En Sıcak Konular
AİHM kararının anlamı
2 Mart 2009 13:53 tsi
HSYK tarafından meslekten atılan Sacit Kayasu’nun başvurusu üzerine AİHM’in verdiği kararın anlamı üzerine çok tartışılacak… Darbecilerin hoşuna gitmeyecek ama meselenin bam teli bakın ne…iyibilgi an
Kamuoyunun 12 Eylül askeri darbesinin lideri Kenan Evren hakkında hazırladığı iddianameyle tanıdığı Sacit Kayasu, bu girişimi nedeniyle HSYK tarafından meslekten atılınca, maruz kaldığı bu haksız uygulamayı AİHM’e götürmüştü. AİHM kararını verdi ve Kayasu davayı kazandı. Bir başka ifadeyle söylenecek olursa, Sacit Kayasu’yu meslekten atan HSYK kararı mahkum oldu…
AİHM kararı, sadece Kayasu’ya mesleğine geri dönme imkanı vermesi açısından değil (nitekim Kayasu mesleğe geri dönmek için girişimde bulundu), aynı zamanda 12 Eylül darbesi başta olmak üzere darbeler ve darbecilik konusunda da önemli sonuçlar yaratması bakımından çok önemli.
Türkiye AİHM kararının gereklerini yerine getirmezse, sözleşme hükümlerine göre Avrupa Konseyi tarafından uyarılacak, ihtilafın sürmesi halinde, bu durum Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden çıkarılmasına yol açabilecek.
AİHM kararının gerekçesinde, Kayasu hakkında HSYK kararının savcıların “gözünü korkutmaya” yönelik bir etkisi olduğu vurgulanıyor. Dolayısıyla sadece Kayasu açısından değil, bir bütün olarak cumhuriyet savcılarının darbecilere karşı harekete geçmesinin koşulları doğmuş oluyor.
Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzaladığı ve müdahil olmayı kabul ettiği uluslararası hukuk kararlarını uygulamakla kendini mükellef kıldığı hatırlanacak olursa, ortaya çıkan durum bir “içtihat” değeri taşıyor.
Örneğin geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan bir ses kaydında, kendisini “darbecilikten sabıkalı” (Darbecilikten sabıkalı olmak/İyibilgi) olarak tanımlayan ve 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat darbe ve “postmodern” darbelerine katılmış olmakla övünen sözler sarf eden emekli Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı hakkında savcıların harekete geçmesi, AİHM kararıyla daha fazla mümkün hale geldi.
Darbecileri koruyan anayasa
12 Eylül paşalarının, 1982 Anayasası’na koydukları bir “geçici 15. madde” var. Bu madde ile 12 Eylül darbecileri, darbe yaptıkları için ve darbe rejimi boyunca uygulamaları için “yargılanamayacaklarını” anayasal bir güvenceye kavuşturmuş oldular.
12 Eylül anayasası çeşitli maddeleri itibarıyla bugüne kadar birçok sefer değiştirildi. Ama o madde orada duruyor hala…
Hemen her vesileyle hatırlatıyoruz, Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyacı var. Sağını-solunu değiştirmeye değil. İlk defa “olağan” şartlarda ve toplumun bütün katmanlarının mümkün olabildiğince tartışarak, görüşlerini beyan ederek katılım gösterdiği bir sürecin sonunda yapılacak olan sivil anayasa, Türkiye’nin demokratikleşme çaba ve iradesinin nişanesi olacaktır.
www.iyibilgi.com
Bu haber 924 defa okundu.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle