Hüseyin Görüm savunmasını tamamladı

27 Şubat 2009 21:07 tsi
''Ergenekon'' davasının 57. duruşmasının öğleden sonraki oturumunda tutuklu sanıklardan Hüseyin Görüm, savunmasını tamamladı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen ve tutuksuz sanıklardan Sami Hoştan'ın da katıldığı duruşmada konuşan Görüm, Kuvayi Milliye Derneğinin Kadıköy'deki şubesinin her ihtiyacını kendi çabalarıyla karşıladığını ifade etti.

Görüm, Fikri Karadağ'ın aracılığıyla Kuvayi Milliye Derneğine gelen Hazar Holding'in sahibinin dernek çalışmalarını beğendiği için mali yardımda bulunmak istediğini ve kendilerine ABD'nin 1930'lardan sonra bastığı Federal Rezerv'in ''euro-bond''larını verdiğini öne sürdü.

Danıştay saldırısı sanığı Alparslan Arslan'ın bir davada avukatlığını yaptığını, Ahmet Baydar'ı da kendisine Arslan'ın tanıştırdığını ileri süren Görüm, konuşması sırasında zaman zaman sesini yükseltmesi üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün tarafından, 'Bu şekilde bağırırsan sözünü kesmek zorunda kalacağım'' diye uyarıldı.

''Çok doluyum sevgili Reisim. Sigarayı da bıraktım. Sesim ondan çok çıkıyor. Özür dilerim'' diyen Görüm, Kuvayi Milliye Derneğinden eşyasının sokağa atıldığını, bu nedenle çok üzgün olduğunu anlattı.

Görüm'ün bu sırada gözyaşlarını tutamadığı görüldü.

''İhsan Göktaş'la Kahraman Şahin, bizim herşeyimizi sokağa atmışlar. Biz onlara ne yaptık? Herşeyi ellerimizle yaptık. Ne yaptım? Allah'ın davasını anlattım. Allahım bağışla beni'' diye konuşan Görüm, duruşmada bir süre daha kendisini affetmesi için Allah'a dua ederek ağlamaya devam etti.

''İmam Hüseyin'' lakabına gönderme yaparak, ''Bu davanın hahamı var, papazı var. İmamı olmadan olur mu?'' diyen Görüm, Mahkeme Başkanı Şengün'e, ''Ben konuşurken pek not almadınız. Siz de biliyorsunuz. Siz de benim yerimde, burada olsanız, burada konuşan sanıkların aynısını konuşacaksınız'' dedi.

Kuvayi Milliye kelimesindeki ''kuvva''nın, ''birlik'' anlamına geldiğini söyleyen Görüm, ''Yani Kuvva'nın birliğidir. Tek bir başı vardır, o da yaradan Allah'tır. Kuvayi Milliyenin bu olması lazım. Bir olmak için olmalı'' şeklinde konuştu.

Konuşması sırasında zaman zaman Kuran-ı Kerim'den bahseden, sureler okuyan ve dini anekdotlar anlatan Görüm, Mahkeme Başkanı Şengün tarafından sık sık konuyu dağıtmaması yönünde uyarıldı.

Savunmasında farklı konulardan bahsetmeye devam etmesi üzerine, Şengün tarafından, ''Ya suçlandığın konularda bilgi ver, ya da sözünü keseceğim'' şeklinde ikaz edilen Görüm, ''Sizin kalbiniz böyle söylüyorsa Allah bana bunları anlattırmaz. Kalbiniz böyle söylemiyor'' dedi.

Görüm, Kuddusi Okkır'la ilişkilendirilen ve davada suçlanan kişilerin bir arada görüldüğü, basına da yansıyan fotoğraflara da değinerek, ''Kuddusi Okkır, hiç birini tanımazdı. Hepsiyle tanıştıran benim. Okkır, kasa-masa değildir. Okkır, iş adamı olduğu için İsmail Eksik bunu söylemiş. Okkır, aynı zamanda fotoğrafçıydı. O basına yansıyan ıvır zıvır fotoğrafların tamamını çeken arkadaştı'' diye konuştu.

Muzaffer Tekin ve Fikri Karadağ'la tanışmasının bir arkadaşı sayesinde olduğunu ifade eden Görüm, onlarla tanışmaya gittiğinde yanında Binbaşı Abdurrahman Öz'ün de bulunduğunu, ancak bunu polisteki ifadesinde söylemeyi unuttuğunu, ilk kez burada açıkladığını belirtti.

Görüm, iddianamede çok bahsedilen ''Cumhuriyet mitingleri''nin sadece İzmir'de gerçekleştirilenine tesadüf eseri orada bulunduğu için katıldığını öne sürdü.

Yine dini konuşmalar yapan Görüm, Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün'ün uyarısı üzerine, ''O zaman benim savunmam bitti. Bu davada hep baş aradınız. Kim bir numara? Ben bulamadım, siz bulursanız ben biat ederim'' dedi.

Görüm'ün savunmasını tamamlamasının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, sanığın soruşturma aşamasındaki ifadelerini okuyarak, çapraz sorguya Pazartesi günü devam edileceğini bildirdi.

-SAVCI HAKKINDA SUÇ DUYURUSU İSTEMİ-

Söz alan İP üyesi sanıkların avukatı Hasan Basri Özbey, İP'te yapılan aramada bin 37 adet CD, DVD ve kasete el konulduğunu, aramanın usulsüz yapılmasına rağmen bunların 4'ü dışındakilere itiraz etmediklerini söyledi.

İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in 22 Ocak 2009 tarihinde yaptığı savunmasında bu CD'lerden birine değinerek, bu delilin üretildiğini öne sürdüğünü ve araştırılmasını istediğini hatırlatan Özbey, Perinçek'in delilin üretildiğine ilişkin kanıt olarak, ele geçirilen CD'lerin incelenmesi sırasında Yargıtay isimli dosya içinde 1 adet Yargıtay binasına ait kroki ile krokinin açılımı isimli dosyada krokinin açıklaması görülmüştür'' şeklindeki el yazısını gösterdiğini kaydetti.

İP Genel Sekreteri Nusret Senem'in de savunmasında bu CD ve el yazısı nota değindiğini belirten Özbey, 24 Şubatta yapılan oturumda Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in belgeyi kendisinin yazdığını, dosyaya da yanlışlıkla girdiğini söylediğini savundu.

Perinçek'in bu durumu 1 ay önce gündeme getirmesine rağmen savcının yakın zamanda açıklamada bulunduğuna dikkat çeken Özbey, şöyle konuştu:

''İşçi Partisine ve müvekkillere ait olmayan bu CD'lerin dosyaya eklenmesinde savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in dahilinin olup olmadığı araştırılmalıdır. Savcı en azından o CD'yi dosyaya koyanları bilmektedir. Bu suçtur, bunun bir savcı tarafından işlenmiş olması çok daha ağır bir suçtur. Mutlaka soruşturulması gerekir. 24 Şubat 2009 günü duruşmada mahkemeniz huzurunda itiraf edilen bu suçun yetkili mercilere bildirilmesi, TCK 279. maddesi gereğince mahkemenizin görev ve sorumluluğundadır. Bu nedenle Cumhuriyet Savcılığı ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu nezdinde savcı Mehmet Ali Pekgüzel hakkında adli ve idari işlem yapılmak üzere suç duyurusunda bulunulmasını talep etmekteyiz.''

Söz alan Vatan Bölükbaşıoğlu'nun avukatı Mahmut Yaşar, müvekkili hakkında internetten yaptığı ''msn'' görüşmelerin dışında hiç bir delil bulunmadığını savunarak, tahliye talebinde bulundu.

Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz'in avukatı Tolga Akalın, Kuvayi Milliye Derneğine ilişkin soruşturmanın daha önce başka bir savcı tarafından yürütüldüğünü anlatarak, dosyasının ilgili savcısının elinden Adalet Bakanlığının baskısıyla adeta zorla alınıp ''Ergenekon'' soruşturmasına monte edildiğini iddia etti.

Akalın, ''Mahkemenizin, Adalet Bakanına 'one minute' demesinin zamanı gelmiştir. Bakanlığa müzekkere yazılarak, Kuvayi Milliye soruşturması kapsamındaki bakanlık ile savcılık arasındaki yazışmaların gönderilmesini talep ediyoruz'' dedi.

Bazı tutuklu sanıklar ile tutuklu sanık avukatları da ayrı ayrı söz alarak tahliye talebinde bulundu.

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Bilim Araştırma Vakfı adına davaya müdahil olmak için başvuran Tarkan Yavaş ile Cem Sedat Altan'ın tutuklu sanık Ümit Sayın'dan çıkan belgeler dikkate alındığında suçtan zarar görme ihtimalleri olduğunu ifade ederek, taleplerinin kabul edilmesini istedi.

Pekgüzel, tutuklu sanıklardan Vatan Bölükbaşoğlu'nun 7. kez tahliyesini isterken, diğer tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
 
zaman

Bu haber 760 defa okundu.