gibi çok ciddi riskler taşıyor bu süreç. Özellikle bu yani telekomünikasyon sistemi, teknolojisi bu denli ilerlediği bir yerde, yani illa sizlerin resmi kanallardan dinlenmenize gerek yok. Resmi kanalların dışında da dinlenebilirsiniz'' yanıtını verdi.

-''ÖZEL ŞİRKETLER DE VAR...''-

''Söz konusu olanlar da galiba resmi olanlar'' şeklindeki hatırlatma üzerine Erdoğan şunları söyledi:

''Hayır hayır, yani resmi makamların yapması diye bir şey söz konu değil... Özel şirketler de var. Şimdi bir defa bunu göz ardı etmek mümkün değil. Yarın belki bir çok yerde farklı servisler yapılacak. 'Efendim bunun tedbirlerini alın.' Dünya bunun tedbirini nereye kadar almışsa sen de oraya kadar alacaksın. Yani daha ileri gidemezsin. Daha ileri gidemezsin derken, yani daha ileri gitme imkanın yok, yani kontrası var bu işin.

Şu anda biz Türkiye'de, biz dünyada uygulanan neyse, yasalar anlamında söylüyorum, bunların hepsini uygulamanın gayreti içinde olduk. Şu anda yine çalışmalar yapıyoruz. Belki yine bazı tedbirler almanın gayreti içerisinde olacağız. Çünkü bu işin mahremiyeti çok önemli, ama ne yazık ki bugün hakikaten telekomünikasyonda en ileri durumda olan, teknolojiyi yakalamış olan ülkeler, ne yazık ki onlar da bu konuda tedbiri yüzde yüz alamıyorlar. Belli oranda bakıyorsunuz oralarda da sıkıntı var.

Biz şuna inanıyoruz; burada bir defa hukuk denilen, 'kanun' demiyorum, hukuk denilen olaydan hareketle bakıp, yani ben sizin hukukunuza, siz de benim kişisel hukukuma saygı göstermelisiniz. Yani bunun makam sahibi olmayla alakası yok. Zaman zaman söylediğim, yani insanların mahremine girmek bu bir defa çok ciddi bir hukuk ihlali. Bunu bir defa hep birlikte korumamız lazım. Çünkü bu çok ciddi bir hukuk ihlali. Bunu hep birlikte koruyabiliyorsak bu toplum da çok ciddi bir toplum olur. Toplumda insanların birbirine saygısı çok daha farklı olur. Biz bunu başarmak durumundayız çünkü her şeyi kanunla sağlayamazsınız.''

''Bu bir çalkantı dönemi mi efendim'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Ondan kaynaklanıyor biraz da. Ve herkes de tabii burada hemen gardını alıyor. Ona göre çalışmalar bakıyorsunuz çok farklı... Dolayısıyla tabii Şamil Bey'in ifade ettiği şeylerin içerisine insan tabii hakikaten giremiyor. Girme noktasında bir çok sıkıntılar var. Bu noktada yargı kendi süreci içerisinde yaptıklarını, yapacaklarını yapıyor zaten. Burada bir şey de çok, çok önemli; biz şimdi şu anda görsel medyada bir aradayız. Geçmişte ne yazık ki yazılı ve görsel medya, hele hele internet olayı ortaya çıktıktan sonra çok daha farklı iyi bir sınav, başarılı bir sınav vermedi. Bakıyorsunuz bazen yazılı medya veya görsel medya kendisi işin altına girmiyor bu defa internet sitelerinde bu işler ortaya çıkıyor. Değişik değişik sitelerde farklı farklı ...''

''Bununla ilgili hukuki bir düzenleme düşünülüyor mu?'' sorusuna Erdoğan ''Tabii tabii'' yanıtını verdi.

-''TEMİZ ELLER''-

''Büyük fotoğrafa dönebilir miyiz? Siz dediniz ki 'temiz eller' yapıyoruz. Bu çok önemli bir vaat. Başbakan olarak sizin ağzınızdan çıktığına göre bir dönemin üzerindeki örtü çekilecek mi? Bir dizi soru işareti var yakın tarihte, son 20-25 yıllık dönemde. Umudunuz giderek artıyor mu? Ergenekon soruşturması olsun, diğer konular olsun bu örtünün çekilebileceği ve soru işaretlerinin cevaplanabileceğine dair daha ümit var mı ve kararlı mısınız?'' sorusu üzerine Erdoğan  şunları kaydetti:

''Bizim kararlı olmamız yeterli değil. Çünkü Türkiye yasama, yürütme, yargı erklerinden, kuvvetler ayrılığı prensibinden hareketle oluşuyor. İtalya'da savcının bir açıklaması var; 'Eğer hükümet benim arkamda durmasaydı ben temiz eller operasyonunu gerçekleştiremezdim.' Türkiye'de şimdi bizim yaptığımız bu. İtalyada savcı bu ifadeyi kullandığı zaman Türk medyası bunu sahipleniyor ve bunun anonsunu bu şekilde yapıyor da Türkiye'de savcı böyle bir adım attığı zaman Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bunun arkasında durunca niçin bu anormal oluyor? Burası çok önemli.

Şimdi ben burada yargıya güveniyorum, güvenmek zorundayım ve onun da gereğini yapıyorum. Birileri de maalesef yargıya gölge yapıyor. Gölge yapma tamam kimse yargısız infaz yapmasın suç sabit olmadıktan sonra kimseyi suçlu telakki etmesin. Bu hepimizin ortak bir kanaatidir ve bu konuda asla bir şüphe yoktur. Buradan hareketle gelip bir tarafı da savunurken yargıya bindirmeye, bastırmaya ki... Anayasa da biliyorsunuz bunlar yasak zaten. Bakıyorum ben, kimse kalkıp da böyle bir saldırıda bulunan, yargı sürecine müdahale edenlere karşı da burada herhangi bir dava açılmıyor. Bunu da anlamak mümkün değil. Olayı zaman çok farklı bir yere de getiriyorlar. Adeta magazin haberleri haline getirip sulandırıyorlar. Bu daha da işi çirkinleştiriyor, süreci çirkinleştiriyor. Bunları aşmamız lazım. Bunları zaten aştıkça Türkiye güçlü bir hale gelecek. Yani hukuk da daha güçlü hale gelecek, demokrasi de daha güçlü hale gelecek. İnsanların yargıya olan güveni çok daha fazla bir şekilde artacak. Aksi taktirde böyle giderse bu süreç orada da bir güven bunalımı başlayabilir.''

-''TEHDİTLER OLUYOR''-

''Diyarbakır dönüşünde uçakta gazetecilere yaptığınız bir açıklama var; 'Gerekirse bir bedel öderim'' dediniz çetelerle, Ergenekon ile mücadele konusunda. Böyle bir açıklama yapmaya neden ihtiyaç duydunuz? Bir tehdit mi var yoksa sıkıntılı başka bir mevzu mu var. Niye bedel ödeyebileceğinizi var sayıyorsunuz? sorusuna Erdoğan, ''Şimdi tabii ki tehditler oluyor. Bu tehditler maalesef içerden, dışarıdan oluyor, ama biz bugüne kadar bu konularla ilgili arkadaşlarımıza gerekenleri söylüyoruz. Onlar da yürüyor. Yani o kadar ilginç şeyler oluyor ki bunu siz Başbakan olarak dahi anlattığınız zaman mevcut durumda bunlar anormal olarak kabul ediliyor. Ancak bunları belki belli bir süre geçtikten sonra belki hatıralarınızda yazacaksınız'' yanıtını verdi.

''Ergenekoncu tehditlerden mi söz ediyorsunuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Onlar var, onların dışında var. Dışarıdan dediğim bunlar ülke içinden, ülke dışından var, ama biliyorsunuz mafya, çete bu tür şeylerin zaten tabiatında, ruhunda var. Dünyada bunun örnekleri zaten görülmüş. Kaldı ki biz Türkiye olarak onların düştüğü duruma hiç düşmememiz lazım, ama bu Hükümet bir şeyi başarmıştır bu ülkede. Nedir o? Yani insanımız büyük ölçüde en azından bu tür şeylerde bir güven noktasına gelmiştir. Artık güvenebiliyor'' diye konuştu.

''Talep beklenti var mı?'' şeklindeki soruya karşılık Erdoğan ''Talep de zaten var, beklentiler var. Bu büyük ölçüde başarıldı'' dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz her yerde, yani haşa besmele çeker gibi laikliği anlatıyoruz. Bize kalkıp anti laik diyorlar. Böyle komik şey olur mu?'' dedi.

''24'' televizyonunun ''Açık Görüş'' programında soruları yanıtlayan Erdoğan, ''Yarın Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti Hükümeti olmadığı zaman çetelerle mücadelenin devam etmesinin her halde yolu da hukuki alt yapısının yapılması ve benimsenmesinden geçiyor. Nisan ayında bir anayasa çalışması başlatacağınızı söylediniz. Bu konudaki gelişmeler nedir?'' sorusuna, ''Siz istediğiniz kadar yasal düzenlemeler yapın, eğer yürütmenin başında olanlar bu erkler dediğimiz, bunların başında olanlar eğer adil değilse bir defa neticeye varabilmemiz mümkün değil. Bir defa bu verilen mücadelenin kurumsallaşması şart'' yanıtını verdi.

''Böyle bir mutabakat var mı? Çetelerin belini kıracak bir mutabakatı şu aşamada görüyor musunuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

''Şu anda bu mutabakat olmuş olsa zaten bu sıkıntıları yaşamayız. Şu anda bir defa yasama organının içerisinde olanlar mutabakat içinde değil. Hükümet farklı bir anlayış içerisinde, yargının verdiği kararı yerine getirmeye çalışıyor. Bakıyorsunuz muhalefet farklı bir çıkış ortaya koyuyor. Bu yapılan işe nasıl yanlış denir, gerçek ortada ve kaldı ki bu ülke, tarihi itibariyle baktığınız zaman hakikaten bir devlet geleneği olan bir millet. Böyle bir bin yıllık develet geleneği olan bir milleti adeta aşiret gibi görmek isteyenler var. Bizim aşiret olmadığımızı göstermek için de bu kurumların bir kurumsallaşmayla ortak aklı yakalamaları lazım. Bu ortak akıl yakalandığı zaman zaten mesele kendiliğinden çözülecektir, ama bu ortak akla bizim varmamız lazım. Renklerine bakmamamız lazım.''

-''SÜMEN ALTI ETMİYORUZ''-

Bu yerel seçimde daha demokratik talepleri içeren bir söyleme geçildiği belirtilerek, ''TRT Şeş'in yayına başlaması, Nazım Hikmet'le ilgili almış olduğunuz karar ve diğerleri, CHP'nin bir dizi hamlesi var. Nevruzla ilgili bir teklifte bulundular. Bu atmosferi nasıl değerlendiriyorsunuz'' şeklindeki soruyu Erdoğan, şöyle cevaplandırdı:

''Tabii buna kısmen katılıyorum, ama bütünüyle katılmak mümkün değil. Çünkü özellikle iktidarımızın bu süreç içerisinde attığı adımlardan bu demokratik açılımlarımızı muhalefet zaten kabul etmiş değil, hazmedebilmiş değil. Bunların içerisinde örneğin bir TRT Şeş olayı... Fakat asıl rahatsızlığın sebebi de çetelerle, mafyayla verdiğimiz mücadele. Ağırlıklı olarak muhalefeti rahatsız ediyor, Ana Muhalefet bakıyorsunuz ciddi manada sahipleniyor. Hatta biliyorsunuz lideri ''Ben avukatıyım'' dedi, böyle işin içine girdi. Diğer muhalefet biraz suskun duruyor. Onlar bu konuda pek konuşmuyor. Yani neresindesin belli değil, ama biz yargının vermiş olduğu talimatı yürütme olarak şu ana kadar yerine getirdik, getiriyoruz ve getirmemiz de lazım. Çünkü Türkiye'yi özellikle bu noktada iktidarların köşeye sıkıştırıldıkları veyahut da hükümetlerin farklı yerlerden idare edildiği bir anlayışın Türkiye'de bir defa bir kenara itilme durumudur, bunlar ortaya çıkıyor. Böyle bir talimat geldiği zaman da tabii ki Hükümet bugüne kadar sümen altı edilenleri şimdi sümen altı etmiyor, neyse hemen yürütme görevini yerine getiriyor. Yapılan iş budur.''

CHP'nin Nevruz ve 1 Mayıs ile ilgili girişimleri hatırlatılarak ''bu konuda bir yasal düzenleme yapılacak mı?'' sorusuna Erdoğan, ''Doğrusu işin bayram boyutu üzerinde bunların hep tartışmaları olmuştur. Ama bizim böyle karar altına aldığımız bir konu yok. Bunuda bizim üst kurullarda görüşmeden benim böyle bir televizyon programında olur veya olmaz şeklinde açıklamam, benim parti teşkilatındaki üst kurullarla olan yönetim anlayışıma ters düşer. Arkadaşlarıma karşı da saygısızlık olur. Onlarla böyle işi müzakere etmeden böyle bir açıklamada bulunmam'' karşılığını verdi.

''Çetelerle mücadelede özellikle muhalefet partilerinin bir miktar, daha doğrusu CHP'nin rahatsız olduğunu ifade ettiniz. Muhalefet bundan neden rahatsızlık duymuş olabilir'' sorusunu Erdoğan, şöyle cevaplandırdı:

''Burada üzüldüğümüz nokta şu; her geçen gün kasetler falan çıkıyor, CD'ler ortaya çıkıyor ve buralarda ilginç şeyler ortaya çıkıyor. Bizim ülkemizde neler olmuş. Bunları yok farz etmek mümkün mü? Gönlümüz arzu eder ki bütün bunların olmadığı bir Türkiye, yaşanmadığı bir Türkiye. Biz öyle bir Türkiye'de olalım ki birbirimize hiç bir kurum veya kurumlar şüpheyle bakmasın. İnsanlarımızın birbirine şüpheyle bakmadığı, ülkemizde insanların adeta birbirlerinin hafıza kayıtlarını okuduğu bir yapı oluşmasın, ama şimdi bakıyorsunuz ki okuyoruz. Niyet okuyucular çıkmış ortaya, bol miktarda. Bize öyle bakanlar var. İster istemez bize de öyle bir zaman geliyor ki biz de farklı bakıyoruz.''

''İnternet sitelerine, medyaya yansıyan bilgiler bir döneme ilişkin çok önemli tanıklıkları da beraberinde getiriyor'' sözleri üzerine Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bunun bedeli var ama. Bir 14 Mart süreci yaşadık. Bunun bir bedeli olmadı mı Türkiye'ye. Burada samimi, açık net düşünenler bu bedeli gördüler zaten. Çünkü demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları diyeceksiniz ve ondan sonra kalkacaksınız bu ülkede 16 milyon 500 bin insanın reyini almış bir siyasi partiyi Avrupa'da, dünyada, hiç bir yerde görülmemiş bir şekilde, hem de üstelik anti laik olmakla suçlayacaksınız. Biz her yerde, yani haşa besmele çeker gibi laikliği anlatıyoruz. Bize kalkıp 'anti laik' diyorlar. Böyle komik şey olur mu? Ben diyorum ki demokrasinin saygınlığını hep birlikte savunalım. Bunu birilerine sipariş etmeyelim. O zaman ülkemiz hem çok daha demokrasiyi güçlendirecek, hem de çok daha iyi bir noktaya gelecektir''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 29 Mart Yerel Seçimlerinin ardından bir ekonomik kriz beklemediğini kaydederek ''Herkes kendinden emin olsun, rahat olsun, huzurlu olsun. Biz çalışmalarımızı yere sağlam basarak sürdürüyoruz. Her türlü tedbirimizi de alıyoruz'' dedi.

''24'' Televizyonunda yayınlanan Açık Görüş programında soruları yanıtlayan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın işsizlik konusunda Hükümet'e yaptığı 7 öneri ile ilgili bir soruya, ''Bu 7 önerinin bütçeye getireceği maliyet yaklaşık 27 katrilyon. Sen bize öyle bir teklif yapıyorsun ki bunun maliyeti 27 katrilyon. Bu 27 katrilyon Hazine'den çıktığı zaman bunun yansıma alanları ülkede ne olacak, bütçe bundan nasıl darbe yiyecek? Böyle bir yükün altına biz giremeyiz. Kusura bakmasın'' karşılığını verdi.

Başbakan Erdoğan, küresel ekonomik krizle ilgili olarak, ''Türkiye bu sıkıntıyı atlatacak alt yapıya şu anda sahiptir. Nitekim son ayda açıklanan enflasyonu gördünüz, 7,7'' değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, işsizlikle ilgili da ''Şu anda işsizliğin krizle beraber bir de mevsimsel olduğunu da iddia ediyorum. Söylüyorum, mevsimsel. İşsizlik, Mayıs'tan itibaren tarım, turizm, hizmet sektörü devreye girdiği andan itibaren işsizlikte de olumlu istikamette değişiklikler olacak'' dedi.

-''İYİMSER OLMAKTA HAKLI ÇIKTIM''-

Başbakan Erdoğan, ''küresel mali krizin Türkiye'ye etkisi konusunda iyimser olmakla suçlandığının'' dile getirilmesi üzerine, ''iyimser olmakta haklı çıktım. Bakın şimdi bu kriz yeni mi başladı? Bu kriz 2007'de başladı. Şimdi 2009'dayız. Bakın biz şimdi 2009'u başarıyla yönettik'' diye konuştu.

Erdoğan, ''29 Mart Yerel Seçimlerinden sonra Türkiye'de ekonomik kriz olacağı'' yönünde değerlendirmelerin olduğunun hatırlatılması üzerine, ''Seçimlerden sonra böyle bir kriz beklemiyorum. Yok böyle bir şey, herkes kendinden emin olsun, rahat olsun, huzurlu olsun. Biz çalışmalarımızı yere sağlam basarak sürdürüyoruz. Her türlü tedbirimizi de alıyoruz. Biz IMF meselesinde de kalkıp ülkemin menfaatlerine gölge düşürecek bir anlaşmaya imza atmayız'' dedi.

Başbakan Erdoğan, ''Türkiye'de bir lobi sürekli ısrar ediyor. IMF ile anlaşma ne olursa olsun imzalansın diyen bir lobi var'' sözlerine, ''Diyebilir. Ben onları biliyorum. Çok iyi biliyorum, ama en güçlü lobi devlet lobisidir. Bizim lobimizdir'' karşılığını verdi.

-''ÇEREZ PARASI''-

Erdoğan, Gelir idaresi Başkanı Mehmet Akif Ulusoy'un görevden alınmasına ilişkin bir soruyu cevaplandırırken,  ''İnternet sitelerinde çıkan, hatta gazetelerde de çıkan bu şeyler bizi tabii ciddi manada rahatsız etti. Biz nasıl olacak da sağlıklı bir şekilde bu tür denetim mekanizmalarını çalıştıracağız? Müsteşarıma bu konuyla ilgili talimatı verdim ve gerekli olan bu konudaki adım atıldı'' dedi.

Erdoğan, Mehmet Akif Ulusoy'un söz konusu konuşmalarında ''çerez parası'' ifadesinin geçtiğinin hatırlatılması üzerine, ''beni çerez parası, merez parası ilgilendirmez. Eğer bunun büyüğü yanlışsa küçüğü de yanlıştır. Yani o çerezin miktarı nedir, boyutu nedir? O, bu beni ilgilendirmiyor. Oralarda bu yapılıyorsa mesele bitmiştir'' diye konuştu.

-''BİZ BU PARTİYİ MEDYAYLA KURMADIK''-

Başbakan Erdoğan, ''Bu sizi ürkütmüyor mu? Medyanın bir bölümü tamamen karşısında ve siz bu açık rekabeti sürdürmektesiniz. Böyle mi devam edeceğini düşünüyorsunuz? Oradaki yaklaşımınız nedir?'' sorusu üzerine şunları söyledi:

''Biz bu partiyi medyayla kurmadık, milletle kurduk, medyaya rağmen kurduk. Bu partinin sahibi millet. Türkiye'de bir defa güvenilirlik anketleri yapıldığı zaman son sırada medya çıkıyor. Son sırada medya çıktığına göre bu partinin sahibi de millet olduğuna göre, 'yalan, yanlış haber yapan' ifadesini kullandım dikkat edin. 'Medyaya karşı tavır alın' dedim. Niye? Halkımı aldatıyor, milletimi aldatıyor.

Biz temiz toplum, temiz medya istiyoruz. Temiz medya, temiz toplumun oluşmasını getirir. 'Basın Ahlak Yasası' diyorlar, 'biz bu ilkeleri benimseriz' diyorlar. Peki nasıl benimsiyorsunuz? Toplumun ahlak değerlerinden tutunuz, toplumdaki bütün bu değerlerin yanında yalan, yanlış haberlerle halkı yanlış yönlendirmeye kadar her şeyi yapacaksın, reyting uğruna yapmadığın şey kalmayacak, affedersin bir tane evi arayacaksın, arayacaksın bulacaksın, onu sanki Türkiye'de her yer öyleymiş gibi göstereceksin, bir tane okulu arayacak bulacaksın onu sanki bütün okullar öyleymiş gibi göstereceksin, bir tane hastanede yanlış bulacaksın onu bütün hastaneler böyleymiş gibi göstereceksin, yani bu halkı bu denli taciz etmeye hakkınız yok ki bakın benim halkım bunları yutmuyor.''

Başbakan Erdoğan, medyanın işine geldiği zaman 'Avrupa Birliği' dediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

''Avrupa Birliği mi diyorsun? O zaman Avrupa Birliği standardında medya istiyoruz.

Diyaloğu falan onlar bozdular ve tam aksine onlar zaten seçime giderken bu şeyi ciddi manada başlattılar. Ciddi manada kampanya var. Bu medya bir siyasi partinin yandaşı, bu şekilde götürüyorlar. Kesinlikle bir politik duruş. Zaten köşe yazarlarının içinde biliyorsunuz Ana Muhalefet Partisi'nin bir zamanlar MKYK'sında görev almış olan insanlar var. Zaten devamlı olarak onların danışmanlığını yapan tipler hep orada.

Objektif bakanları görmedim gibi bir şey. Çünkü hepsi aynı havuzun içinde yoğruluyor. Öyle anlar geliyor ki icabında hepsi patronunun haklarını savunuyor. Bunu savunurken 'Acaba yahu bizim patron da böyle bir şey yapmış mı?' sorusunu kendisine soranları hiç duydunuz mu siz?

Olayı sadece Türkiye içinde bırakmadılar. Dünyada içinde bulundukları bütün örgütleri de devreye soktular. Şimdi o örgütler vasıtasıyla bana ve partime saldırıyorlar.''

-''YERİ GELDİĞİNDE ONLAR DA AÇIKLANIR ''-

Başbakan Erdoğan, ''Doğan Grubu'nun aldığı ceza konusunda siyasi bir baskı oldu mu?'' sorusu üzerine şöyle konuştu:

''Asla. Bir defa ben olayı kesinlikle işin operasyonel çalışması, vesaire bittikten sonra öğrendim. Kaldı ki böyle bir seçimin arifesinde siyasi bir karar olsa bu açıklanır mı? En azından şu iş yürüsün. Gürültü falan kopmasın... Çünkü nasıl bize saldırdıklarını görüyorsunuz. Şimdi daha farklı saldırıyorlar.

Vergi ile ilgili konu gelince acayip şekilde bize şu anda saldırıyorlar, bütün kanallarıyla. Vurmadıkları yer kalmadı. Her türlü. Televizyon kanallarıyla aman Yarabbi ne tür haberler... Yani bize daha önce adeta yalvaranlarına bakıyorum, şimdi acayip şekilde saldırıyorlar. İsim vermeyeceğim, 'acaba şu konuda bana yardımcı olur musun?' diyenler şimdi hepsi acayip şekilde saldırıyor. Yalan, yanlış haberlerle saldırıyor. Dürüst davranmıyorlar, doğru davranmıyorlar, ama ben milletimin hukukunu koruyorum. Biz belgelerle konuşuyoruz ve burada yabancı medyayı da maniple ediyorlar. Maniple etmek suretiyle onları da bize saldırtıyorlar. Çünkü bunların da Almanya'da ayağı var biliyorsunuz. Amerika'da ayağı var. Bu ayakları da devreye sokmuşlar. Brüksel'de ayakları var. Buraları da devreye sokmuşlar. Türkiye'de de bazı kuruluşlar var, onların hepsini devreye sokmuşlar. Yeri geldiğinde onlar da açıklanır tabii. O ayrı mesele.''

-''AYDIN DOĞAN'LA BİR DİYALOG ARAYIŞIM YOK''

Bir soru üzerine, ''Aydın Doğan'la bir diyalog arayışı olmadığını'' belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bir zamanlar tabii farklı şeyleri falan oldu. Geldi, gitti, görüştük, filan, falan, ama onlar tabii bu tür konular değildi. Bu tür konuları biz kendisiyle o zamanlarda yine çok konuştuk. Mesela geçenlerde baktım yine çıkmış bir haber. İşte 'çocuklarımla ilgili bir haber meselesiymiş de yani bunları ben reddettim' falan demiş. Onu dediği için de ben kalkmışım böyle bir olayın içerisine girişmişim. Bir defa benim Aydın Bey'e söylediğim konu kesinlikle bu konu değildir. Aydın Bey'e benim söylediğim konu; 'bak benim ailemle, çocuklarımla ilgili yalan yanlış haberler yapıyorsun'. Ve çıkardım bütün gazeteleri önüne koydum, kendi gazetelerini. Görünce 'ben görmedim', 'ama ben bunları düzelteceğim', 'Köşe yazarlarına müdahale edemiyorum' dedi. Şimdi Allah aşkına söyler misiniz bana, bir patron yalan, yanlış bir yorum yapan köşe yazarına müdahale etmez mi? Hem parasını vereceksin, yalan, yanlış bir haber yapan köşe yazarını da biliyorsun bunu, kalkıp müdahale etmeyeceksin.

Kendisi bunları söyledi. Dedi ki 'Anadolu çocuğu olarak benim de aileme çok saldırılar oldu'. Yine o da medya hayatında olan bir grup. 'Çok saldırı oldu. Ben de ondan çok rahatsızım' dedi. Dedim işte madem siz de bu rahatsızlığı çekiyorsunuz, ben bu ülkenin başbakanıyım. Siz de benim ailemle, çocuklarımla, benim çocuğumun devletle yakından uzaktan hiçbir işi yok ya. Niçin bu tür şeyler yapıyorsunuz?''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin Irak'tan çekilmesiyle ilgili olarak, ''Biz bu çekilme olayına olumlu bakarız, sadece askerin çekilmesi olayına, ama araç, gereç, mühimmat olayına gelince, o farklı bir olay. Onu birbirine karıştırmayalım'' dedi.

''24'' televizyonunun ''Açık Görüş'' programına katılan Erdoğan, 29 Mart yerel seçimlerine ilişkin ''Hissiyatınız, ölçümleriniz nedir? Birtakım anketler de çıkmaya başladı'' sorusu üzerine, bugüne kadar ziyaret ettiği 25 ilde toplantılar, mitingler düzenlediğini ve bazı açılışlar yaptığını anlattı.

Mitinglerde 22 Temmuz'a göre çok daha büyük katılımlar olduğunu, yollarda ''mini mitingler'' yaptığını kaydeden Erdoğan, siyaseten balkonların, pencerelerin ve cadde kenarlarının diline önem verdiğini ifade etti.

''Bunu neye bağlıyorsunuz'' sorusuna karşılık Erdoğan, AK Parti İktidarı'nın güven ve istikrarı koruduğunu, dış politikadaki duruşlarının da halk üzerinde çok önemli etki meydana getirdiğini bildirdi.

İşsizlik sorununun sık sık gündeme getirildiğini, muhalefetin işsizliği gidermeye yönelik önerilerinin ''ciddi bir yanı olmadığını'' kaydeden Erdoğan, ''Şu söylenen para dahi ortaya konsa, burada siz yine işsizliğin önünü alamazsanız. Kalkıp da 12.3 oranını sıfırlayamazsınız. Böyle bir şey yok'' şeklinde konuştu.

Halkın ''Sen beni temsil edebilecek misin?'' sorusuna yanıt aradığını kaydeden Erdoğan, ''Bu noktada da tek güvendiği iktidar şu anda AK Parti İktidarı'dır. Biz onu görüyoruz'' dedi.

''Bir başarı çıtanız var mı? Hangi sonucu başarısızlık olarak görürsünüz?'' sorusu üzerine Erdoğan, bununla ilgili daha önce bir açıklama yaptığını, ''Eğer partim ikinci olursa siyaseti bırakırım'' ifadesini kullandığını hatırlattı.

Erdoğan, bu konuda bir rakam veremeyeceğini, ancak partisinin bu seçimlerden yine birinci parti olarak ve güçlenerek çıkacağını vurguladı.

''CHP lideri Deniz Baykal için başarı ya da başarısızlık ölçüsünün ne olacağı?'' şeklindeki soru üzerine Erdoğan, her partinin birinciliğe oynaması gerektiğini söyledi.

Baykal'ın, zaman zaman ''Partisinin Cumhuriyet'ten daha eski olduğu'' sözlerini kullandığını, hatta yeri gelip ''Atatürk'ün üzerinden siyaset yaptığını'' söyleyen Erdoğan, ''22 Temmuz seçimlerinden sonra bir süre kamuoyunun önüne çıkmayan Baykal'ın, 30 Mart'ta televizyonlara çıkıp çıkmayacağını merak ettiğini'' dile getirdi.

-''DOĞU VE GÜNEYDOĞU'DA AK PARTİ BİRİNCİ''-

Doğu ve Güneydoğu'da AK Parti'nin birinci parti olduğunu savunan Erdoğan, bölge halkının kendilerine büyük güven ve umut duyduğunu, o umut ve güveni Diyarbakır meydanında gördüğünü ifade etti.

AK Parti Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayının seçilmesi halinde, büyük bir kentsel değişim ve dönüşüm yaşanacağını, buradaki halkın yaşam tarzına katkısı olacağını anlatan Erdoğan, merkezi yönetim olarak bu ile eğitim, sağlık, adalet, emniyet, tarım gibi alanlarda büyük yatırımlar yaptıklarını söyledi.

''DTP'li belediyenin kaynaklarını kıstınız mı?'' sorusuna, ''Asla, katiyen'' yanıtını veren Erdoğan, şunları söyledi:

''DTP'liler çok çirkin birşey yapıyorlar. Mesela bir tanesi dün Van'da yapılmış, ahlaki değil. Bunu ben özellikle Güneydoğulu ve Doğulu kardeşlerime, Kürt kökenli vatandaşlarıma buradan duyurmak istiyorum. Ve bu zat milletvekili. Ben diyorum ki 'bölücü terör örgütü bizim yatırımlarımızı engelliyor.' Hastaneye giden polisimin, askerimin, af edersin araçları durduruluyor, kimlik soruluyor ve taciz ediliyor. Çünkü benim yanıma tacize uğrayan bir polis eşi geldi. Terör örgütü tarafından evi basılmış. O kalkıyor ne diyor biliyor musun? 'Başbakan, (Van halkı polise, askere saldırdı) dedi' diyor. Bu kadar, böyle yalanın daniskası olmaz. İnsani olmayan bir yaklaşımla bu ülkenin başbakanına iftirada bulunmak olmaz. Kalkıp, 'bizim şu kadar paramızı kesti' de diyemez.''

''Bölgeye yapılan yatırımların yüzde 60'ının güvenliğe gittiği'' iddialarının da doğru olmadığını bildiren Erdoğan, ''Koskoca bir yalan. Ne alakası var? Bu paranın yüzde 60'ının güvenliğe gitmesi ne demek biliyor musunuz? Bir defa Milli Savunma Bakanlığının bizim bütçedeki yeri belli. Nasıl oluyor da sen yüzde 60'ını buraya kesiyorsun? Böyle saçma şey olur mu?'' şeklinde konuştu.

-TUNCELİ'DEKİ YARDIMLAR-

Tunceli'deki yardımlarla ilgili Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de Erdoğan, bunun, Valiliğin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu ile ilgili inisiyatifi olduğunu ifade etti.

Valiliğin yoksul ve fakirlere ayni ve nakdi bu tür yardımlar yaptığını, bunların ilçelerde kaymakamlarca yürütüldüğünü anlatan Erdoğan, ''Belediye başkanları, il ve ilçe müftüleri, oranın kanaat önderleri, il genel meclisinden üyeler bu heyetlerin içindedir. Bunlarla oluşturulmuş olan yönetimlerle bunlar teşvik edilir ve bu dağıtımlar yapılır'' dedi.

''Sizin partinizin bir yönlendirmesi...'' denilmesi üzerine de Erdoğan, ''Yakından uzaktan alakası yok. Bakın, ben mesela bütün samimiyetimle söylüyorum; buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtılması olayını gazetelerden öğrendim. Onlara zaten verilmiş bir yetki. Erzak dağıtır, bunları dağıtır. Vakıf bu. Yaptığı iş bu'' diye konuştu.

Erdoğan, YSK'nın Tunceli konusundaki kararına ilişkin de İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile görüştüğünü, olayı araştırmak üzere bir müfettişin görevlendirildiğini bildirdi.

-DAVOS ZİRVESİ-

''Davos sürecinden sonra neler gelişti?'' şeklindeki bir soru üzerine Erdoğan, ''Davos olayı çok farklı bir olay. Davos olayı, o gün orada gelişmiş olan bir olay, ama sürecin içerisinde bir Gazze olayı var. Gazze katliamı var. Bu katliam karşısında her şeyden önce insani özelliğimle o işe duyarsız kalmam mümkün değildi'' dedi.

Olayın ardından bir çok diyalog olduğunu, ABD'deki bazı kişilerden mektuplar geldiğini,  bunlara yanıt yolladığını, yine aynı ülkeden bir senatör ile görüştüğünü anlatan Erdoğan, aynı hassasiyeti Gürcistan konusunda da gösterdiklerini belirtti.

''Hamas'ın avukatlığına soyunduğu'' değerlendirmesinin de doğru olmadığını vurgulayan Erdoğan, ''Ne alakası var canım? Ben Gazze'de yaşayan herkesin avukatlığına soyundum'' şeklinde konuştu.

Türkiye-Ermenistan ilişkileri ile bir soruya Erdoğan, ''Bizim atacağımız adımlarda, kesinlikte anlayışımız, yaklaşım tarzımız Azerbaycan ile paralel bir politikayı sürdürmektir. Azerbaycan'a ters bir politikayı sürdüremeyiz. Bugüne kadar bunu böyle getirdik, bundan sonra da böyle götüreceğiz. Bundan herhangi bir sapma olmaz'' karşılığını verdi.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Türkiye'yi ziyaret edeceği, ABD'nin Irak'tan çekilirken Mersin, Taşucu ve İncirlik üssünün kullanımının gündeme gelebileceği hatırlatılarak, ''Bu konuda bir öngörünüz var mı?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Biz bu çekilme olayına olumlu bakarız, sadece askerin çekilmesi olayına, ama araç, gereç, mühimmat olayına gelince, o farklı bir olay. Onu birbirine karıştırmayalım'' dedi.

Irak halkının da bunu istediğini, Türkiye'nin de buna olumlu bir yaklaşımda bulunmasının önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, mühimmat konusunun ayrı bir konu olduğunu vurguladı.

İşin kapsamı, ne olacağı ve ne zaman olacağının önem taşıdığını belirten Erdoğan, ''Çekilmeyi teşvik ediyorsunuz yani...'' denilmesi üzerine, ''Olumlu bakıyoruz yani, olumlu bakıyoruz. Şu anda resmi noktada talepler geldiğinde de... Görüşmeler filan yapılıyor, öyle bir şey olacak. Daha kesin bir şey gelmiş değil'' diye konuştu.

haber7



Bu haber 356 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,167 µs