asıl tehlike! | " /> asıl tehlike! | "/>

En Sıcak Konular

Ergenekon'daki asıl tehlike!

4 Mart 2009 13:11 tsi
Ergenekon'daki asıl tehlike! 'Ergenekon davasını bekleyen asıl tehlike, onu olduğundan çok daha basite indirgeyen, yalıtılmış bir yapı olarak ele almaktır. Sayın Şamil Tayyar'ın bu hataya düşmemesi gerekir!'

Orhan Kemal Cengiz (Hukukçu - Yazar) / Zaman

...

Sayın Şamil Tayyar kendisi yanılmakla kalmayıp, kendisini Ergenekon'a ilişkin bir tür kanaat önderi kabul edenleri de yanlış yöne sürükledi. Sayın Tayyar, cesaretini, ahlaklı duruşunu takdir ettiğimiz bir gazeteci. Ergenekon'a ilişkin bunca örtbas etme çabasına karşı, bıkıp usanmadan gerçekleri anlatmaya çalışıyor. Ancak aşağıda detaylarına değineceğim bu yazısında sayın Tayyar, görülmekte olan davaya ilişkin fevkalade yanlış bir strateji öneriyor. Davanın "sınırlanması" gerektiğini, aksi takdirde mevcut davanın da zaafa uğrayacağını öne sürüyor. Sayın Tayyar'a göre Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) 1999'dan önceki suçlardan yargılanamaz; Susurluk ve Ergenekon farklı olaylardır; darbe günlükleri ve Dink, Malatya ve diğer pek çok dava Ergenekon'dan ayrı bir şekilde ele alınmalıdır! Şimdi bu tezlerin bazılarına yakından bakalım.

ETÖ ne zaman kuruldu?

Sayın Tayyar yanlış bir varsayım ortaya atıp onun üzerine yanlış çıkarımlara ulaşıyor. "Mevcut belgelere göre, Ergenekon'un 1999 yılında kurulduğu varsayılıyorsa.." diye başlıyor Sayın Tayyar bu fikir yürütme işine... Eğer bu tarihte kurulmuşsa bundan önceki olaylarla ETÖ arasında bir bağlantı kurulamayacağını söylüyor. Bu "1999" tarihine nasıl ulaştığını açıklamadığı için fikir yürütmek zorunda kalıyoruz... Dava dosyasında bulunan, "Ergenekon" ve "Lobi" dokümanları 1999 tarihli. Muhtemelen bu tarihleri kıstas alıyor! "Lobi" belgesinin giriş bölümünde "Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon'a bağlı olarak 'sivil unsurların' örgütlenmesi zorunluluğunun kaçınılmaz bir gerçek olduğu" belirtiliyor. Buradan da anlaşılmaktadır ki, 1999 yılına kadar Ergenekon sadece muvazzaf askerlerden oluşmakta, bu tarihten sonra örgüte sivillerin de katılmasına olanak tanınmaktadır. Yani Sayın Tayyar, örgütün yeniden yapılandığı tarihi kuruluş tarihi olarak alıyor ki, bu da yürüttüğü muhakemede zincirleme hatalar yapmasına yol açıyor. Ergenekon'un NATO konsepti çerçevesinde kurulan Türk Gladio'su olduğu göz önüne alınacak olur ise eğer, herhalde kuruluşunu 1950'li yıllara kadar geri götürmek gerekir. NATO ülkeleri arasında Gladio'yu tasfiye edememiş tek ülke Türkiye'dir. Bu bağlamda Türkiye'de "Özel Harp" Dairesi'nin kuruluşu ve devam eden süreç çok yakından takip edilmelidir. Tüm NATO ülkelerinde Gladio kuruldu ama İtalya ve Türkiye'de çok derinlere kök salabildi. Çünkü hem İtalya'da ve hem de Türkiye'de bu tür bir "gölge iktidarın" varlığını sürdürebileceği tüm gerekli koşullar mevcuttu. İtalya için mafyatik bağlantılar, bizde ise İttihat ve Terakki'nin Heyet-i Mahsusası'ndan devralınan "devlet içinde devlet olma" geleneği tüm gerekli altyapıyı sağlamıştır. Bu bakımdan ETÖ'yü klasik bir terör örgütü gibi ele alıp onun temsil ettiği "sürekliliği" kavramaksızın, değiştirdiği kılıkları farklı yapılar gibi algılamak, bu fenomeni tamamen ıskalamak sonucunu doğuracaktır.

Sayın Tayyar'ın Ergenekon'u anlamak bakımından düştüğü ikinci büyük yanılgı Susurluk ve Ergenekon'u farklı yapılar olarak ele almasıdır. Sayın Tayyar'a göre Susurluk ve Ergenekon arasındaki tek bağlantı, bazı ortak isimlerin her iki olayda da yer alıyor olmasıdır! Bu kadar basit mi? Kimler bu isimler? Veli Küçük, Sami Hoştan, Ali Yasak, Osman Gürbüz! Ergenekon'un isminin daha önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü kayıtlarında "Veli Küçük örgütü" olarak geçtiğini biliyoruz. Yani hem Susurluk'ta hem de Ergenekon'da işin operasyonel bölümünün liderliğini Veli Küçük yapıyor! Veli Küçük kim? JİTEM'in kurucucusu! Ergenekon'da kilit noktalarda kimler var? JİTEM mensupları... Kutlu Savaş'ın Susurluk raporunda en çok geçen kelime hangisi? JİTEM... Susurluk ve Ergenekon tabii ki yapısal düzeyde birbirlerinin devamı değiller! Nasıl olsunlar ki? Susurluk Ergenekon'un sadece bir kolu, tıpkı JİTEM gibi... Dolayısıyla "niteliksel" anlamda bunların bir devamlılığından söz edilemez! Susurluk, Ergenekon'un sadece bir kesiti, adeta bir birimi!

Diğer davalarla birleştirmek

Sayın Tayyar, Garih, Hablemitoğlu, Çiftçi cinayetleri, Atabeyler, Vatanseverler, Sauna davalarının Ergenekon'a katılabileceği, ancak Malatya katliamı, Dink cinayeti ve darbe günlüklerinin Ergenekon'a eklenmesinin zayıf ihtimal olduğunu söylüyor. Bana kalırsa çok aceleci davranıyor. Mantıksal olarak izlenmesi gereken yol başka bir yol. İlk önce, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde bağlantılı olan JİTEM ve ERGENEKON davaları birleştirilmelidir. Tabii JİTEM davası şu anda bir karikatür düzeyinde, en alttaki 11 kişiyi yargılıyor. Bu birleştirmeden sonra gerçek JİTEM yapılanmasına doğru nüfuz edilmelidir. Kanımca ondan sonra JİTEM üzerinden, Susurluk, Yüksekova, Söylemezler, Sauna, Atabeyler, Şemdinli, Rahip Santoro, Dink cinayeti Malatya katliamı vd. daha pek çok olayın daha ERGENEKON bağlantılı olduğunu görebilirsiniz. Danıştay, Ümraniye bombaları, Cumhuriyet'in bombalanması olaylarının Ergenekon icraatları olduğu konusunda zaten bir tartışma herhalde yoktur. Sarıkız ve Ayışığı darbe girişimlerini de bu davalara ekleyin...

Hangi davaların birleştirileceği hususu Ceza Muhakemeleri Yasası'nda belirtilmiş. Buna göre eğer davalar arasında bağlantı varsa, birleştirme yoluna gidiliyor. Teknik olarak baktığımızda "geniş" ve "dar" bağlantılardan bahsedilebilir. Dar bağlantı daha kuvvetli olanı. Ki o da yasanın 8. maddesinde düzenlenmiş: "Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır." Demek ki bu davaların birleştirilmesi hukuken de bir zorunluluk.

Ergenekon büyük bir puzzle. Bu puzzle'ı ortasından birkaç parça alıp anlamak mümkün değil. Bunun tam olarak nasıl bir yapı olduğunu anlamak için bütün taşları yerli yerine oturtmamız lazım. Örgütün ideolojik boyutu var; örgütlenme biçimi var; finans kaynakları var; medya bağlantıları var vd. Bu yapı tümüyle deşifre edilmediği sürece, bu ülkenin bir hukuk devleti olabilmesi mümkün değil. Ergenekon kendini hukukun üstünde görenlerin örgütü! Ergenekon'u eylemlerinden ayrı bir şekilde yargılamak, tam da Ergenekon lobisinin davayı getirmek istediği yerdir. Dolayısıyla, Ergenekon davasını bekleyen asıl tehlike, onu olduğundan çok daha basite indirgeyen, yalıtılmış bir yapı olarak ele almaktır. Sayın Şamil Tayyar'ın bu hataya düşmemesi gerekir!



Bu haber 488 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,821 µs