Yıkılmamış mıydı?

3 Mart 2009 12:35 tsi
Bu YIRTIK yama tutmaz! iyibilgi Ankara

iyibilgi Ankara

İyibilgi’nin dilinde tüy biteli çok oldu. Eski demir perde ülkelerinin veya Doğu Avrupa ülkelerinin bir kısmı-büyük kısmı-çöküşün eşiğinde. Bunu sıklıkla yazdık.

Hatta daha ileri gidip, bu ülkelerin listesini verdik. Kiminin toparlanmasının artık çok zor olduğunu, kiminin “belki” ayakta kalacağını, kimininse küresel ihtiyaçlar (!) gereği dik duracağını yazdık. İsim isim!

Rusya’nın arka bahçesi, Batı Avrupa’nın (AB’nin) ön bahçesi olan bu coğrafya artık yırtılıyor. “Yırtılma” kelimesi önemli. Çünkü, yıkılma hatta çökme kelimeleri, siyaseten bir boşluk ihtiva ediyor.

Bu durumda hem bir iç politika kavramı hem de uluslararası ilişkiler kavramı olan “boşluk doldurulur” prensibi burada işlemiyor. Yırtılmayı kopma saymak gerekiyor. Her iki taraftan da.

Ayrı bir yol olarak görmek gerekiyor. Adı yok ama durum bu. Doğu Avrupa ülkeleri, eski Sovyet veya yeni AB coğrafyasının bugünkü tanımı bu.

Söz konusu olan 14-15 ülke. Bulgaristan, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Letonya, Livtanya, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya, Ukrayna, Sırbistan, Belarus.

Yırtık kuzeyden güneye bu hat üzerinden açılıyor. Eskisinden farklı ve garip durum şu. Bu hattı kim dolduracak veya kim kurtaracak sorusunun somut yanıtı ortada yok.

Ne Batı Avrupa ülkeleri ne de Rusya tam olarak bu geniş yırtığı yamamaya niyetli değil. Yırtık ortada kalıyor. Eğer böyle giderse ciddi bir politik kaos, Avrupa’nın tam ortasında yaşanacak.

Meşum ve meşhur “Berlin Duvarı” yıkıldığında, ne tarafa doğru olduğu belliydi. Bu ülkeler Batı’ya kayıyordu. Şimdi de benzer bir süreç yaşandığı için, sanki “tersine” olarak algılanıyor.

Yani doğuya, yani Rusya’ya. Oysa tam gerçek bu değil. Moskova’nın bu geniş yırtığı dikmeye şu an için ne gücü var ne de “niyeti”!

Peki ya AB? Onun durumu da farklı değil. Küresel kriz, en az bu bölge kadar onları da vurduğu için herhangi bir Avrupa ülkesinin derde derman olması zor. Zaten bunu açıkça söylüyorlar.

Tabii politik bir-belki-intikam duygusu da söz konusu olabilir. Demir Perde’nin yıkılmasından sonra bu bölgeye ağırlıklı olarak giren ABD, özellikle ekonomik ve demokratik açılımları, bir intibak süresi beklemeden yaptı ve yönetimleri kendine bağlamaya çalıştı.

Şimdi ise artık bu imkan yok. Olanlar da hızla tükeniyor, geri çekiliyor. Peki bu durumda “gerçek kriz” rütbesine terfi edebilecek bu ülkeler toplamının sonu ne olacak?

Kimse bu konu üzerinde şu sıralar pek kafa patlatmıyor. Büyük güçler açısından “vazgeçilmez stratejik değeri” olanlar mecburen kurtarılacak. Ama geriye kalan parçanın hazmedilmesi imkansız.

Stabil olmayan böylesi bir alan, hem Doğu’ya hem de Batı’ya tehtid olabilir. Çünkü hemen ardından çok daha büyük bir sorun ortaya çıkabilir.

Şu an ABD ve AB iki ana artere odaklanmış durumda. Bir, ekonomik kriz. İki, Ortadoğu dengeleri. Daha büyük resim de ise ABD ve Çin ortaklığı mevcut. ABD’deki bir çok yayın, olası rakip olarak görülen bu iki ülkenin, “dünyayı beraber yönetelim” noktasına ilerlediklerini iddia ediyor.

Böylece Rusya, Ortaasya (Kafkaslar) iki kıskaç arasında kalıyor. Birincisi Batı tarafındaki ağır yırtık, ikincisi Çin-Rusya beraberliğinin uzak doğudan gelen baskısı.

İşte tam bu noktada (iyibilgi bu konuyla ilgili özel bir haber-analizi kısa sürede okurlarına yansıtacak) ABD menşeli bir plandan söz ediliyor. Henüz tartışılan bu bakış, “Rusya’nın Balkanlaştırılması” fikrine dayanıyor.

Yani yeniden parçalanması! Böylece AB sınırından başlayan, yukarıda saydığımız ülkeleri içine alıp, Rusya ile devam eden ve Çin sınırına dayanan bir rotanın destabilizasyon ihtimali ortaya çıkıyor!

Bu oldukça tehkileli bir durum. Ve bu kocaman haritanın tam ortasında Türkiye duruyor!

Turuncu en çabuk kızıla döner!

Rusya yeni demir perde istemiyor

Veee Perde!

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,615 defa okundu.